yalancılar

2659 Words
Henüz aklındayken Han şu çiçek işini halletmek istedi . Sabahın köründe nerden bulacağız şimdi açık çiçekçi diye içinden geçirip adamını arar -Kadir bize 2 büyük buket çiçek ve birde büyük bir orkide hazırlat yarın sabah dokuz da getir yalıya tamam mı -Tamam bu işte hazır. Mukaddes abla bize sofra kursana diye seslendi Han -Han kızlar yarın bizi görünce şok olacaklar. Ulan oğlum nasıl yalan uydurmuşlar gördün mü, ikiside bastı kahkahayı - Reyyan hanim ne güzel deyip durdu küçük yalancılar diye valla bayıldım Rüya kardeşimin annesine. Sanki şansımız yaver gitti he ne dersin. Başını eğip , bak bizede oğulları gibi davrandı. BU sözle Han’ın yüreği yandı, Sami de Han gibi annesizliğin ne olduğunu bilen bir adamdı. Her ne kadar büyüyüp koca adam olsalar da bu özel günlerde başlarında bir büyük olmasını kim istemez. - öyle valla Sami mükemmel bir kadın. Ne kadarda mütevazi okadar zenginliğin varlığın içinde Mukaddes ablayla nasıl güzel konuştu. Çok asil bir kadın. -Aynen hayran kaldım. Sofraya çağıran Mukaddes hanım ,Han’a bakıp -Han oğlum yarın bende gelecek miyim -Tabikide geleceksin Mukaddes abla, davet etti ya Reyyan hanım senide. -Tamam ozaman ben gidip hazırlığımı yapım. Bir tepsi ıspanaklı kiş birde şu şerbetten hazırlıyım bende burada Handan kızıma ya siz haber verin yada ben valla kıyameti kopartır -Tamam abla sen ona göre hazırlığını yap çok sağ ol burada ablamla uğraşamam elli tane soru sorar şimdi sen anlatıver deyip sarıldı Han -İkinizde benim evladımsınız dilerim çok mutlu olursunuz çocuklar. -Hadi hadi tutmayın beni deyip gözyaşlarını silerek gitti yıllarını verdiği mutfağa önce üç demet Reyhanı çıkartıp iyice yıkadı sonra ayıklayıp tencereye koydu, arkasından iki limon sıktı, şeker ekledi ve iki üç avuçta hibiskusta koyup su ekleyip tencereyi ocağa koydu. Şerbet kaynarken Mukaddes hanım hemen Handan’ı aradı. Onlar derin bir dedikoduya dalarken Iki adamda bir haftadır görmedikleri, sesini duymadıkları kızları görmek için geceyi zor sabah ettiler. Güneşin ısıl ışıl olduğu bir güne uyanıp. Iki adamda odalarında duşunu alıp hazırlandı. Han bej renginde keten bir takım elbise seçip içine koyu kahve şık bir gömlek, kahve rengi saatini ve kemeri ile uyumlu nubuk kahve rengi ayakkabılarıyla kombinledi, Sami ise yazlık lacivert takım elbisesini buz mavisi şık bir gömlekle kombinlermiş ikiside görenin bir daha dönüp bakacağı kadar yakışıklı ve çekiciydi. Mukaddes hanımda siyah uzun elbise ve başına siyah bir eşarp takıp hazırlanmıştı. Elinde bir tepsi kişi üstünü beyaz bir örtüyle örtmüş ve büyük kapaklı bir sürahinin içine şerbetini koyup hazırlamıştı. Kadir çiçekleri alıp hazırlanmış kapıda bekliyordu. Mukaddes hanım bagaja hazırladıklarını koyup arka koltuğa geçti. Han şoför koltuğuna geçip yanına da Sami oturdu. Arkalarından da iki araba koruma onlara eşlik etti. Reyyan hanım akşamdan hazırlıklarını yaptı Stasya ile beraber üç tepsi börek, kurabiye, tatlı, birkaç çeşit kızartmalık, limonata hazırlamıştı. Han’nın koruma olmadan gelemiceğimi bildiğinden fazla fazla hazırlamıştı herşeyi, terasa da ayrıca Han, Sami, Esra ve Rüya icin kahvaltı kuruldu. Havuz kenarındaki masaya da Mukaddes hanım, kendi ve Stasya içinde ayrı bir sofra kurdular. Şirketi arayıp üç yardımcı genç kadında ayrıca istemişti. Esra’yı dünden arayıp kahvaltıya çağırmış saat 8.30 ta burada ol demişti. Yalnız arkadaşlarım gelecek ona göre hazırlanıp gel kızım bana yardım et demişti. Rüya uyuyordu hala, sabaha karşı uyuduğu için onu uyandırmadı. O uyanırsa anlar ozaman kaçardı, kızını iyi tanıyordu Reyyan hanım. Meyve tabağını sofraya götürürken Esra, dış kapı güvenlik tarafından açıldı ve içeriye üç araba giriş yaptı. Rüya’ların evi üç katlı beyaz bir evdi, kocaman büyük bir bahçesi ve büyükte bir havuzu vardı. Han ve Sami’yi gören Esra şok olmuş bir şekilde elindeki iki katlı meyve tabağıyla öylece adamlara bakakaldı. Sami ve Han bıyık altı gülüp arabadan indiler ,çiçeklerini çıkarttılar , adamlarda diğer eşyaları ,Mukaddes hanıma da on dallı beyaz orkideyi verdi Han, Reyyan hanım içindi bu çiçekte. Reyyan hanım kalın askılı bej renginde önü düğmeli uzun bir elbise giymiş ve saçını da topuz yapmıştı hemen gidip karşıladı Mukaddes hanım çiçeğini uzattı. -Teşekkür ederim ne kadar güzel bir çiçek bu böyle ,Stasya’cım lütfen beylerin elindeki tepsiyi al dedi. Mukaddes hanıma sarılıp öptü Reyyan hanım ve çiçeğini masaya bıraktı. -Hoş geldiniz beyler -Hoş bulduk efendim -Esraaa elindekini sofraya bırakta gel Gülmemek için zor tutarak, sert davranacaktı bu iki küçük yalancıya, Esra siyah bir tayt, siyah bir crop ve üzerine beyaz bir gömlekle gelmişti ayağında da pembe renkli bahçe terlikleri at kuyruğu yapmış saçlarıyla içinden küfürler ede ede geldi. -Al bakalım Sami oğlumun elinden çiçeğini küçük yalancı dedi Ters ters bakıp Esra’ya kıpkırmızı olan kız Sami ile göz göze gelmeye utandı. Küçüklüğündeki gibi Reyyan teyzesi onu azarlamış sevdiği adamın yanında yalancı demişti -Şey tabi Reyyan teyze alayım hoş geldiniz -Öp bakalım Mukaddes hanımın elini bu iki yakışıklının her türlü yükünü alan hanımdır kendisi dedi. Mukaddes hanım bu sözle onure olurken elini uzattı güzel ve masum kıza ,eğilip öptü elini Mukaddes hanımın ve - hoş geldiniz efendim dedi Yüzü kıpkırmızı olmuştu. İçinden burada neler oluyor böyle kahretsin diyordu. Mukaddes hanımda Esra’yı öpüp sarıldı.Krem rengi bahçe mobilyasına davet edip buyur Reyyan hanım misafirlerini Esra’ya imalı bir bakış atıp -Esraaa!!! -Efendim Reyyan teyze -Siz iki küçük yalancı, cin olup adam mı çarpıyorsunuz. Adam öyle değil böyle çarpılır kızım. İki adam kahkaha atmamak icin zor tuttu kendisini -Özür dilerim Reyyan teyze başını eğip dudaklarını büzdü Esra ,utancından parmaklarıyla oynuyordu. Bu hali Sami’nin okadar çok hoşuna gittiki asıl işte şimdi aşık olmuştu pembe bahçe terliğiyle dudak büken kıza ,nede yakışmıştı sevdiğine bu pembe terlikler -Bana bak Esra hemen gidip o yalancı ortağını uyandırıp gel. Çocukların geldiğini söylemeyeceksin ,söylersen kaçar o küçük yalancı ,kaçarsanız ikinizi de Yavuz’a söylerim ona göre. -Yaa Reyyan teyze abimi niye katıyorsun işin içine -İkinizin hakkından bir o geliyor da ondan deyince hepsi kahkaha attı. Sami’ye ters ters bakıp gitti. Bununda gücü bir bana yetiyor valla kendi kendine sesli düşünürken Sami’de ama herkes duymuş bıyık altı gülüyordu Han -Daha diğeri uyanmadı asıl kıyamet ozaman ! Hanın tespitiyle herkes daha çok gülmeye başladı. Esra üst kata çıkıp Rüya’yı uyandırmaya çalışıyordu -Rüya kalk annenin arkadaşları geldi kahvaltıya hadi kalk dedi Esra on dakika boyunca dil döktü, göz bandını çıkartmaya çalışsa da Rüya git Esra banane diyerek karşılık veriyor pikeyi başına geçirdi en sonunda. Esra artık pes edip aşağı indi. Salondaki masaya bıraktığı çiçeklere şöyle bir bakıp gülümsedi. Buradaydı, gelmişti. Bahçeye gidip -Reyyan teyze Rüya sabaha karşı uyumuş ne yaptım ne ettim uyandıramadım kovdu beni odadan -öylemi tamam gel sen Sami oğlumun yanına otur. Han evladım çiçeğini al gel sende herkes şok olmuştu en çokta Han madem uyanmıyordu, ozaman bu cezayı çoktan hakketti der gibi kalktı.Han eline çiçeğini alıp Reyyan hanımla üst kata çıktılar. Kapıyı çaldı Reyyan hanım Rüya cevap bile vermedi. Kapıyı açtı Rüya pikeyi başına kadar örtmüştü. -RÜYAAA Rüya annesi kızgınken bu tonla bağırıp adını söylerdi. Sabah sabah ne olmuştu, ne yapmıştı ki annesi bu kadar sinirliydi, pikeyi fırlattı ve siyah mini geceliği, gözünde gecelikle uyumlu dantelli göz bandı yataktan zıpladı ve göz bandını yukarı kaldırmasıyla annesi ve hemen yanında aşık olduğu adamı elinde bir demet beyaz lilyumla görünce göz bandını tekrar indirdi. -Bu rüya dimi deyince ikisi kahkahayı bastı. - Han oğlum bu yalancı cadıyla konuş hazırlansın aşağı inin . Han şaşkın bir şekilde Reyyan hanıma bakıp içeri bir adım attı Reyyan hanımda kapıyı kapatıp aşağı indi. Han hala göz bandını çıkartmayan kadınına baktı ,süt gibi beyaz teni, dolgun göğüsleri, incecik beli, zarif ince uzun boynu ve harika bacaklarıyla daha önce yer yüzünde böyle güzel bişey görmediğine yemin edebilirdi. Yutkunup elindeki çiçeklerle yatağa doğru yürüyüp eğilip çiçekleri kucağına bıraktı. - Rüya’m kadınım özür dilerim yatağa oturup göz bandını çıkarttı kendi elleriyle, Rüya gözlerini sıkıca yummuş. Ağlamaklı bir sesle - Geldin mi - Geldim kadınım geldim Rüya çift kişilik yatağının içinde iki bacağını da altında olucak şekilde oturmuş gözlerini açtı. Kucağındaki çiçeklere bakıp ağladı. Gözyaşları yanaklarından süzülünce çiçeğini alıp yastığının üstüne koydu daha fazla kendini tutamayıp Han’ın boynuna sarıldı. O sıra ayağı çarşafa dolanıp dengesini kaybedip kucağına oturdu Han’ın. Han içinden dua etti Allah’ım yardım et güç kuvvet ver, ulan gelde kalkmasın kucağımdaki huriyle ,çavuş gözünü seveyim uyu sen kalkınca ben sapık oluyorum. Diye içinden geçirdi -Rüya’m Şiiiiii kızı geriye çekip yüzüne baktı. Ilk gün çok güzeldi ama makyajsız haliyle mükemmel bişeydi,bu kız neden makyaj yapıyor bu nasıl bir güzellik. Allah tüm güzelliği kadınlardan alıp sadece Rüya’ya mı vermişti. -Ulan böyle bir güzellikle kucağımda oturuyorsun tutamayıp kendimi öpünce de sapık ben oluyorum. Şansıma tüküreyim deyip güldü. Rüya’da utanıp gülümsedi. - Ben sana sapık demedim ki dudaklarını büzdü alıngan bir tavırla - Sen benim canıma okudun. Bir haftadır deli divane gibi yaşıyorum. - Ama sen beni şoförünün yanında öptün beni hafif gördün hafif gösterdin dudak büktü başı önünde - Yani şoför olmasaydı kızmayacak mıydın. - Rüya kıpkırmızı oldu. Utanarak başını sağ sol yaptı. Han Rüya’nın çenesinden tutup başını kaldırdı ve dudaklarına yapıştı. Rüya’da kollarını Han’ın boynuna doladı ama nasıl tepki vereceğini bilmeden öylece durdu Han Rüya’nın alt dudağını ağzının içine alıp emdi sonrada üst dudağını aynı şekilde öptü biraz daha öpüp hasretini giderdi ve sonra çekildi. -Rüya’m hadi kalk herkes aşağıda bizi bekliyor artık düğünümüz hakkında konuşalım deyip alnını öptü ve Rüya’yı kucağından indirip kalktı çıkmadan son kez yatakta oturan seksi kadınına çapkın çapkın bakıp göz kırpıp odadan çıktı. Rüya yatakta titriyordu. Kalbi göğsünden fırlayacak gibi atıyordu.Döndüüü diye seslendi. Döndü geldi gördün mü Han geldiiii Döndüden ses seda yoktu. Yine dalağın üzerine mi bayıldın yada Esra var diye çıkmıyordu kıskanç . Bu durumuna gülüp hemen kalktı banyoda saçlarını yarım toplayıp, yüzünü yıkayıp dişlerini fırçaladı. Bb kremini sürüp hafif bir makyaj yapıp toz pembe boyundan bağlamalı uzun elbisesini giydi parfümünü sıkıp, çiçeğini de alıp indi aşağıya. Kucağında çiçekle verandaya gelince Mukaddes hanım hayranlıkla bakıp böyle bir güzelliğin gerçek olamayacağını düşündü -Maşallah dedi Rüya çiçeklerini Stasya’ yaya uzatıp -Stasya’cım rica etsem krem rengi vazoya koyar mısın bu çiçekleri - tabiki canım gülümseyerek Stasya çiçekleri aldı ve içeri geçti “ hoş geldiniz” mahçup ama çok mutlu bir şekilde herkes ayağa kalktı. Reyyan hanım Mukaddes hanımı gösterdiğinde Rüya eğilip elini öptü -maşallah güzel kızım öpüp sarıldı, Rüya’da sarıldı bu tonton annesi yaşındaki kadına -Elini uzatıp Sami abi hoş geldin dedi. Ilkkez Sami’ye abi demişti Rüya o gün ona kardeşi gibi davranmış haline üzülmüştü. - hoş bulduk kardeşim dedi Sami’de elini sıkıp gülümsedi - Han deyip gülümsedi ve direk boynuna sarıldı. Han sevinçten kalbi duracak gibiydi -Rüya’m dedi Han’da Uzaklaşınca herkes onlara anlayışlı bir şekilde gülümsüyordu. - Mukaddes hanım buyurun lütfen deyip bahçedeki kurulu masaya davet etti Reyyan hanım, kızına dönüp Rüya’cım yukarı terasa al misafirlerimizi siz gençlere orada kahvaltı kuruldu - tamam anne teşekkür ederim. Afiyet olsun size Önden yol gösterdi Han ve Sami’ye - Ben termosu alıp geliyorum siz yukarı çıkın dedi Esra’da mutfağa ilerledi ,Han ile Rüya yukarda henüz aşağı gelmediğinde Sami ile Esra’nın aralarını yapmak icin kolları sıvadı Reyyan hanımda - Esra kızım Sami’ye bahçeyi gezdirir misin Demesi üzerine yalnız kalınca ikisi konuşma fırsatı bulmuşlardı - Demek kel, şişko, kısa boylu tipin olmayan bir adamım öylemi Esra hanım - Ahh Reyyan teyze ahh eliyle yüzünü kapattı Esra Sami ellerinden tutup açtı yüzünü bakıp - Yüzüne hasretim dahada görmemeye tahammüllüm yok. Yetmedi mi bu çektirdiğin Esra’m. Esra’da mahçup bir şekilde başını eğip gözleri dolu dolu -özür diledim -Dileme sadece gitme benden Esra boynuna sarıldı Sami’nin ve hıçkırarak ağladı. Kulağına tekrar özür diledi -Şiiiiii tamam güzelim tamam ağlama geçti alnından öpüp sımsıkı sarıldı. Temizlik şirketinden çağırdığı mutfaktaki üç kadın kapıda olan adamların hepsine kahvaltı tabağı ve çay götürdü. Terastan bakan Han ve Sami mükemmel bir aileden kız aldıklarını biliyorlardı. Rüya ve Esra’nın Mukaddes ablanın ellerini öpmesi çalışanlarıyla aynı sofrada oturmaları herkesin yapıncağı şeyler değildi. Çok doğal ve mütevazi bir aileydi Hanzade ailesi. Bilhassa Reyyan hanım mükemmel bi anne ve ev sahibiydi. Rüya erkeklerin tabaklarına börekleri koyarken, Esra’da çayları dolduruyordu. Han Rüya’nın elinden tutup yanına oturttu. Esra’da Sami’nin yanına oturdu. - Şimdi anladım kızlar sizi Tek kaşını kaldırıp konuşan Han. Iki kızda Han’a şaşkınca bakınca - Bende böyle bir evde , böyle sıcak bir yuvada büyüsem bende o clupten korkardım valla Esra ile Rüya birbirine bakıp güldü - Han artık sizde bu evin bir bireyi ve annemin gözdesi oldunuz bilmem farkında mısın -Ama yalanlarımızı ortaya çıkarttınız Esra gülerek söylemişti Sami’ye bakıp, Sami’de Esra’nın burnuna ufak bir fiske vurarak -sus bakım pinokyo başka yalan mı bulamadın Han ve Rüya kahkaha attı - Napım aklıma başka bir yalan gelmedi gülerek elinin üzerine elini koydu Esra - Sami abi bak şuradaki pembe ev Esra’ların evi ayağa kalkıp gösterdi. Han ayakta duran kadına büyülenmiş gibi bakıyordu. Sırtı, bel hattı, parlayan saçları, uzun boyu, yuvarlak kalçalarıyla, Rüya hayalden çok öte bir şeydi - Rahmetli annem pembe rengini çok severdi. Babamdan korkmasa panjurları bile pembeye boyatırdı deyince herkes güldü. Esraların evide Rüya’ların evi gibiydi. Tek fark pembe olmasıydı ve birbirlerine çok yakındı. Stasya terasa gelip ,düzgün Türkçesiyle - Kızlar Mukaddes abla şerbet yapıp getirmiş bunuda alıp koyun bardaklara diyerek uzattı şerbeti - Yaa ne kadar tatlı aşağı inince minnoş yanaklarını seveceğim deyince Esra, Sami Han’a baktı. Daha önce clupten eve getirdikleri basit kadınların Mukaddes ablaya emir vermeleri şimdi ne kadarda zoruna gitti iki adamında. - Mukaddes abla yıllardır bizimle birlikte yaşıyor ,bize annelik ,ablalık etti. Hiç evlenmedi kimi kimsesi de yoktur.. İşte biz üçümüz birlikte yaşıyoruz. - Sizlere bakıp, size destek olduğu için aşağı indiğimizde bikere daha öpeceğim Mukaddes teyzeyi dedi Rüya, Han onun çalışan olduğunu söylemesine rağmen Rüya onu aileden gördü. - Ayy Esra ne kadar güzel dimi şerbetten içince, hiç bu bir şerbet içmemiştim - Tarifini verir mi ki bize deyince Esra İki adamda kahkaha atti.Reyyan hanımda istemişti bu tarifi ve cidden çok güzel yapardı Mukaddes ablaları. Onlar sürekli içtikleri için alışkındı . Han Rüya’yı kolunun altına alıp kulağına fısıldar -Rüya’m rüyasın sen rüyada olur ancak bu kadar güzel bir şey deyip öptü başını - Kalk kalk Rüya kalk kardeşim onun yanından, ben oturayım oraya ulan öpüp öpüp durmasana şu kızı elimde kalacan, başımıza iş açmasana oğlum ,Mehdi Hanzade’nin evindesin ulan deyince hepsi kahkayı bastı. Kızlar gülmekten gözlerinden yaşlar aktı. - Ulan sen öptün beni süründürdü bu pinokyo dedi. Aşağıya kadar gülme sesleri gelince Reyyan hanım - Rabbim sen mutluluklarını daim et - Amin dedi her iki kadında Mukaddes hanım Han’ın küçüklüğünü yaşadığı zorlukları anlattı. Onlarla uzun zamandır birlikte yaşadığını ve iki adamında çok saygılı ama sevgiye hasret çocuklar olduğunu söylemişti. Ilkkez onları böyle gördüğünü anlatmış ,bunun içinde Reyyan hanıma çok teşekkür etmişti. Rüya ile Esra biten kahvaltılıkları toplayıp aşağı indirdi. Birkaç parça şey daha vardı onları da kaldırıp -kahveleri aşağdamı içersiniz yoksa buraya mı getirelim -aşağı inelim Rüya’m Reyyan hanımla konuşmamız gereken bir konu var - Peki ohalde aşağı inelim dedi - Rüya ve iki kız tepsileri toplayıp aşağı indiler. Erkekler Reyyan hanımın yanına giderken kızlarda mutfağa tepsileri koydular. Rüya dışarı çıkıp -kahvelerinizi nasıl alırdınız diye sordu. Herkes sade kahve isteyince Rüya kahveleri hazırlarken Esra’da tatlıları servis etti. Kapıdaki korumalara da filtre kahveler ve tatlılar hazırlandı. Rüya kahveleri ikram etti ,Esra’da tatlıları servis etti. Rüya tekrar içeri girip kağıt bardaklarda kahveyle çıktı, arkasından da çalışan kadınlar ellerinde tatlı tepsileriyle kapıya doğru yönelince - Rüyaaaaa dedi Han istemsiz yüksek bir sesle kaşlarını çatıp - Nereye gidiyorsun - Şey korumaların kahveleri elindeki tepsiyi gösterip,Han ıslık çalıp Kadir’e gel yaptı eliyle - Yengenin elindekileri al dağıt çocuklara Bu davranış Reyyan hanımın çok hoşuna gitse de Rüya’yı çok utandırdı. Herkesin içinde bilhassa annesi varken yenge demişti. Han Rüya’yı sahipleniyordu. Tatlıları da diğer adamlar alıp teşekkür etti. Yanındaki sandalyesini itip -gel Rüya’m yanına oturtturdu -Teşekkür ederim canım dedi Rüya’da. Herkes bu birbiri için yaratılmış güzel kadın ve yakışıklı erkekten gözlerini alamadı. Reyyan hanım içinden dua ediyordu bu iki güzel çifte nazar değmemesini diliyordu. - Reyyan teyze sizin de izniniz olursa Mehdi beyi iş yerinde ziyaret etmek isterim. Ben kızınıza talibim. Ve uzatmak istemiyorum dedi Rüya’ya bakıp gülümsedi -Hayırlısı olsun oğlum ben akşam Mehdi beyle konuşup seni haberdar ederim canım olur mu? - tabi nasıl uygun görürseniz -Han’ın durumu hal olduktan sonra Mukaddes ablayla birlikte sen ve Mehdi beyde ailem olarak bana şu pinokyoyu ister misin Reyyan teyze dedi Sami’de. Reyyan hanımın gözleri doldu ,Mukaddes hanım çoktan gözyaşlarını siliyordu. -Sizin niyetiniz doğru ve düzgün olsun geri kalan herşeyi ben, Handan kızımız ve Mukaddes hanım hallederiz , her şekilde destek olurum size tamam mı çocuklar deyip gözyaşlarını sildi. O kadar içten ve samimi yaklaştı ki iki adamda bu kadının gerçek olup olmadığinı sorguladı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD