ALİN ( ASKER DOĞANLAR)

FİNAL PART İKİ

Doğa Teyze' m Can' a bakınca Fırat Can' ı alıp uzaklaştı.

" Burada yabancı kimse yok. Çocuklar ne kadar büyümüş. Önce görevdeydim Can. Üzgünüm ama gizli bir görevde. Sessizce gitmek zorundaydım. Sonra dönecektim ama. Kısa süre sonra dönecektim. Yakalandım. Zor zamanlar geçirdim. O zor zamanlarda Can' a hamile kaldım. Kurtulduğumda beş aylık hamileydim. Onu içimde hissediyordum. Onu aldırmak cinayet olurdu. Yapamadım. "

" Kim yaptı sana bunu?"

" Bunu hiç kimse bilmiyor Can. Bunu sende bilmeyeceksin. Çünkü oğlumu korumamın tek yolu gizli tutmak. "

" Benden de mi?"

" Evet. Senden de. Sana yalan söyleyebilirdim. Sana herkese dediğim gibi Hans' ın adamlarından hangisinden olduğunu bilmiyorum diyebilirdim ama sana yalan söylemek istemiyorum. Hans' ın da değil. Bunun için bir sürü test yapıldı zaten. Boşuna araştırma. Ben oğlumu hem kendi tarafımdan hemde karşı taraftan korumak zorunda kaldım. Ona normal bir hayat vermeye çalıştım ama o asker olmak istedi. Tıpkı bir oğlumuz olsaydı isteyeceği gibi. Başıma ne geldiğini biliyor Can. Ondan gizleyemedim. Bu yüzden de gözü kara. Benim oğlum bir alçağın oğlu olduğunu biliyor. Bu yüzden ölüme koşacak biliyorum. Onu sana getirdim çünkü onu koruyacak ve yaşamayı öğretecek tek kişi sensin. "

" Bunca yıl sonra mı?"

" Aradan uzun zaman geçmişti zaten Can. İnsan dönmeye geç kalınca bir daha cesaretini toplayamıyor. Çok iyi ve başarılı bir asker olduğunu hep duydum. "

" Seni aradığımı duymadın mı?"

" Duydum. Beni bulmak için ne kadar güçlendiğini duydum. Ne kadar başarılı olduğunu duydum. Hepsini duydum Can. Gelip seni yıkmak istemedim. Sana şahsi bir intikam hissi vermek istemedim. "

" Hala ajan mısın?"

" Çok uzun zamandır geri hizmetteyim. O görevden sonra bir daha sahaya çıkmadım. "

" Oğlun için mi?"

" Hayır. Belirgin izleri olan sahada çalışamaz. Kural böyle biliyorsun. "

Doğa Teyze' m her ne yaşadıysa belli ki bedeninde en üst teknolojilerle bile yok edilmeyecek izler kalmıştı. Nice işkenceden geçtiğini bildiğimiz Karan Amca' m da, Tansel Amca' m da bile böyle izler yoktu. Bir kaç yıl içinde tamamen yok edilebilecek izleri olurdu. Bir iki yıl şehir içi görevlere gitmezlerdi ve sorunsuz bir şekilde devam ederlerdi. Tabii bir de erkekte daha kolaydı bu izleri yok etmek için beklemek ama kadınlar genelde elbise falan giyiyordu. Onların bedenleri de mesleğin bir parçası gibiydi.

Herkes anlamamış gibi yaptı. Düğün devam etti. Güzel bir düğün oldu. Can Amca' m Can' ı yanına aldı. Altı ay sonra Can Amca ve Doğa Teyze evlendi. Aşk diye buna denir diyebilirim resmen. Doğa Teyze Can Amca ısrar ettiğinde sırtı açık bir gelinlik giydi. Düğününde bizden başka kimse yoktu zaten. Sırtında boydan boya bir kesik vardı. Omurgasına kadar kesildiği belliydi. Kimse nasıl oldu ya da başka neler yaşadın demedi.

Mecburen timden ayrıldım. Abimle devam ettim bir süre. Sonra Ölüler ayrı bir tim olarak bir arada kalmaya başladı. Daha kolay olacağı için yeniden bu yol seçildi. Ölüler' e benzeyen bir tim daha kuruldu. Tam olarak bizim gibi değillerdi. Daha çok şehirde görev yapan özel bir asker grubuydu ama çok başarılardı. Fırat o time seçildi. Küçük Can ile birlikte. Ve tabii ki bizim Boran' da.

Ertuğrul tıpkı Cansu annesine benzeyen biriyle tanıştı ve evlendi. Eşi öğretmen. Bir oğulları oldu.

Boran bir hemşire ile evlendi ve ikiz kızları oldu.

Ayris oyuncu oldu ve bir yönetmen ile evlendi. Düğününe hep beraber gittik. Alaz Amca' m damadı öldürecek gibiydi. Ayris' in de bir oğlu oldu.

Asil bir askere gönül verdi. Sevdiği kız ne yazık ki şehit düştü. Mine Asil başkasını sevince aşkını kalbine gömdü. Sevdiğini kaybettiğinde en çok Mine yanında oldu ama o aşktan artık eser yoktu. Çok iyi dost oldular. Onların sırdaşlığı kesinlikle bambaşka.

Mine ile Küçük Can evlendi. Bir ara bunun esprisini yaptık aramızda. Mine babasının suç geçmişi olan adamları seviyordu. Önce Asil sonra Can. Belki de Mine içine düştükleri o bunalımdan çıkarabileceği birini seviyordu. Annemin kızı diye boşuna demiyordum yani. Babam annemin onu hep kendi içindeki karanlıktan çıkardığını söyler. Mine' nin bir oğlu oldu. Harika bir ressam oldu. Sergiler açıyor. Resimleri iyi paralara satılıyor.

Görkem abim kalbinin kapılarını kimseye açmadı. Hala üniforması ile evli. Rütbe alıp geri çekilecekti. Gitti izinsiz sınır ötesi bir operasyon düzenledi tek başına ve rütbe söktürdü. Hala başımızda komutan yani. Bu taktiği daha bir süre kullanır bence.

Yaşamayanlar emekli oldular sonunda. Ege' de birer villa aldılar. Sonra bizlerde aldık. Ege' de bir sitemiz oldu yani. Geçen sene hırsız girmiş güvenlik yok diye. Sanırım mesleğe tövbe etmiştir. Onlara da meslek hasretlerini giderecek bir neden olmuş oldu. Adama yazık oldu. Gençler yazları gitse de Yaşamayanlar yaz kış orada olmayı seviyor. Annemde uzaktan idare ediyor artık işleri. Gençler fırsat buldukça onun yerine kontrol ediyor.

Fırat ve bana gelince. Mutluyuz. Tek sorun görüşmemek. O yüzden belki de aşkımız hala çok taze. Boş zaman bulduğumda Fırat şehir görevindeyse yanına gidiyorum ama evimizde bir araya gelebildiğimiz süre yılın iki ayını geçmiyor. Bu bile kendimizi şanslı hissetmemize yetiyor. Bu nedenle çocuk istemedik. Biz böyle mutluyuz. Anne baba olmayı tercih etmek çocuğa haksızlık olacaktı. Büyük ihtimalle annemlerde büyüyecekti. Onlara da bu yaştan sonra zor olurdu. Zaten kocaman ailemizde bir sürü çocuğumuz var sayılır. Asker sevmek zordur. Bizim her zaman ilk aşkımız vatandı. Hep öyle kaldı. Bu ülkenin her evladını kendi evladımız bildik. Korumak için ömrümüzü verdik. Şehitler verdik. Gaziler verdik. Bayrağımız hep dalgalanmaya devam etsin diye çok " Vatan sağ olsun. " dedik.

Alin benim için çok özel bir karakterdi. Bu nedenle yazmakta çok zorlandım. Kısa sürmesinin asıl nedeni bu. Bu hikayede yazmak isteyip Alin olduğu için yazamadığım şeyler vardı. Bunları yazabilmek için başka bir hikayeye başladım. Adı TUTKUYA TUTSAK. Günlük yayınlanacak bir hikaye. Yani Alin' de olduğu gibi beklemeyeceğiz. Hepinizi hikayeye bekliyorum. Sizi Seviyorum.