Geçmişin İzleri

1246 Words
Zaten ne olduysa Murat'la evlendikten sonra olmuştu. Mutluluğu da, sevgiyide, acıyı da en önemlisi altatılmayı da hepsini de yaşamıştım. Murat zengin bir ailenin çocuğu olduğu için iş konusunda hiç sıkıntı yaşamamıştı. Okul bitince babasının yanında ise başlamıştı. Murat'ın babasının küçük bir şirketi vardı. Ama İhsan bey yani babası zeki bir adam okduğu için yatırımlarını hep doğru yapmış ve şirkete göre kazançları hep çok iyiydi. Zaten Murat'ın mimar olmasını da babası istemişti. Evlendikten sonra ailesiyle çokda iyi bir iletişimiz oldu diyemeyeceğim. En büyük sorun onlardan habersiz evlenmiş olmamızdı. Murat bu konuda hiç bir zaman taviz vermemişti. Sevdiğim kadınla evlendim, eğer istemiyorsanız hayatınızda olmam diyerek rest çekmiş, ve aileside kabul etmek zorunda kalmıştı. Murat şirkette babasının yanında çalışıyor bende okuluma devam ediyordum. Bu süreçte her şey mükemmeldi diyebilirim. Belkide Muratla geçirdiğim en güzel zamanlardı. Kendimi prensesler gibi hissediyordum. Allah için evlenince maddi bir sıkıntım da olmadığı için kendimi daha çok derslere vermiş ve okulu birincilikle bitirmiştim. Okulu birincilikle bitirmem İhsan beyin gözüne girmeme yetmişti. Fakat annesi Selma hanım için geçerli değildi. Zaten Selma hanım için ağzımla kuşda tutsam da hiç bir şekilde fikri değişmezdi. Beni Murat'a yakıştırmıyordu. İlk başlarda sürekli kıyafetlerim konusunda uyarıyor, neredeyse tüm kıyafetlerimi kendisi seçer olmuştu. Beni istediği gelin konumuna getirmeye çalışıyordu sanırım. Fakat benden olmayacağını da biliyordu. Sadece zaman kolluyor. Murat'ın kararına saygı duyuyormuş gibi gözüküyordu. İlk senemiz sanırım en özel ve güzel geçen yılımız olmuştu. Bir dahada aynı olmadı. İkinci senemiz de babasının isteğiyle aynı yerde çalışmaya başlamamızla geçmişti. Aynı iş yerinde olmak hem çok güzel hemde en berbat bir şeye dönüştü. Babasının sürekli beni ön planda görmesi ve şirketteki en iyi mimar benmişim gibi davranması. Murat'la ilk kavgalarımızın başlangıcı olmuştu. Ben ne kadar alttan almaya çalışsam da olmuyordu. Çareyi işten ayrılmakta bulmuştum. En azından ailesiyle arasında kalmam diye düşünüyordum. Tabi buda işe yaramamıştı. Bu kez de kavgalarımız kıskançlıkla olmaya başlamıştı. Murat beni kıskanıyor. Bende Murat'ı kıskanıyordum. Benim kıskanmak için sebeplerim vardı. Çünkü annesi elinden geleni yaparak nerde güzel ve yükselmek için her şeyi yapacak biri varsa Murat'ın yanına yerleştiriyordu. Murat'a güvensem de annesinin niyetini bildiğim için rahat olamıyor ve kıskançlık krizlerine giriyordum. Tabi Murat'ın benden aşağı kalır yanı yoktu. Onun ki sadece güvensizlikten kaynaklanıyordu. Bir birimizi sevdiğimiz için ilk başlarda ne kadar kavga etsekte orta yol bularak anlaşıyorduk. Ne zamanki ben hamile olduğumu öğrenip sevinçle Murat'a haber vermemle başlamıştı. Ben ne kadar mutlu olduysam Murat o kadar mutsuz olmuştu bu habere. Onun için şimdi bebek için çok erkenmiş. Anne, baba olmak için çok genç olduğumuzu söylemişti. Sanki bebeği kendi değilde leylekler getiriyormuş gibi. Çocuğu yaparken genç değiliz. Fakat sorumluluk alırken çok genciz. Keşke bunu korunmalıyız dediğimde düşünseydin. Ama o zaman sadece zevk için düşünmez, sonrasında ise bebek için erken. Ben kesinlikle bebeği istediğimi söylediğimde ise yeni kavga konumuz oluşmuş oldu. Tabiki bu kez kavgamıza annesi de ortak olmuştu. Sürekli bebeği aldırmam konusunda baskı yapıyordu. Bebeğim iki aylık olmuş bende miğde bulantıları baş kaldırmıştı. Sürekli uyumak istiyor. Uyanık olduğum her an ise bulantılarla uğraşıyordum. Böyle oluncada işten ayrılmıştım. Bir gün Murat gelip bebeği istediğini söylediğinde çok mutlu olmuştum. Sevdiğim adamın çocuğunu doğuracak ve ailemiz büyüyecekti. Bir hafta boyunca da bana bu mutluluğu yaşatmıştı. Birlikte doktora gitmeye karar vermiştik. Benim gittiğim doktor yerine özel bir hastanedeki doktordan sıra almıştı. Bende bizi düşünüyor diyerek mutlu olmuştum. Nerden bilebilirdim bunun bile bir oyun olduğunu. Heyecanla sıramızı bekliyorduk. Daha önce gittiğim doktor her şeyin yolunda olduğunu söylemişti. Fakat sıra bize gelip muane olduktan sonra. Doktor bir sürü tahlil istemiş ve bir sorun olduğunu söylemişti. Kan tahlilleri, yok idrar tahlili derken bir sürü tahlil vermiştim. Ben endişe içinde kıvranırken Murat sadece beni destekliyordu. Hiç bir kaygı, endişe belirtisi yoktu. Bir kaç saat sonra tahlil sonuçları çıkmış ve tekrar doktorun odasına gitmiştik. Doktor hiç unutamadığım o sözleri öyle kolayca söylemiştiki. Bebeğin gelişmediğini, kalp atışının çok yavaş olduğunu. Eger bir kaç gün içinde böyle giderse düşük yapacağımı söylemişti. O konuştukca ben kendimi tutamayarak ağlamaya başladım. Ne kadar da kolay söylüyordu. Oysaki ben bebeğimle ilgili bir sürü hayal kurmuştum. Böyle kolay gidemezdi benden. Doktor yinede düşük olmaması için ilaç vereceğim demişti. Hastaneden çıktığımızda Murat ilacı alıp getirmişti. Günde iki kez içmen gerekiyor demişti. Üç gün boyunca düzenli olarak ilacı içmiştim. Gecenin yarısında karnıma giren sancılarla uyanmış Murat'ı da uyandırarak hemen hastaneye gitmiştik. O kadar ağrım vardıki hastaneye gelmeden bayılıp kendimden geçmişim. Uyandığımda ise başımda bekleyen bir hemşire vardı. Ne olduğunu sorduğumda ise bebeğin öldüğünü ve kürtaj etmek zorunda kaldıklarını söylemişti. O an dünyan yıkılmıştı. Ben böyle bir son beklemiyordum. Bebeğim beni bırakmayacaktı. Ama beni bırakıp gitmişti. Hastaneden çıktıktan sonra bir kaç ay kendime gelememiştim. Her şeyden, herkesten uzaklaşmıtım. Buna Murat da dahildi. Zaten bu durum Onun hiç umrunda değildi. Belki uzaklaştığımın farkında bile değildi. Böyle zamanlarda daha çok ilgi, sevgi görmesi gerekirken bir birimizden uzaklaşmıştık. Evliliğimizin üçüncü senesinde ise resmen aynı evde yaşayan iki yabancıya dönüşmüştük. Ben bir şeyleri düzeltmek için uğraşırken Murat daha da uzaklaşır olmuştu. Öyleki bazı geceler annemlerde kalıyorum diyerek eve bile gelmiyordu. Ben mi ne yapıyordum? Yeni girdiğim işte başarılı olmak için uğraşıyordum. Sürekli çizimler, sürekli araştırmalar yapıyordum. Böyle çalışmanın avantajını görmüş ve işimde yükselmiştim. Bazı projeleri tek başıma yapıyordum artık. Alınan ihalelerde benim projelerim gösterilmeye bsşlamıştı. Tabi ben bunları sevinçle Murat'a anlatırken asla sevincimi paylaşmıyor hatta küçümseyici cümleler kuruyordu. Sanki şirkete ortak olmuşum gibi davranıyormuşum. Böyle yaptıkça da aramızdaki ilişki bitiyordu. İş yerindeyken İhsan amca aramış ve akşam için gelip, gelmeyeceğimi sormuştu. Nereye ve ne için sorduğumda ise resmen şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı. Bugün eşim bir şirketle ortak olmuş ve akşam için kutlama yapılıyormuş. Ve ben bunu eşimden değil babasından öğrenmiştim. Ve İhsan amcaya benim çok yoğun olduğum için gelemeyeceğimi söylemiş. Öyleki İhsan amca öyle olmaz diyerek beni aramış. Tabi ben hiç bozuntuya vermeden işlerimi ertelediğimi ve akşam geleceğimi söyledim. Nerede olduğunu dahi bilmediğim kutlamaya katılacaktım. İhsan amca yer değiştimi aynı yer diyemi sordum. Murat belki değiştirebilir demiştide diyerek nerde olduğunu öğrenmeye çalıştım. İhsan amca yeri söyleyerek değişmedi demişti. Akşam gittiğimde ise daha büyük bir sürprizle karşılaşmıştım. Eşim bir kadının belinden sarılarak birileriyle sohbet ediyordu. Yanlarına gittiğimde sanki uzaylı görmüş gibi davranarak "Çiçek senin burda ne işin var" demişti. Benim burada ne işim mi var? Kocamın kutlamasına katılmak için geldim dediğim de ise yanındaki kadın gözlerini börtleterek siz Murat'ın eşimisiniz diye sordu. Evet eşiyim biraz geç kaldım diyerek Murat' ın elini tuttum. Aslında tuttuğum elden ilk kez o an nefret etmiştim. Gerçekten benim burada ne işim vardı. Sonrasında Murat olayları toplamaya çalışsada olmamıştı. İnsan eşinden böyle bir günü saklayamazdı. Ben ne kadar yoğun çalışırsam, çalışayım. Elimi böyle bir günde yalnız bırakmazdım. Murat'ın beni düşündüğü için değil umursamadığı için söylememişti bugünü. O günden sonra Murat da vir değişiklik olmuş ve uzun zaman sonra ilgili bir kocaya dönüşmeye çalışıyordu. Fakat hareketleri o kadar yapmacık geliyordu ki inanasım gelmiyordu. Fakat ilk başlarda ki ilgi ve sevgisine dönmeye başlamıştı. Artık annesinde kalmıyor ve sürekli işi hakkında bilgi veriyor. Daha çok birlikte zaman geçirmeye başlamıştık. Taki annesi bir gün yemeğe çağırdığı güne kadar. O gün son günümüz olmuştu. Bir daha olmamak üzere bitmişti. Ben lavaboya gitmiş döndüğümde ise duyduğum seslerle yerimden kıpırdamaz olmuştum. Çünkü Murat ve Selma teyze yaptıkları şeyleri konuşuyordu. Benim bebeğimi nasıl plan kurarak öldürdüklerini öğrenmiştim. Doktor ayarlayıp neler yaptığını. Murat annesini suçluyordu. Senin aklına uydum diyerek Selma teyze ise bir gram pişmanlık duymadan onun için yaptığını ve pişman olmadığını söylüyordu. Daha ne kadar kötü olabilirler diye düşünürken kocamın ortağının kızıyla ilişkisi olduğunu ve hamile olduğunu öğrenmem yetmişti. Murat annesine kızla konuşup bebeği aldırmasını istiyor. Fakat annesi benden boşanmasını istiyordu. Daha fazla dayanacak gücüm kalmadığı için yanlarına giderek ikisine de ağzıma geleni saydırarak. Bir daha dönmemek üzere hayatlarından çıktım.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD