UYUM

1276 Words
Uraz' ın yanında çıplak kaldım. Fiziksel olarak değil ruhsal olarak. Ona her şeyi anlattım. Deli gibi yorgunduk ama susmak istemiyorduk. " Bu hayatın içinde kalamazsın Yasemin. Yarın başına ne geleceği belli değil. " " Yıllardır bu hayatın içindeyim. Bir şekilde ayakta durmayı başarıyorum. Yapacak bir şey yok. Benim aile ortamımda bu. " " Düzeltemezsin Yasemin. Kendini parçalasan düzeltemezsin. Tahmin ettiğim şeyler vardı ama bu kadarını tahmin etmiyordum. " Edemezdi. Kimse tahmin edemezdi. O kadar içki bir sürü kötülüğe gebeydi. Babamın sarhoş arkadaşları bazen pavyon kadınlarından biri bile sanıyordu beni. Kendimi savunmak için bıçak çektiğim, sopayla vurduğum bile olmuştu. Takıldığım ortamlar bazen evimden daha güvenliydi. " Gitme o zaman geri Yasemin. " dedi. Onun da aile durumu iyi değildi. Maddi olarak Uraz' ın kazandığı paraya ihtiyaçları vardı. Uraz zaten buraya bile askere gittiğinde en azından bir süre ailesine faydası olsun diye gelmişti. Ona yük olamazdım. " Endişe etme. Seneye sınavı kazanırım. İzmir' i yazsam bile kendime ev tutacağım. Sende üniversite sınavına hazırlansana. " dedim. Uraz aslında kaptan olmak istiyordu. Özel bir eğitim veren iki yılda kaptan olmasını sağlayacak yerler vardı ama pahalıydı. Aslında destek olabilirdim ama kabul etmedi. O yüzden birlikte üniversite sınavına hazırlanacaktık. En azından o askere gidene kadar. İnsanlar sevgili olduğu gün mutlu olurdu ama biz epey dram yapmıştık. Uraz' la o kadar çok öpüştük ki daha bir gün önce traş olduğu halde çenem dudaklarım kıpkırmızı oldu. Ayrıca neredeyse boynumda beyaz yer kalmadı. Uraz bu konularda acemi değildi ama bende kontrol kaybettiğini ve izlerinin kalmasının hoşuna gittiğini söylüyordu. Sadece iki saat uyuduk. Uraz ısrar etmişti. Bilal kapıyı çalınca uyandık. Öyle büyük bir heyecan duymuyorduk çünkü adını yeni koymuş olmak hiçbir şeyi değiştirmiyordu. Kalp karar veriyordu sevdanın ne zaman başlayacağına ve bizim sevdamız başlayalı çok olmuştu. Ama sevdadan da önemli bir şey vardı. Biz birbirimize sırdaş olmuştuk. Uraz kapıyı açtığında Bilal; " İçeri girebilir miyim?" diye bağırınca Uraz kafasına vurdu. Tek bir odaydı burası çalışanlar için düzenlenmiş. Kapıyı açtığına göre elbette müsaittik ki öyle yakalanacak uygunsuz bir durumumuzda olmamıştı. Birlikte uyumak mı? Öpüşmelerimiz mi? Onlar bize hiç uygunsuz gelmiyordu. Bilal içeri girdi. " Oğlum sende ne yetenekler varmış. Neden daha önce göstermedin? Hafta içi hafta sonu kadar satış olmuş. Bizim barı harcadınız resmen. " " Canım istemedi. Sanane ayrıca. " " Patron sizi bekliyor. " " Sizi derken?" " Yasemin' i de. " " Yasemin ne alaka oğlum? Yolcu edeceğim birazdan. " " Patron bugünde kalmasını istiyor. Yarın zaten haftasonu. Çalıştıramaz. Bugünde gelsin. Hem parasını verir hemde sen yerini garantiye alırsın. Malum çok salladın yerini. " " Sende Yasemin' i aradın. " Bilal bana baktı. " Hiç bakma Yasemin' e. Benden gizleyeceğini mi düşündün gerçekten?" " Aman neyse ne. İyi yaptım. Kendine geldin işte. Geberecektin oğlum. Buraya zor taşıyordum seni. " " Tamam kes. Yasemin gelemez. " " Gelirim sorun değil. " " Baban sorun çıkarırsa?" " Ararım merak etme. " dedim ama aramadım. Umarım merak ederdi. İnsan 17 yaşında genelde ailesi karışmasın, kızmasın isterdi. Arkadaşlarım hep bundan şikayetçiydi ama bende durum tam tersiydi. Bazen merak ediyordum. Başıma bir şey gelse ne zaman fark edeceğini merak ediyordum. Hep birlikte gittik. Gitmeden kendimi kapatıcı ile boyadım resmen. Yaşımı da büyük göstermiştim böylece. Bilal sohbet etmeye çalıştıkça Uraz susturdu. Güvenmediği biri olmadığının farkındaydım. Yoksa daha farklı tepki verirdi. Uraz Bilal' e güvendiği halde kıskanıyordu. Patron benimle konuştu. Bir gece çalışmak için iyi de bir para teklif etti. Para teklif etmese bile yapardım ama bunu ona söylemeye gerek yoktu. Hazırlıklara başladık. Patron nasıl bir performans bekliyorsa artık bara içki yığıldı. Yerleştiriyorduk bizde. O sırada dün evli olduğunu öğrendiğim arkadaşı geldi. " Madem buradasın eşimi çağırıyorum. " dedi. " Çağır. Bende tanışmak isterim. " Bana baktı bir süre ve sonra; " Senin çok mu derdin var?" diye sordu. Gülümsedim. " Öyle mi görünüyor? Sadece yorgunum. Ben sizin gibi alışık değilim bütün gece çalışmaya. " " Hayır. Aksine çok dertsiz görünüyorsun. Ama insan yapısı buna uygun değildir. Bir çok kişinin kusursuz gördüğü, imrendiği hayatları yaşayan kişiler bile dertlerinin büyük olduğunu düşünür. Öyle hissederler. Bu kadar enerjik olmazlar. Sanki o kadar büyük bir derdin var ki kocaman bir enerji topuna dönüşerek anca bastırıyorsun. " dediğinde bir an donup kaldım. Meğer görmek isteyen insan görüyormuş derdin olduğunu. " Dediğin gibi dertsiz insan yok. Bende belki kendi derdimi büyük sanıp kocaman hareketlerle bastırmaya çalışıyorumdur. " dedim. Bir süre sonra karısı geldi. Tanıştık. Gerçekten şeker bir karısı vardı. Barın açılış saatine yakın, içeride bir sessizlik vardı. Uraz 'la yalnızdık ve geceye hazırlanıyorduk. Ellerinde birkaç şişe ve bardak vardı; hareketlerinin kesinliğine, hızına ve zarafetine bakarak onun ne kadar yetenekli olduğunu bir kez daha fark ettim. Ama bu kez, daha önce denemediğimiz bir şeyler yapacağımızı biliyordum. Bu gece sıradan bir performans olmayacaktı. Uraz bana dönüp gülümsedi. "Bu gece her şey farklı olacak." dedi. "Bugüne kadar öğrendiklerin temeldi. Şimdi gerçek şovu yapma zamanı. Hadi bakalım, Yasemin, bana ayak uydurabilecek misin?" Hazır değildim. Bu benim mesleğim değildi. Her şey sırf Uraz' ın çocuk avutur gibi beni avutmasıyla başlamıştı. Uraz önce bir tepsi bardak çıkardı. "Tamam." dedi, "Şimdi dikkatlice izle. Bu hareket biraz karmaşık ama yaptığında müşteriler bayılacak." Tepsiyi bir elinde tutarak bardakları teker teker çevirdi, sonra aynı anda birkaçını havaya fırlattı ve onları tepsiye geri yerleştirdi. Hareketleri o kadar hızlıydı ki gözlerimle takip etmekte zorlandım. "Bunu nasıl yapacağım?! Ben daha izlerken seni yakalayamıyorum. " dedim, hafif bir şaşkınlıkla. Uraz gülümsedi. "Sakin ol. Önce tek bir bardakla başlayalım." Bana bir bardak verdi ve havada nasıl çevireceğimi gösterdi. Hareketleri defalarca denedik. İlk başta bardakları sürekli düşürdüm ama her seferinde Uraz, beni sakinleştirip cesaretlendirdi. Kırılan bardaklar hiçbir zaman önemli değildi. Böyle ortamlarda zaten çok bardak kırılırdı. "Harika gidiyorsun." dedi, bardakları havada döndürüp bir sıraya yerleştirmemi izlerken. "Şimdi birkaçını aynı anda fırlatmayı deneyelim." Birden iki şişe ve iki bardak verdi. "Bunları ritmik bir şekilde fırlat, yakala ve tezgaha yerleştir." dedi. Hareketi ilk birkaç denemede yapamadım, ama Uraz her seferinde yanımdaydı. Ellerini ellerimin üzerine koyarak doğru açıyı ve hareketi gösterdi. Onun dokunuşuyla her şey daha kolay geliyordu. Daha zorlu bir hareket için beni hazırlarken, masaya küçük bir şişe yanıcı madde çıkardı. "Şimdi bu gerçekten dikkat istiyor." dedi. "Ateşle oynayacağız ama merak etme, her şeyi kontrol altında tutacağım." Ona güveniyordum. Ona sonsuz güveniyordum. Onunda bana güvendiğini hissediyordum. Bana bir şişe verdi ve içine az miktarda yanıcı madde koydu. "Şimdi bunu havaya fırlatıp, bir yandan döndür, sonra alevle yakala. Gözün sürekli şişede olsun." İlk denememde şişe yan yatıp düştü ama Uraz hızlıca toparladı. "Bu tür şeylerde hata olur. Tekrar dene." İkinci seferde, şişeyi fırlattım ve yakaladım. Sonra onunla birlikte hareket ederek alevli bir şov yaptık. Şişeler havada parlıyordu ve her hareketimiz tam bir uyum içindeydi. Uyum... Bizi gören herkesin bizde gördüğü şey buydu. Biz farklı bir ilişki yaşıyorduk. Birbirimizin cümlelerini tamamlıyor, hareketlerini tahmin ediyorduk. Aynı anda aynı şeyden mutlu olup, bir film izlesek aynı şeye hüzünleniyorduk. Bazen bu başka kimsenin hüzünlenmediği bir şeydi. Mesela Titanik filminde gülüyor, Sevginin Gücü filmini izlerken adamın ölmesine ya da karısı için cehenneme gitmeyi göze almasına değil adam öldüğünde onu yıllar önce ölen köpeğinin karşılamasına hüzünleniyorduk. Aramızdaki uyum herkesin sevdiği şeyleri sevmekten kaynaklı değildi. Bizim bir şarkımız yoktu. Bir albümümüz vardı. Sezen Aksu' nun Adı bende saklı albümü. Popüler şarkıları yanımızda biri iki kez dinlese daral geliyordu ama o albümü bütün gün döndüre döndüre dinleyebiliyorduk. Ben çok yetenekli olduğum için burada gösteri yapmıyordum. Yanımda başka bir barmen olsa eminim ki yapamazdım. Ben Uraz' ın zihninden geçeni tahmin edebildiğim için o da benim tahmin edebildiği için bir senkronizasyon sağlıyorduk. Kapılar açıldığında, içerisi hızla dolmaya başladı. İnsanlar barın etrafında toplanıyordu. Loş ışıklar ve arka plandaki müzik, atmosferi büyülü bir hale getirmişti. Uraz yanıma geldi ve elimi tuttu. "Hazır mısın, Yasemin?" diye sordu. Birinin adınızı söylemesi bütün sevgi sözlerinden güzel gelirdi bazen. Derin bir nefes aldım ve ona baktım. "Seninle birlikte olduğum sürece hazırım."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD