bir buket beyaz lilyum

2535 Words
Hem kızıp hemde şaşırmıştım. Bakalım nedir karın ağrısı öğrensin bakalım Sami, düşüncelerden sıyrılıp cevap yazmasını bekledim. Bakalım neymiş derdi bende Dragon hesabına girdim yazışmalarına baktım. Dragon: slm Mona Mona: teşekkür ederim dün için , savunma komutanı olduğun için sanırım defans askerini sen ayarladın Dragon: rica ederim. Mona: sen Han’nın arkadaşı mısın? -Abi seni soruyor. Okuz iki diş sırıttı bu soru benimde hoşuma gitti Dragon: evet Mona arkadaştan çok kardeşiz biz. Mona: tahmin etmiştim. Hep senden yazdı çünkü bana Dragon: napsın adamı engellemiştin oda bu hesaptan yazdı sana :D Mona: hak etti Dragon: bencede hak etti :D Mona: o nerde sesi çıkmadı gün boyu Dragon: yanımda :D Iki dost kahkayı bastık. Demek ki beni merak etmişti arada böyle burnunu sürtmeyi aklıma not ettim. Mona: nasıl yanında? Dragon: basbaya karşımdaki PC’de oturmuş oyunuyla ilgileniyor :D Mona: hm’mmm Dragon: hm’mm yaa :D Uğraşma sırası şimdi Sami’deydi şerefsiz alay ediyordu bariz ikimizle de Dragon: ee Mona sustun Mona: Yoo Dragon: bana öyle geldi demek ki , Han’da senin adın geçince böyle sen gibi ilginç tepkiler veriyor. Ayağına bir tekme savurdum ulan it ne demeye öyle diyorsun kıza -Sıkıldım ulan aranızda kalmaktan amına koyayım böyle işin. Ensesine bitane patlattım haklıydı aslında ama mecbur katlanacaktı daha aramızda hiçbir şey yok ve onun yardımına ihtiyacım var. Mona: nasıl yani anlamadım? Dragon: boş ver Mona: siz benden mi bahsediyorsunuz? Dragon: biz değil herkes ee hani bizim klandasın yaa ,hani dün seni sıfırlamaya gelmişlerdi yaa ,haliyle konu sendin. Kahkaha attık aynı anda, Sami hemen toparlayıp, oyuna getirdi, dünkü saldırıya getirdi mevzuyu Mona: anladım. Peki iyi geceler Dragon: dur yaa nereye gidiyorsun Han’a selamını söylememi ister misin :D Mona: selam vermek istesem ona yazardım. Dragon: sence bir selamı hak etmedi mi? Mona: sen niye beni utandırmaya çalışıyorsun mikrop Yüzümde geniş bir gülümsemeyle ekrana bakıyordum Sami’de Rüya’nın komik hakaretine bastı kahkayı. Dragonun hesabındaydım ve yazışmaları görüyordum. Kendimi zor tutuyordum yazmamak için Dragon: ama şimdi oldu mu bu monat abime kuş kafalı, bana mikrop diyorsun biz sana ne ettik? :D -Ulan puşt ne diye kuş kafalı diyorsun -abi ben demedim ki kız demişti ya hani sana bastı kahkayı Dragon: :D Mona: ona söyle bana yazsın Dragon: sen niye yazmıyorsun? Bana yazacağına ona yazsana hem sevinir :D Mona: yazamam yemin ettim o yazmadan ben yazmıcam. -lannn bu iş tamam baksana, ikimizinde keyfi yerine gelmişti. Onca hakarete utanmayan kız yazmaya utanıp çekiniyor ve önce benim yazmamı bekliyorsa Hayy hay Dragon: çok ilginç niye yemin ettin ki? Mona: çünkü gün boyu yazmadı bana Dragon: :D onun yazmasını mı bekledin? -Haa siktir şimdide beni engelledi gülmekten başını masaya koydu kahkahası gülmeme sebep oldu. Tam Mona’dan beklenen bir hareketti sıkıştıkça engelliyor 24 saat geçip engel otomatik kalkınca ozaman yazıyordu. -Utandırma lan kızı şerefsiz ekrana baktıkça gülüyordum -Vallahi hakketmişti Han baksana işin zor. Bu evlendiğinizde de küsüp küsüp kapı kitler, atar seni kapı önüne demedi deme -Bok kilitler , kilitlermiş nereye kilitliyo o hele bi kilitlesin kırıpta girmezsem bende adam değilim ama o potansiyellide görmüştüm Rüya’da alıngan bir kişiliği vardı ve bunu birkaç günde sadece yazışarak görmüştük bende Sami’de ama öyle tatlı geliyordu ki hareketleri zaten beni çekende bu oldu ona karşı. Tutamayıp ben yazayım dedim önce engelim kalktı mı ona baktım. Han: bir engelde Sami’ye çakmışsın Mona: hak etti Han: ne yaptıda hak etti? Mona: benimle alay etti yazmıcam bir daha ona 24 saati geçsin bir daha engelleyeceğim. Sami yüzüme alınmış gibi bakarken ben sinsi sinsi güldüm engellesin yazmasın o puşta bana yazsın bir tek Han: ne kadar ayıp aşkolsun yenge / yazan Dragon! Mesajı aynen bu şekilde benden gönderdi ve kalkıp gitti ulan adi köpek bomba atıp gittin ortaya diye arkasından bağırdım ama o eli cebinde ıslık çala çala içeri geçti. Mahsus yaptı it oğlu it hala kocaman gözlerle ekrandaki yenge yazısına bakakaldım. Han: Mona affedersin Sami şaka yaptı. Mona: ok. Han: kızdın mı? Mona: evet İşte şimdi tam sırasıydı benim için bunu söylemek zordu ama yapmam gerekirdi. Başkası varmıydı bilmeliydim Han: sende eniştede kusura bakma Mona: eniştemi ne eniştesi ne diyorsun sen? Han: seni tanımıyoruz birbirimizi evlimisin, bekarmısın hayatında biri var mı bilmiyoruz ki, Oyüzden öyle dedim. Mona: kimse yok hayatımda Ohhh çok şükür dedim güldüm ama kızı ürkütmeden yaklaşmam gerekiyordu Han: anladım yine de kusura bakma. Bakalım benim önümüze koyduğum taktiği kullanıp oda bir adım atacak mı diye bekledim. Mona: sen beni boş ver de kendi hayatındaki hatuna de onu ona da ayıp etti mikrop Sami Han: benimde hayatımda kimse yok Mona. Oyüzden bi tek sana ayıp etti mikrop Sami :D -pessss bir adam bu kadar kolay harcanmaz diye içerden bağırdı köpek telefonundan bağlanmış oyuna demek ki -Onu yenge demeden önce düşünecektin mikrop diye bağırdım. Ulan hakikaten mikropta yakıştı sana dememle hızla geldi -Şiiiiiii ama bak ayıp oluyor yalan mı yengem değilmi diyerek devam etti -Ama o bunu bilmiyor oğlum görmüyor musun durumu ekranı gösterdim -Hadi hadi elini çabuk tut yeğen istiyorum ben diyerek yemeğine gitti. Gel yemekler soğudu deyince kalktım bende beraber yemek yedik. Mona o sözden sonra bişey yazmamıştı , artık ben adım atacaktım. Yemekten sonra yazdım kıza Han: uyudun mu Mona: hayır Han: neden sustun? Mona: bişeymi demem gerekiyordu? Han: susma Mona: beni şaşırtıyorsun Han: neden Mona: sözlerine ne cevap vereceğimi bilmiyorum bazen Han: bu kötü bişeymi? Mona: bilmem Han: günün nasıl geçti? Artık normal bir yazışma zamanının gelmesini ve kızın bana alışmasını istiyordum. Bunun yoluda arkadaş ayağına takılmakla geçiyordu sanırım. Mona: güzel ya senin? Han: Mona Mona: efendim Han Han: adını söylemeyecek misin bana? Mona: Mona demen yetmiyor mu? Han: yetmiyor adınla hitap etmek istiyorum Mona: neden adımı bilince ne değişecek? Han: adını bilmem çok şeyi değiştirecek en önemlisi samimi olur Mona: Rüya adım,burda ilk kez birine adımı söyledim. Kimse adımı bilmez benim Han: memnun oldum Rüya, emin ol kimsede bilmeyecek. Mona: senin adın ne? O benim ona oyuncu adımı verdiğimi mi sanmıştı şu zamana kadar Han: Han :D güldüm bu mesajıma Mona: oyuncu adını değil gerçek adın. Evet tahmin ettiğim gibi öyle düşünmüştü üzerine soyadımıda ekleyip yazdım. Bi zahmet babasına sorsun beni tabi cesareti varsa ağa babasına sorsaydı ,babasının sert bir adam olduğunu biliyordum. Ben ve Sami’de sert adamlardık ama kızının bu bir iki günde demediği kalmamıştı bize. Han: Han Saygın Rüya; Hemen Google’dan tarattım. Önüme çıkan birçok resim vardı. Ünlü işadamı Han Saygı’nın acı günü , hemen açtım ve okumaya başladım. Haberde babasının kalp krizinden öldüğü yazıyordu. Bir kaç fotoğraf vardı Han’nın ön saflara olduğu cenaze resimleri, birçok iş adamının cenazeye gelişini bildiren bir yazı herşeyi okuyup çıktım o siteden. Görsellere bastım, Döndü: hiiii Çok yakışıklı Rüyaa Hanı çok beğenmiştik kalp ritmim hızlandı avuç içlerim terledi. Resimlerde keskin yüz hattı, buğday tenli, uzun boylu, giydiği takım elbiseden belli olan düzgün kaslı fiziği, siyah saçları tüm resimlerde önden kalkık yana taranmış, kirli sakalı ve keskin bakışlarıyla oldukça çekici bir adamdı. Oyunuma girince Han’ın bir kaç mesajını gördüm. Han: Rüya Han: Rüya şuan ne yaptığını biliyorum :D Han: umarım gördüğün resimleri beğenmişsindir :D ben seni ne zaman görecem :D Han: yeğenim Burak aradı dayı şuan Google’da ismin taratılıyor diyor. O sensen ki saat şuan 02.04 ve ben sana 01.52de bilgilerimi verdim. Bunun sen olma olasılığı çok yüksek :D bende senin adresini bulayım mı ne tür çiçeklerden hoşlanırsın :D Hiiii kahretsin gözlerime inanamadım.Ard arda birkaç mesaj atmış, korkudan hemen PC kapattım yatağıma koşup pikemin altına saklandım. Mayısın ortalarında bu kadar terlemem normal mi kalbim, beynim error vermiş, Döndü de dalağın üzerine düşüp bayılmıştır muhtemelen. Döndüüüü diye kısık sesle seslendim sanki odamda kamera var gibi hissettim. Ben şimdi neyapıcam doğru değil ,hayır doğru olamaz beni kandırıyor. Asla mümkün olamaz böyle bişey nasıl olur. Bulamaz beni saçmalık. Pislik kandırıyor beni. Yaa doğruysa hayırrrr olamaz ne olur kandırmış olsun beni. Söylene söylene, o mesajları düşünmekten uyuya kalmışım Sabah babam işe gittikten sonra kapı çaldı. Gelen Stasya olmalı dedim. Uykuma devam etmek en mantıklısıydı sabaha karşı uyumuştum. Annem seslendi “Rüyaa” sesini duydum ama okadar uykum vardı ki cevap vermedim. Birkaç kez daha adımı söyleyince Oflayıp yine ne istiyorsun diye söylenerek pikeyi attım üstümden, kulakları aşağıda tavşan terliklerimi giyip aşağı indim. Merdivenlerin son basamağında kaldım öylece tam karşımda dış kapı ve kapı açılmış takım elbiseli genç bir adam elinde bir demet çiçekle bana bakıyordu kapıya doğru ilerleyip, Bir buket beyaz lilyum demetiyle bana hafif gülümseyen adama bakıp , sonrada anneme baktım. Anlamaya çalışıyordum ama maalesef geceden beri saçımı çekiştirmiş ,pembe emzik desenli pijamam, kuş yuvasına dönen saçlarım ve pufidik tavşan terlikleriyle komik olduğumun farkındaydım. -Rüya hanım dedi adam yanaklarımın yandığını hissediyordum -E’eevet buy-run -Bu çiçekler sizin için Şokun etkisinde donup kalınca annem çiçekleri aldı. Yanaklarım yanıyordu hem şuan ki halimden hemde kekelediğim için - Teşekkür ederiz , Kimden bu güzel çiçekler öğrenebilir miyiz? Çiçekleri koklayarak sordu annem banada imalı bakışlarını göndererek -Han Saygın efendim Ben doğrumu duydum anlamaya çalıştım adamın yüzüne kitlenmiş bir şekilde öyle kapı aralığında donup kalmıştım. Adam gülmemek için dudaklarını bastırınca kendime geldim anneme zoraki bakabildim. Annem donuk halime adama nispeten tutamayıp kendini güldü ve beni hizaya sokmak isteyen gözlerini üzerimden çekip - Kendisine teşekkür ettiğimizi iletin lütfen - Tabi iyi günler Adam gitti ama şuan annem tek kaşını kaldırmış benden bi açıklama bekliyordu bir çiçeğe bir anneme baktım. Gelde sanaldan biri bana çiçek gönderdi de, deki annem kalp krizi geçirsin. Bir yalan bulmalıydım ama ne ,kahretsin hiç beklemiyorum çok hazırlıksız yakalanmıştım. Han doğru söylemişti dün gece ben ihtimal vermemiştim ama onu arattığımda söylediği gibi yeğeni IP adresimden beni bulmuştu ve çiçek konusunda da ciddiydi. Gelde şimdi inandırıcı bir yalan bul kül yutmaz şu kadına kahretsin. - Ben hazırlanayım Tam kaçacakken annem kolumu tutup - Hiç kaçayım deme düş bakım önüme Beni mutfağa soktu. Çiçekleri rengine uygun beyaz bir vazoya koymaya başladı bende krem rengi sandalyelerden birini çekip oturdum. Gözüm annemin buketi açıp vazoya su koymasına takıldı ama o sıra söyleyeceğim inandırıcı yalanımı düşünüyordum -Rüyaa ne bekliyorsun anlatsana kim bu adam? Iç sesim belki bana yardımcı olurdu, her zaman yanımdaydı madem bir zahmet bana yardım etsin. Üstelik beyinle arası iyi olan o, bulsun bakalım Reyyan hanımı ikna edecek bir çözüm yolu -Döndü uyannnnn yalan bulmalıyız. Döndü: ayy her yerim tutulmuş dalak yüzünden dün üzerine bayılmışım. Rüyaa o çiçekler bize mi ayy bizi buldu mu - Buldu Döndü’cüm buldu Döndü: Hiiii Anneme dönüp ellerim kucağımda parmaklarımla oynarken başım önde konuştum. Beyni devreye sokmuştu Döndü - Anne salonda geçen senin gelmediğin gün bir kadın gelmişti. Bir genç adam bıraktı bu kadını -eeee - Eesi o adam tanışmak istedi bende ret etmiştim. Bugünde çiçek göndermiş. Bence yeterince inandırıcı ama sorularla beni çapraz sorguya alacaktı biliyorum. Çünkü ilk kez bir erkek eve çiçek gönderdi, bana daha önce çiçek alanda olmadı yaa neyse - Nasıl bir adamdı? - Nasıl yani anne? Şaşırdım nesini soruyordu. Döndü: süper bir yalandı ben bile bu kadarını yapamazdım, devam et - Beğenmedin mi niye ret ettin - Her teklif edenin teklifini kabul mu edeyim anne lütfen - Rüyaa bak kart bırakmış Nee ne kartı ayyy ne yazıyor. Kalkıp kartı alıp açtım “günaydın teşekkür etmek istersen 0532.... . HAN SAYGIN” - Rüya hemen teşekkür et hadi - Hayır etmeyeceğim - Rüya saçmalama yazsana adama teşekkür edeceksin alt tarafı kızım Kapı çaldı o esnada, gelen Stasya’ydı. Evin yardımcısı, yıllardır bizim evimizde çalışıyor ve annemle arkadaş olmuştular bu sürede Stasya’nın gelişini fırsat bilip hemen kaçtım mutfaktan. Kendimi yatağa attım Allah’ım bu şaka olmalı ne yapıcam şimdi, elindeki karta baktım numarayı kaydedip kartı komidinin çekmecesine attım. Han diye kaydedip tam yazacakken vazgeçtim, Hayır hayır numaramı bilmesin en iyisi oyundan yazayım. PC başına geçip oyunumu açtım. Oyuna girer girmez mesaj bölümüne baktım. Handan gelen son mesajı açıp okudum gece yazmış. Han: kaç bakalım Rüya hatun bakalım nereye kadar kaçabileceksin? Mona: ne tür bir manyaksın sen? Bu yaptığın saçmalığa teşekkür mü bekliyorsun bide? Beni düşürdüğün durumun farkında mısın sen!! Anneme nasıl yalan söyleyeceğimi bilemedim. Sabahın dokuzunda çiçek göndermekte ne? O kadar kızgındım ki hemen klanından çıktım ve oyunu silmeye aldım.96 saat sonra oyun silinecek. Temsilciliği de alıp engelledim onu ,Dragon geceden engelliydi oradan da yazamazdı bana, hazırlanıp aşağı indim, annem ve Stasya’yla kahvaltı yapıyordu. İkisinin de ben gelince susmasından anlamıştım konu tabiki ben ve bu çiçeklerdi. Annemde kahvaltıdan sonra odasına gidip iş için hazırlanınca vakit kaybetmeden çıktık evden .Annem yol boyunca sıkıştırdı beni sorularıyla ama cevap vermeyerek müziğin sesini artırttım, ne diyebilirdim bilmiyorum ilk kez başıma böyle bişey gelmişti eve çiçek göndermekte ne? Sapık nerden buldu adresimi? Bu durum beni iyice tedirgin etmeye başladı ve ben korktuğumu belli etmemeye çalışıyordum , annem iyi bir gözlemciydi öğrenirse canıma okurdu. Salonun önüne gelince arabamı park edip tam çıkacakken birden kapımı galerici Mustafa açtı ,bir hışım arabadan çıkıp elimle göğsünden itip ona bağırdım - Defol git hıncımı senden almayayım ruh hastası manyak Diyerek kapıyı sertçe kapatıp hızlıca salona girdim. Arkamdan anneme baktım o salağa bişeyler diyordu kaşını çatmış şekilde. Han; Rüya’nın haberi yoktu ama iki gündür adamlarım Rüya’yı her yerde takip ediyor ve iş durumunu ,kimlerle konuştuğundan, nerelere gittiğinden, içtiği kahvesine kadar biliyordum. - Alo abi yengeye sabah çiçekleri verdim Gülerek anlatınca adamım, adamdaki cesarete şaşırdım. Bundan sonra Rüya’nın yanına birini göndereceksem, böyle gevşek birini değil işinde profesyonel bir adam seçmem gerektiğini aklıma not aldım. - Bişey dedi mi - Yok abi öyle şaşkındı ki donup kaldı, çiçeğide annesi aldı benden ve annesi teşekkür etti. - O peki - Abi yenge uykudan yeni uyanmıştı. Güldü tekrar artık sinirlerim iyice bozuldu - Ne gülüyon lan yavşak. Kahretsin kapıya nasıl çıktı bu kızda bu herif gülüyor her sözünde, Üstümü müsait değildi? - Ulan başını eğemedin mi köpek -Yok abi o nasıl söz ,pijamaları vardı üzerinde ama hali komikti o aklıma gelince güldüm. - Sus lan O halini görmek ben için nelerimi vermezdim -Abi şimdi salona geldiler ama çok sinirli, şey abi -Şey ne, ne oldu konuş lan -Abi galerici yengeyi görür görmez koşup arabasının kapısını açtı. Ama yenge bağırdı ona ve itti sonrada salona girdi. Sikicem ulan seni sen çok oldun artık ne zamandan beridir kızı rahatsız ediyordur Allah bilir. -O adamla ilgili ne var ne yok bul bana ve akşam clube gel Kapattım telefonu, tamam gevşek bir herifti ama güzel detayları yakalayıp iyi gözlemleyip bilgilendiriyordu. İşinde iyi oyüzden akşam ona sağlam bir ayar çekip öyle göndereceğim. Bir daha gevşek gevşek gülmemesi gerektiğini öğrenicek.Sami kaşlarını çatmış bana ters ters bakıyordu ben tam ne var demeden konuştu, -Han nededin kıza sen , Mona çıkmış klandan diye yüksek sesle söylendi Nee çıkmış mı neden çıktı, numaramı katta yazmıştım bir mesaj göndermemişti, ki ben bir teşekkür bekledim yalan değil -Dur sana mesaj atmış yüksek sesle okudu mesajı Mona: ne tür bir manyaksın sen? Bu yaptığın saçmalığa teşekkür mü bekliyorsun bide? Beni düşürdüğün durumun farkında mısın sen!! Sabahın dokuzunda çiçek göndermekte ne? Anneme nasıl yalan söyleyeceğimi bilemedim! İşte hiç bu açıdan düşünmemiştik ikimizde, hiç bir kız arkadaşımız olmamıştı ki ,hiç çiçek alacak bir ilişki yaşamamıştık ki.Tek gecelik kadınlar dışında kadına nasıl yaklaşılır bilmiyorduk. Bu çiçek gönderme fikri ikimize de doğru gelmişti ama kız haklıydı. Annesinin yanında zor duruma düşmüş olabilirdi. Adamıma babası evden çıksın öyle götürün çiçeği diye söylemiştim ve şuan her ikimizde engelliydik Mona tarafından ve klandan da çıkmıştı.Rüya'yı Korkuttuğumu farkettim. Haklıydı kız oyundan tanımadığı bir adam adresini bulup evine çiçek gönderiyor ve annesine nedicek oyundan bir adamla tanıştım o da bana çiçek mi gönderdi diyecek ? Şuan farkına vardım yanlış olduğunu ama olanla ölene çare yok, oldu artık bikere sadece düzelte bilirdim hemen Rüya'nın telefonuna mesaj attım. - özürdilerim Dilerim iletişim yolunu açık tutar diye dua ettim içimden, ona ulaşmanın yollarını onu ürkütmeden kafam da tartıp durdum.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD