Ozan, kızın dediklerinden zerre etkilenmediğini, kasılıp kaldığı için nefes bile alamadığını fark edince öylece, tembelce oturmaya devam etti. Kızın kokusunu içine çekerken iştahının kabardığı bir gerçekti ama dudaklarına da fena takılmıştı. Katre’nin dudakları dolgun değildi. Yüzüne aşırı derecede yakışan, güzel bir görüntüsü vardı. Rujunun hepsini stresten yiyip bitirdiği için kendi doğal rengine kavuşmuş, dişleyip durduğu için de kızarmıştı. Solgun beyaz teninde bir yanakları bir de dudağı göze çarpıyordu. Ozan, kızın solgun gözlerinin bile bunların güzelliğini öne çıkartmak için öyle yaratıldığını düşünmeye başlamıştı. Karte, uzun zamandır gördüğü en güzel şeydi. En güzel kız bile değil, şey… Kızın dudaklarına takılıp kaldığı süre boyunca neyi düşündüğünü fark edince kendi kendine