Kırık Umutlar

218 Words
Şirin acıyla inledi, ama bu sefer sesini çıkarmadı. Babasının, yıllardır kendisini ezmeye çalışan bakışları, her geçen gün daha da dayanılmaz hale gelmişti. "Benimle gel," dedi Haşim, gözleri soğuk bir öfkeyle dolmuştu. Şirin, adım atmaya çalıştı ama dizleri sanki taş kesilmişti. Yavaşça kendini babasının kollarından kurtarmaya çalıştı, ama Haşim’in gücü karşısında hiçbir şansı yoktu. Birkaç saniye sonra kendini hastaneden çıkarken buldu. Şirin, kelimelerle ifade edilemeyecek kadar zor bir durumda, bir yandan gözlerinden yaşlar süzüldü. İçindeki korkuyu susturmak için bileklerini sıktı. Yavaşça, babasının ısrarlı bakışları altında arabaya yöneldi. Şirin’in tek isteği, babasının bakışlarını daha fazla hissetmemekti. Şirin, arabaya doğru yavaşça ilerlerken, dizlerinin üzerinde hissettiği ağırlıkla her adımı bir işkenceye dönüşüyordu. Şirin, gözlerini kapatarak başını öne eğdi. Babasının sözleri, içinde kopan fırtınadan daha şiddetliydi. Bir yandan acıyan yaraları, diğer yandan Haşim’in sert ses tonunun yankıları kafasında çınlıyordu. Bir süre sessizliği bozan tek şey, arabanın tekerleklerinin asfaltı sıyıran sesi oldu. Şirin, babasına karşı koymaya cesaret edemediği için kendi içindeki öfkeyi içine hapsetti. Kendi kendine "Ne kadar daha dayanacağım?" diye sordu. Acıları, korkuları ve kaybolan umutları arasında kaybolmuştu. Annesinden kalan resimler, hayatındaki tek masum şeydi. Bir süre sessiz kaldı, gözleri her resmi tarayarak geçmişe dair her anıyı tekrar hatırlamaya çalıştı. İşte o an, annesinin sıcak kollarını hayal etti. Ama gerçek dünya onu bekliyordu. "Bir şeyler değişecek," diye mırıldandı. "Bir gün, her şey değişecek."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD