Burak "Telefonda daldın gittin. Bir sorun mu var?" diye sorunca kafamı kaldırıp ona baktım. Vicdan azabı çekmem normal miydi? Beynim iptal sinyalleri veriyordu. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Ne olduğunu anlamaya çalışan bir ifadeyle bana bakıyordu.
Kafamı iki yana salladım. "Yok." dedim.
Kalbim çok acıyordu. Anonim Burak değildi. Neden onun olmaması beni üzmüştü? Onun olmasını isteyen kalbim paramparça olmuştu. Oturup ağlamak istiyordum. Belki de Asel ve Zeynep haklıydı. Olmamalıydı. Ben Burak'tan hoşlanacak kadar onunla vakit geçirmemiştim. Belki de anonim olduğunu zannettiğim için ondan hoşlanmıştım. Burak'a baktığımda endişeliydi.
"Yüzün bir değişik oldu. Mesaj kimden?" diye sordu. Güzel soru. Mesajın senden olmadığını anlayınca üzüldüm mü diyecektim? Yanaklarım adeta yanıyordu. Ellerimi yüzüme koydum. Utanmıştım, onun karşısında.
Burak omzuma dokununca irkildim. Dokunduğu yer adeta yanıyordu. Normal mi bu ateş? Aşkın ateşi yakarmış ateşi diyor şarkıda. Aşk öyle ateşli ki normal ateşi bile yakıyor. Ellerimi yüzümden çektim. Ayağa kalkıp toparlanmaya başladım.
"Ben bir an da kötü oldum. Gitsem iyi olur." dediğimde Burak "Hastaneye gidelim istersen." dedi.
Kafamı iki yana salladım. "Gerek yok."
Zeynep'in Akın denen çocuğa bağırdığını duydum. "Anonim sensin!" diye bağırdı. Kaşlarımı çattım. Anonim mi?
Burak ile birbirimize baktık. Akın "Ne saçmalıyorsun sen?" diye bağırdı.
Yanlarına gittik. Zeynep beni görünce "İşte karşında anonim." dediğinde Akın'a baktım.
Akın "Ne anonimi ya?" diye sordu. Burak'ın tam arkamda olduğunu biliyordum. Zeynep "Az önce gördüm telefondan Dilan'a mesaj attın. Onun resmiydi."
Akın cebinden telefonunu çıkarttı. "Al gir Whatsappa yok Dilan'ın numarası falan!" dedi sinirle.
"Tamam, gerek yok." desem de Zeynep elinden çekip aldı. Telefonu karıştırdıktan sonra ona uzattı. "Yine de senden şüpheleniyorum."
Zeynep'in koluna girip onu çekiştirmeye çalışsam da gelmedi. Akın ile birbirlerine kötü bakışlar attılar.
Akın'a döndüm. "Senin olmadığını biliyorum."
Zeynep "Dilan, senin resmin vardı!"
Göz devirdim. "Zeynep, değil diyorum. Akın olamaz."
Akın kafasını salladı. "Bir kere Dilan benim tipim değil." dediğinde Zeynep "Kimmiş senin tipin?"
Rastgele bir kız gösterdi. Sarışın, uzun boylu bir kızdı. "O kız benim tipim. Açıklayıcı oldu mu, Zeynep Hanım?"
Zeynep için pek açıklayıcı olmasa da kafasını salladı. "O zaman anonim Burak. Sen de onun için mesaj attın." deyip Burak'a döndü.
Burak kafasını iki yana salladı. "Kaç kez anonim olmadığımı söyleyeceğim?" diye sordu. Zeynep'in kolundan tutup yanlarından sürükledim. "Zeynep sen ne yapıyorsun? Abarttın! Çünkü Akın bu sınıfta ve bir kere bile bana bakmadı. Hem Burak'a sormak ne demek? Sen beni çıldırtmak mı istiyorsun?" dedim sinirle. Aklıma Müge Anlı'nın senin kocanın evi yok. Sen beni çıldırtmak mı istiyorsun? deyişi geldi. Kadın kraldı, bir tek tacı eksikti. Neyse şimdi Müge Anlı'yı kenara bırakalım. Sonra tekrar överiz.
Akın olmadığını biliyordum. Zeynep "O bak bakıyor." dediğinde baktığı yere baktım.
Bana değil, Zeynep'e bakıyordu. "Sana bakıyor." dediğimde göz devirdi. Yanında Burak yoktu. "Zeynep onu geçtim, Burak'a söylediklerin neydi? Bir daha bunu yapmanı istemiyorum!"
Zeynep benim ciddiyetimi görünce kafasını salladı. "Özür dilerim, minik kuşum." dediğinde ders olduğu için amfiye ilerlemeye başladım. Biraz trip atarsam beni rahat bırakır ve bir daha yapmazdı. Zeynep arkamdan bağırırken ben çoktan sınıfa girmiştim. Boş bir yere geçip oturdum. Zeynep özürler sıralarken telefonumu elime aldım. Anonime yazdım.
-Dondurmayı senin yüzünden yiyemedim.
Gördü ve yazıyor. Bu çocuk telefonun başında bekliyor.
X-İstediğin dondurma olsun güzelim.
-Mümkünse artık cornetto yemek istemiyorum.
X-Ondan başka dondurma almam.
-O zaman kendin ye!
X-Amfinin önündeki saksıda dondurmaları al.
Şaşkınca mesajı okuduktan sonra ayağa kalktım. Zeynep "Nereye?" dese de aldırmadım. Saksının oraya gittiğimde dondurmalar gerçekten de oradaydı. Poşetin içinde bir de not vardı.
Bu dondurmayı karşılıklı yiyeceğimiz günlerde olacak Dilan. -Anonim
Anonim gerçekten çok iyi biriydi fakat benim kalbim başkası için çarpmaya başlıyordu. Ne yapacaktım? Anonimi istiyordum ama Burak olmazsa da mutlu olamam diye düşünüyordum. İç çekerek dondurmaya bakarken onun sesini duydum.
"Dondurma kimden?" diye soran Burak'la hızla arkamı döndüm. O an başımı göğsüne çarptım. Kokusu burnuma doldu. Neden bu kadar yakınsın, insafsızın oğlu? Kokusu okyanus gibiydi. Kokladıkça koklayasım geliyordu. Bacaklarım titriyordu. Burak düşme ihtimalime karşı belimden tuttu. Başımı kaldırmamla kahverenginin en güzel tonu gözleriyle karşılaştım. Hani derler ya, mavi göz en güzelidir. Hayır, sevdiğinin gözleri en güzelidir. O gözler sevdiğinin gözleri olunca mavi gözden de güzeldir. Ben onun gözlerinde kaybolmuşken dudaklarını kıpırdattı. Gözlerim oraya kaydı. Onun da gözleri hem gözlerimde hem de dudağımda gidip geliyordu.
Burak "O dondurmalar kimden güzelim?" diye sordu. Belimi bırakıp elimden düşmek üzere olan poşeti aldı. Notu elimde buluşturduğum için görmesi imkansızdı. Hâlâ çok yakındık. Biraz geri çekildi. O boşluk hissi kalbimi soğuttu. Belimi bırakmasıyla bacaklarım titremeye başladı. Dondurmaları çıkartıp dondurmalardan birini bana uzattı.
Titreyen ellerimle dondurmayı aldım. Diğerini açtı. Ben hâlâ şaşkınca ona bakarken anonimin notu aklıma geldi.
Bu dondurmayı karşılıklı yiyeceğimiz günlerde olacak Dilan.
Dondurmamı işaret edince beynimde yankılanan ses yok oldu. Dondurmayı açtım. Bir ısırık alınca Burak da tam gözlerimin içine bakarak yedi. Dondurma neredeyse bitmek üzereyken kulağıma doğru eğildi.
"Birbirimize çekiliyoruz, Dilan. Bu seni deli etse de olan bu." diye fısıldayıp amfiye girdi. Elim kalbimde kalakaldım. Kalbimin hızı gittikçe daha da arttı. Sakinleştirmeye çalışırken Zeynep yanıma geldi. "Az önce bütün sınıf sizi izledi. Sanki reklam filmi çektiniz." dediğinde algılayamadım. Ama algılayınca utancımdan yerin dibine girmek üzereydim.
"Ondan uzak durmalıyım." dediğimde Zeynep "Az önce olanlardan sonra mı? Pek sanmıyorum." dediğinde derin bir nefes almaya çalıştım. "Zeynep ben hiç iyi değilim."
Zeynep ile lavobaya gidip elimi yüzümü yıkadık. Zeynep "İyi misin?" diye sorunca kafamı salladım. Birlikte sınıfa gittik ve içeri girdiğimiz an herkes fısıldaşmaya başladı. Çok güzel! Artık sınıfta ünlüydüm.
***
Derste düşündüm durdum. Doğru olabilir miydi? Olabilirdi. Hoca dersi bitirip "Evet, şimdi dışarıya bir kağıt asacağım. Seçtiğiniz eşleri zaten seçmiştiniz. Şimdi de benim birleştirdiğim grupları dışarıya asıyorum." deyip çıktı.
Zeynep "Acaba kiminleyiz?" diye sordu.
Omuz silktim. "Sen baksana!" dediğimde kafasını salladı. Ders boyu iyi misin diye sormuştu. Ders boyu oyalamıştım onu ama evde oyalamam imkansızdı. Çünkü artık inkar edemezdim.
Zeynep ayağa kalkıp sınıftan çıktı. Notlarımı toplarken kafamı kaldırdım. Burak'la göz göze geldim.
Hızla gözlerimi kaçırdım. Birbirimize çekiliyoruz, demişti. Burak çıkarken ona seslendim. O ve birkaç kız bana döndü.
"Bekle beni." dediğimde çantamı alıp yanına gittim. Burak "Aşkını mı itiraf edeceksin yoksa?"
Gülümsedim. "Ben sana aşık falan değilim. Sadece benden uzak dur diyecektim." dediğimde sırıtan yüzü yavaşça silindi.
Burak konuşmadı. İçeri Zeynep ve Akın girdi. Akın "Birlikteyiz ha!" demesiyle "Ne!" diye bağırdım.
Zeynep ona kötü kötü baktı. Akın ise ona sırıtıyordu.
Burak "Bak kader bizim ayrılmamızı istemiyor güzelim."