Geçmiş gerçekten geçer mi?

1538 Words
12 YIL ÖNCE ' ' İlk olarak şunu belirtmeliyim ki, hastamızda kendini ifade ederken zorlanmalar ve belirli sürelerde konuşamama olacaktır. Bunun sebebi yaşadığı travma ve tabi ki kaybettikleri olur. Ama yaşı daha 13. Yani tabi ki hemen konuşamaz demiyorum ama zamanla düzelecektir. Sadece sinirlendiği ya da ona bu tramvayı hatırlatacak olaylar olduğunda pek çok hastamızda olduğu gibi kendini kitleyip en başa dönebilir. Bu durumda üzerine gitmeyin aksine lütfen ona kendini iyi hissettirin. Onun için bu konu da dikkatli olmanızı öneririm. ' ' Doktor arkasına yaslanıp köşede oturan küçük kıza baktı. Daha 13 yaşında ailesini bir trafik kazasında kaybetmiş ve o kazadan zar zor ağır yaralı bir biçimde çıkabilmeyi başarmıştı. Gerçi aklı tam erdiğinde iyi ki mi derdi keşke mi orası biraz meçhuldü. Doktor kıza elinden geldiğince yardım etmiş şimdide halası ve eniştesine bilgi veriyorlardı.  Kızın halası ağlarken amcası gayet normal bir biçimde olanı biteni izliyordu. Doktor çocuğa seslendi. ' ' Cemre? Gelmek ister misin? ' ' Çocuk kafasını kaldırıp aylardır onu izleyen ve onunla konuşmaya çalışan doktora baktı. Gözlerine tuhaf bir şekilde bakıyordu. İstemeye istemeye onun yanına gitti. Bazı şeylerin farkındaydı mesela ona artık annen ve baban yok denmişti ama nasıl olmazları ki? Bunu sorguluyordu ve bunu sorgulamasına sebep olan adam onu yanına çağırıyordu.   ' ' Güzel kızım. Bu bizim beraber olduğumuz son seanstı. Artık görüşmeyeceğiz. ' ' Doktor üzülürken çocuğun gözleri parladı. Kafasını salladı. Ve halasının yanına oturdu. Halası doktora teşekkürlerini sunup çıkarken hala göz yaşlarını dökmeye devam ediyordu. Bunların hepsi bir rüya olsa direk kabus olurdu ama değildi. Ne kızın konuşmaması kabustu ne de ailesinin ölmüş olması. Ne de eniştesine göre bu veledin başlarına kalması. Hayat iplik gibi birbirine dolanarak devam ederken kimileri düzgün sarılıyor ve hayatına devam ediyordu; kimileri de dolaşıyor ve yolunu kaybediyordu. Cemre o yaşta bile yaşadıklarının yolunda olmadığını anlamıştı.  Hele ki eniştesi ve halasının o kavgasında. ' ' Bana bak Ümmü.  Ben bu çocuğa bakmam. Bak kızım tamam burada bir saygınlığımız var. Tamam senin de benim de babam büyük ağalardan ama bu konakta beslemelere yer yok. Ben rızkımı o veletle bölüşmem duydun mu? ' ' Çocuk kapının arkasında ağlarken halasının onu savunmasını bekliyordu ama halasından duyduğu sadece burun çekmesi ve kısılmış sesi ile ; ' ' Ne yapacağım peki bu çocuğu? Anası babası öldü. Sokağa mı atayım? ' ' Belki de çocuk burada tam olarak bu cümlede büyümesi gerektiğini düşündü. Çünkü ona bakacak bir ailesi yoktu ve şuan istenmediğinin de farkına yavaş yavaş varıyordu. Gerçekten anne ve babası gitmişti. Onu kimsesiz bir başına bırakmışlardı. Gözleri doldu, burnunu çekmekten ve yakalanmaktan korktu.  Ve o güne dair hatırladığı son şey de eniştesinin cevabı oldu. ' ' Devlet bunun için var. Giydir çocuğu gidip esirgemeye bırakalım! ' ' 12 YIL SONRA  - GÜNÜMÜZ CEMRE; ' ' Hadi bakalım. Şimdi de eşyalarımızı topluyoruz, çantamıza koyuyoruz ve annemizi bekliyoruz. ' ' Çocuklar güle oyna çantalarını toplarken cama yaslanıp benim minik ailemi izledim. Çok tatlıydılar. Hepsi bıcır bıcır konuşuyor hatta 'ara sıra size de anne diyebilir miyiz Cemre öğretmenim' diyerek beni de çok mutlu ediyorlardı. Şimdiyse çarşamba gününü bitirmiş onları eve yollamak için ailelerini bekliyordum. Onlar benim hayatımdı ve hayatım bu kadar rutinken eğlence sebebimde onlardı.  Kapı çaldığında direk o yöne döndüm. ' ' Kuzum? ' ' ' ' Ah, gel canım. ' ' ' ' Cemre ya benim senin yardımına ihtiyacım var. ' ' ' ' Noldu ne yardımı? ' ' ' ' Ben bizimkilere bugün sende kalacağımı söyledim de beni idare eder misin? ' ' ' ' Kızım hala gece o mekanda garsonluk mu yapıyorsun? ' ' ' ' Napayım Cemre? Burası özel bir okul. Sonuçta devlete atanamadık ki. Paraya ihtiyacımız var ve babamgile deyip onları da iyice zor durumda bırakmak istemiyorum. ' ' ' ' Tamam Meltem ama bu son. ' ' Yanıma gelip beni öperken ikimizde gülüyorduk. Zili duymamızla birlikte çocuklara seslendim. Zaten onlarda Meltem ile beni izliyorlardı. Gülümsedim, bize alışkınlardı.  ' ' Annelerinizi çok üzmeyin boyamalarınızı yarına yapın. ' ' Hep bir ağızdan; ' ' Tamam öğretmenim. ' ' Duyarken.. Bir kaçına göz kırptım. Meltemle ayrılıp üzerimi değiştirdi . Çantamı da alıp anaokulundan çıktım. Yavaş yavaş yürürken uzun zamandır aklımda olanları düşünmekten uzaklaşmak istiyordum. Bu zamana kadar herkesi kendimden uzak tutmayı başarabilmiştim. Hatta bunu o  kadar iyi yapmıştım ki kendimi bile uzak tutmuş Mardin ' e adımımı atamaz olmuştum. Zaten hayatımdan da ben 13 yaşındayken çıkarmıştım oraları. Kafamı sallayıp kendime geldim. Karşıdan karşıya geçip meydana ilerledim. Allah ' tan ev anaokuluna çok yakındı. Tabi bu tesadüf değildi. Yürümeyi çok severim ve birazda arabalara olan korkum bunu daha da sevmemi sağlıyordu. Eve ulaştığımda hemen fazlalıklardan kurtulup televizyonun karşısına geçtim. Zaten ev de öyle 3 + 1 falan değil. 1 + 1 bir daire  - 1 . katta. Bunun için az kira ödüyordum. Kayseri de çok yağış olmaz ama olduğu zaman da iyi olurdu. İşte  iyi olanlarda bazen bu evi su da basıyordu. Lakin ev evdir. Kafamı sokacak bir çatım var. Yurttan çıktıktan sonra; önce 2 yıl öğrenci evinde kaldım. Sabahları okul akşamları iş ve az kira için evin tüm temizliği. Sonra kalan 2 yılımda burayı buldum. Neredeyse aynı kirayı verdiğim ama tek yaşadığım bu evi. Odada tek koltuk ve küçük bir televizyon var. Kendi odamda yerde bir yatak bir de bez bir dolap. Neyime yetmiyordu ? Buna Şükür. Daha kötüsü olabilirdi ama olmadı. Hayatım boyunca hep böyle oldum iyimser. Belki bundan kimseye küs kalamayışım ya da küstüğümde affedemeyişim. Saatler birbirini kovalarken akşam 1 9: 0 3 ' te kapım çaldı. Üstümdeki pijamaları düzeltip kapıya yöneldim ve açtım. İlk Meltem gelmiştir diye düşünsem de o değildi. 2 adam 1 tane kadın baştan aşağı beni inceliyorlardı? Bunlar kimdi ve şu an neden hepsi göz süzerek baştan aşağı beni izliyorlardı? kaşlarım çatılırken yutkundum. Bir işe mi bulaşmıştım?  haberim olmadan bir şeyler mi görmüştüm?  Hem öyle bir şey olsa yanlarında kadın getirirler miydi? düşüncelerim de karışırken dudaklarımı sarkıtmamak için zor durdum. Ve en sonunda konuşmayı akıl ettim.  ' ' Buyurun, kime bakmıştınız? ' ' ' ' Cemre. Cemre Süvari ' ye. ' ' Kaşlarımı çattım. Benimle ne işleri olabilirdi ki? Daha önemlisi daha önce görmediğim bu insanlar neden beni bu kadar inceliyorlardı. Bir şeyi görme ya da bir şeye tanık olma düşüncesini sildim. Öyle olsa kim olduğumu biliyor olurlar bana beni sormazlardı. Yine de işimi sağlama almak için; ' ' Bir saniye. ' ' Kapıyı hızlıca kapatıp içeri yöneldim. Telefondan melteme acil durum kapıda tanımadığım insanlar var mesajı attıktan sonra 1 5 5 ' i tuşlayacakken hepsinin 1 1 2 ' ye taşındığını hatırlayıp 1 1 2 ' yi tuşladım ve kapatıp cebime koydum. Sonuçta bir şey olursa hemen araya basabilirdim. Kapıya yönelip geri açtığımda hala aynı yerde ve aynı pozisyonda bana bakıyorlardı. İnsan azıcık hareket ederdi, hala aynı bekliyorlar ve sabırsızca bana bakıyorlardı.  ' ' Evet, dinliyorum? ' ' İlk dakika sessizlik olsa da sonra kadın konuştu. ' ' Burada mı konuşacağız? ' ' ' ' Evet! ' ' Tanımadığım insanları eve alamazdım ya. ' ' Sen Cemre misin? ' ' Öndeki adam daha doğrusu benden küçük olduğu belli olan çocuk konuştuğunda; ' ' Evet,  benim? ' ' ' ' Tuhaf. ' ' Dedi arkada duran adam. ' ' Neymiş tuhaf olan? Ve neden beni arıyorsunuz? ' ' ' ' Bize Cemre Süvari 'nin konuşamadığını söylemişlerdi. ' ' Afallarken gözlerimin dolduğunu hissedebiliyordum. Bunlar buradan değillerdi. Mardin'dendi. Yoksa burada kimse ebenim bir zamanlar konuşmadığımı bilmiyordu. Mardin de olanlardan eni tanıyanlar bilirdi, ben kaçmadan  önce. Kapıyı aralarken konunun uzun olduğunu şimdiden anlamıştım. ' ' Size bunu kim söyledi?  ' ' Sorum havada asılı kalırken üçü de evi incelemekle meşguldü. Kadın; ' ' Ben bizi tanıtayım. Ben Reyhan. Reyhan Dağdeviren. Bu kocam Aşir Dağdeviren. Bu da Aşir ' in kardeşi Aslan Dağdeviren. ' ' Dağdeviren? Ne biliyim hiç tanıdık değildi. Hatta daha önce duymadığımı da biliyordum. ' ' Peki,  neden şuan evimde olduğunuzu öğrenebilir miyim? ' ' Aslan denen çocuk atladı. ' ' Sen bu harabeye ev mi diyorsun? ' ' ' ' Evet. Ev diyorum. ' ' Sesimden tavrım belli olmuş olacak ki konu kapandı.  Aşir; ' ' Buraya geldik Cemre çünkü senin bizimle gelmen gerekiyor. ' ' ' ' Sizinle? Nereye? Ne nereyesi ya. Bakın beyefendi nezaketten korkmama rağmen eve buyur ettim. Evime laf söylediniz sustum. Ama bu sizinle geleceğim demek değil. ' ' Reyhan; ' ' Ay valla sevdim kız seni. ' ' Ona anlamaz bakışlar atarken kaşlarımı kaldırdım.  Sıkıntılı insanlar gibi de durmuyorlardı. Acaba duyduklarını hemen kavrayamıyor olabilirler miydi? Aşir; ' ' Eğer zorunda olmasaydın o kadar seni arama zahmetine girmezdik. Taa Mardin ' den Kayseri ' ye seni bulmak için uğraşmazdık. Şimdi güzel kardeşim benim ya güzelce bavulu toplar gelirsin ya da biraz zorla olacak ama öyle gelirsin. ' ' Dehşete kapılırken bakakaldım. Bu da ne demekti. Dalga mı geçiyordu bunlar benimle. Sinirlenmeme rağmen saygımı korumaya çalıştım. Ne demek zorla? ' ' Bakın Aşir Bey,  Reyhan  Hanım. Tamamen saygımı koruyarak benim sizinle gelmem için hiç bir neden yok. Ayrıca burada hayatım var. ' ' Aslan; ' ' Üzgünüm Cemre abla ama sana bir açıklama yapacak olan biz değiliz. Onun için hemen şimdi gidiyoruz. ' ' Üçü ayaklandığında Aslan ile Aşir koluma girerken sesim titreye titreye; ' ' Tamam durun. Lütfen durun sizinle geleceğim ama haber vermem gereken kişiler var. ' ' ' ' Hemen haber ver. Bu iş fazla uzamayacak. ' ' İşte şimdi korkudan titriyordum, Saygı falan da kalmamıştı. Dediklerini yapıyor zorla beni götürüyorlardı. 
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD