Kahvaltıdan sonra beraber masayı toplayıp makineye yerleştirirken o kadar huzur doluydum ki bu hissi özlediğimi fark ettim. Yaman’ın içinden hiç beklemediğim kadar anlayışlı ve nazik çıkan adam oldukça hoşuma gitmişti. İşimiz bittiğinde Yaman’ın telefonu tekrardan çaldı. Bir küfür mırıldanıp telefonu açtı. “Ne var Kerem?” bir süre karşı tarafı dinledi. Ben biraz arkadaydım, duyduğumu bilmiyordu. “Bizim buradaki barakaya getir.” Dedi ve telefonu kapattı. Ben de yavaş adımlarla yanına gittim. “Burada baraka mı var?” dediğimde irkilip bana döndü. “Boş ver.” Diyerek kestirip attığında içimi bir huzursuzluk kapladı. İçimden bir ses o barakanın sıradan bir baraka olmadığını söylüyordu ve ben hislerimde yanılmazdım. Üstüne gitmedim, elbet kokusu yakında çıkardı. “Bugün işe gidecek misin?”