YAĞMUR
Ağların arasındaki hararetli konuşmalarının ardından kararlarını açıklamaya sıra gelmiş şimdi benim nasıl kurban oluşumu kurtlar sofrasında ağa bozuntularına servis edilişimi açıklama lütfunda bulunarak ölüm fermanımı imzalamışlardı. İlk olarak ailem dediğim insanlardan cezası kesilmeye başladılar
“ Osman pılını pırtını toplayıp bu kasabayı terk edeceksiniz “
“ yapmayın ağalar bu topraklarda büyüdük başka toraklarda nasıl yaşarız? yol bilmeyiz iz bilmeyiz “
“ başka çaren var mıdır de hele bana? Burada kaldığınız sürece dava kapanmayacak “
Babam ağızını açacakken annem kabul etmesi için işaret ettiğinde babam sustu
“ Ahmet ve Meral canı karşılığında Devran ve Yağmur evlenecekler “
“ ben razı değilim evlenmelerine “
Hasan amca karşı çıktı
“ bizim sözümün üstüne söz söylenmeyeceğini bilmen gerek Ahmet efendi karşında kim olduğunu unutma oğlun Devran Osman ‘ın kızı Yağmur ile evlenecek “
“ o kızı benim oğlumun yanına yakıştırdınız? “
Hacer teyze araya girmişti babam sus pus tek kelime etmedi
“ sizin ağızınızdan çıkanı kulağınız duyuyor mu? Daha el kadar çocuğu benimle mi berdel edeceksiniz? Sizin adaletiniz bu mu? Kana kan ,dişe diş “
Sözleri keskin bıçak kalbime saplandı
“ biz kan akmasın kimsenin ocağı sönmesin diye kararlar veririz onlar hata yapmış baban Ahmet ‘i vursun sonra mapus damlarına düşsün mü istiyorsun? peşinden onların aile fertlerinden biri kan akıtacak dava sürdükçe sürecek iyi düşün “
“ onlar hata yapmışlar kabul ama her şeyin bir adabı var evlenirler mesele kapanır işi tatlıya bağlamak varken hatalarının üstüne hatayı siz devam ettiriyorsunuz onlarını günahını günahsızlara bedel ödetmek ben onunla evlenerek asrın hatasını yapmayacağım sizin cahil saçma sapan kararlarınıza boyun eğmeyeceğim “
Haklıydı ama söyledikleri kalbimi tuzla buza çevirdi evet onunla bu töre altında evlenmeyi bende kabul etmiyorum onu sevdiğim gibi beni sevmesini istiyorum beni çocuk ve asrın hatası olarak görüyor ben 13 yaşımdayım o ise 17 aramızda sadece dört yaş var. Gözlerim sel oldu bir şey daha fark ettim babam ile annem abim için dil dökerken benim için seslerini çıkarmadıkları yüzme bile bakmadılar. Neden şaşırıyorum ki? beni hiçbir zaman sahip çıkmayan sevgilerini esirgeyen aileye sahibim. Devran ne kadar kırıp dökse bile kararlarından vazgeçmediler hüküm verilmişti. Ailem dediğim insanlar Meral ‘i alıp yüzüme bakmadan sessiz sedasız ortalıktan kayboldular. Devran öfkesinden avluyu terk etmiş Hatice teyze ise beni kolumdan tuttuğu gibi peşinden sürüklemesi akan yaşlarım önümü görmemi engel olmuştu bastığım yerleri göremiyorum ayağım sürekli taşa değiyor yere acı içinde kapaklanıyordum. Umurunda değildi canımın yanması en son yere kapaklanmamla uzun saçlarımı eline dolamış meydandan konağa acımadan beni sürükledi. Saç diplerim acıdan uyuşmuş yol boyu sürüklenişim son bulmuş saçlarım gevşemişti ne olduğunu anlayamadan kolumdan tutularak yerden havaya kaldırıldım puslu gözlerimle kim olduğuna baktım. Kim olduğunu yaşlarımdan zor seçebildim beni yerde sürünmekten kurtaran Devran ‘dan başkası değildi. Annesi gibi olmasa bile kolumu bırakmadı peşinden çekiştirerek konaktan içeri girdik. Hatice teyze üzerime saldırmak istedi Devran önüme duvar oldu
“ yeter ona bu şekilde davranamazsın “
“ onun abisi yüzünden ne oldu ise oldu senin başını da yaktı “
“ annen doğru söylüyor bana engel olmaya kalkmasaydın ikisini öldürecektim “
“ sizin mantık anlayışınız bu mu? töre saçmalığı altında bizi harcadınız onların günahını bize kestiniz olayı büyütmeden evlendirseydiniz hüküm sürülmeyecekti sizde günaha ortak oldunuz kabul ettiniz. Berdel olmayı ben değil siz istediniz şimdi de ona bu şekilde suçlayarak eziyet edemezsiniz “
“ sana bu akılları veren amcan olacak adam mı? “
“ emin ol amcam sizden daha insancıl ve mantıklı kararlar veriyor “
“ lann seni oğlum demem gebertirim “
“ bilirim yaparsın “
Onun arkasında titreyen bedenime hakim olamıyorum hayallerim umutlarım vardı ama şimdi töreye kurban gitmiş tüm umutlarım sönmüştü onlar arasında kavga büyümüş. Son noktayı çok geçmeden hoca nikah için eve gönderilmiş ağa bozuntuları hiç vakit kaybetmeden kararlarını zorla yaptırma derdinde. Devran öfkesinden yerinde duramıyordu tartışmaların sonunda zorla nikahın kıyılmasına mecbur bırakılmıştık. Sıra mehir verilmesine gelince
“ birde mehir mi vereceğiz? “
Hasan amcanın sözlerinin üzerine Devran hocaya döndü bana verecek mehiri sırasıyla boş kağıda yazdırdı
“ okuluna devam edecek, istediği zaman beni boşama hakkına sahip olacak bu evlilik sürdüğü sürece söylediğim bu şartlar ikiletilmeyecek boşandıktan sonra özgürdür ona kimse engel olmaya kalmayacak “
“ o nasıl mehir? “
“ berdeli kabul ettiniz şimdi bu mehiri kabul edeceksiniz isteseniz de istemeseniz de kimse karışmayacak “
Hepsi susmuş hoca kağıda yazdığını ona imzalatmış elime tutuştura verdi onunla nikahım tamamlanmıştı. Devran yanımdan öfkesi ile kalkıp gitti peşinde hoca evden ayrılmış bende ne yapacağımı bilemeden ortada kala kaldım Hatice hanım kolumu kopartırcasına peşinden sürükledi onun odaya haps ettiler çaresiz yaşlarımdan başka ne yapacağımı bilemiyorum….
Kaç saattir bu odada tıkılıp kaldım habersizdim hava benim gibi kap kara olmuş pencereden geceyi avlunun ışığı içeri aydınlatıyor iç çekişlerimle beraber yaşlarım dinmek nedir bilmiyor sertçe açılan odanın kapısı ile yerimden sıçradım odanın ışığı yanmasıyla öfkesinden kızarmış gözleri ile karşılaştım. Beni gördüğüne şaşırmış bir o kadar da öfkeli geri adım atarak odanın kapısını tekrar sertçe kapattı.
“ anneee “
Kükrediğinde yerimden korkudan sıçramama sebep oldu
“ koca konağı inlettin ne oluyor? “
“ onun odamda ne işi var? “
“ o senin nikahlı karın ne sanıyordun? “
“ annee “
“ Sana karılık görevini yerine getirecek hem ne bilelim patlak mı değil mi? Zaten berdel edilecek dendiğinde oğullarına sesleri çıktığı kadar ona hiç ağızlarını açmadı “
“ anne yeter bana karılık falan yapmasını istemiyorum “
Kapının ardından konuşulanlar hiç hoş gelmiyor kulağıma
“bizi el aleme rezil mi edeceksin? “
“ zaten el alem diye hepimizi kurban ettiniz “
“ bana bak dediğimi yapacaksın karın edeceksin sana karılık etmeyecekse bu çatı altında barınamaz yoksa sana sütümü helal etmem o çarşafı bana göstereceksin daha fazla konağı başımıza toplamandan gir içeri gerekeni yap “
Annesinin sözü üzerine kapıdan içeri girişi vardı kalbim yerinden çıkacak sandım annesin yüzüne kapıyı kapatırken korkudan öleceğim bacaklarım tir tir titriyor bedenimi bacaklarım taşımaz hale geldi. Bana doğru adımını atıyor sırtım duvarla bir olmuş ellerim iki yakamda puslu gözlerimle başımı iki yana salladım çenesi kas katı kesilmiş dişlerini sinirinden sıktığı belli oluyor. Hayır bunu bana yapamazsın seninle böyle bir evlilik hayal etmedim iki gözüm iki çeşme ağmaktan başka sesim duyulmuyor bana bakmadan gömleğinin düğmelerini koparmak istercesine çözüyor sonrasında üzerindeki gömleğinden kurtulmuş gelişi güzel fırlatıp attı...