When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
"Ayyy Cihan ne oldu sana ya...” diyen kız, Cihan'a saldırmadan ben ona saldırdım. Tamam saldırmak bile denemezdi buna, sadece "yaaa...” dan sonrasını söylemesine bile izin vermeden üzerine atlayıp tekmeyi burnuna geçirdim. O kadar çok dağılmıştım ki altıncı hissimi değil, diğer hislerimi bile kontrol edecek halde değildim. Bu kar, kış kıyamet dinlemez yarı çıplak dişinin Cihan'a zarar vermek istemediğini nasıl anlayabilirdim? Ben masumcuk, şaşkın mı şaşkın bir kediyim unuttunuz mu? İşte eve giderken Cihan'ın sorduğum hiçbir şeye cevap vermeme sebebi, uyguladığım bu minik şiddetti. Kızı bir araca koyup hastaneye götürürlerken hala "Gözleri," diye bağırıyordu. Travma yaşıyordu belli ki! Darbem bu kadar güçlü olmadığı için anında derdini anlamıştım. Cihan'ın beni seçmesini kabullenememiş