Nefessiz kalana dek koşmak isteyip de olduğum yerden, iki adım ileri atamayacak gibi hissettiğim bir günde gibiyim. İçimden gelen tek şey kendimi yalnızlığa mahkum etmek ve kafamın içerisinde beni her geçen gün yiyip bitiren düşüncelerimle idam sehpasına oturmaktı. Biliyorum, konuşmanın sonunda o sehpa devrilecek ve ben yine bir cellat olacaktım. Bu hep böyleydi, o sehpa her zaman devrildi ve devrilecekti. Yüzünde ki gülümseme solan tek kişi ben değildim. Cenk’in de kahverengi gözlerine yansıyan gülümseme yerini hüzünle bırakmıştı. Boğazıma oturan yumruyla sertçe yutkundum. Neden şu an karşılaşmak zorundaydım ki? Ona karşı hiçbir şey hissetmiyordum ama geçmiş yakama asılıp beni aşağı çekiştiriyordu. “Nazlı?” dedi hayretler içerisinde ve herkes oldukları yerde şaşkın şaşkın birbirine bak