4.Bölüm

3553 Words
Sinirini bir türlü yatıştıramayan Nilgün Hanım "Lütfen gidin buradan."diye isteğini yeniden dillendirdi. Ahmet Bey üzgün bir sesle "Tamam kızım,sakin ol gideceğim.Efe'nin size yaptıklarından inan haberim yoktu.Sonradan öğrendim.Oğlum öldü ,geriye miras olarak yıktığı hayatlar kaldı.Keşke zamanı geri alabilsek.Keşke yaralarınızı sarabilsem.Biliyorsun ben hep senden taraftım.Senin isteğin dışında bir şey olmasını istemedim. Baban ve Efe kendi aralarında anlaşmışlar.Ben öğrendiğimde sen zaten gitmiştin.Sen gittikten sonra Efe evden ayrıldı.Seni çok seviyordu gitmeni kaldıramadı.O dönemde iyice uzaklaştı bizden kimseyi yanına yaklaştırmıyordu.Gitmenle baş edemeyip hayatı size zindan etmiş. Sen istemesen de ben sizinle iletişimimi kesmeyeceğim.Size kendimi borçlu hissediyorum.Geçmişin acı izlerini silemem belki ama geleceğinize dokunabilirim." Gözleri dolan Nilgün Hanım sesi titreyerek"Sizden hiçbir şey istemiyorum.Rica ederim bizden uzak durun.Efe Demirkan parmağıma nişan yüzüğünü zorla taktı.Onu istemediğimi,sevmediğimi defalarca söyledim.Başka bir adamı sevdiğimi açık açık söyledim ama o umursamadı.Artık bunları konuşmanın bir anlamı yok.Kendime çocuklarımla zor da olsa küçük bir dünya kurdum.Siz de oğlunuz gibi o dünyayı başımıza yıkmayın." Ahmet Bey derin bir nefes verip "Amacım size yardım etmek.Baban benim can dostumdu.Sen onun emaneti sayılırsın.Efe ile senin hakkında nasıl anlaşma gafletine düştü bilmiyorum.Belki Efe babanı işle ilgili tehdit etti.Ben de suçluyum çok pasif kaldım,her şeyi öğrendiğimde artık çok geçti." Nilgün Hanım yıllardır içinde oturan hüznü kelimelerine yansıtarak "Babama hâlâ çok kırgınım.İstemediğim bir adamla zorla evlendirmeye çalıştı beni.Efe ne yaparsa yapsın benim tarafımda olmalıydı." "Aralarında ne yaşandığını tam olarak bilmiyoruz.İkisi de bu dünyadan göçtüler.Belki baban seni korumak için böyle bir şey yapmıştır, bilemeyiz." "Neyse ,dedim ya artık bunları konuşmanın bir faydası yok.Çocuklarım geçmişte yaşananları bilmiyorlar.Ögrenip üzülmelerini istemiyorum.Bir daha buraya gelmeyin!" "Düşünceli bakışları Nilgün Hanım'ın yüzünde dolaşan Ahmet Bey "Maalesef artık sık sık görüşeceğiz,bu kaçınılmaz olacak gibi."dedi, net bir ifadeyle.Sonra da ağır adımlarla lokantadan çıktı. Nilgün Hanım arkasından sinirli bir nefes verip "Ne demek sık sık görüşeceğiz? Bu adam söylediği saçmalık konusunda ciddi değildir umarım.Ciddi olsa ne çıkar benim kızım asla bir Demirkan olmayacak! İzin vermem buna."dedi,sesi sinirden titreyerek. Ahmet Bey arabaya geçmiş, eve doğru yola koyulmuşlardı.Avukat Rasim Bey meraklı bir şekilde "Görüşmeniz nasıl geçti,Nilgün Hanım ne söyledi?" Ahmet Bey bakışlarını avukata çevirip "Hâlâ çok kızgın,haklı da.İstediğim şeyi asla kabullenecek gibi durmuyor.Ama başlarına gelecekten habersizler.Ben kızın Aras için iyi bir eş olacağını düşünsem de en büyük derdim kızı korumak." "Haklısınız adamları iyice araştırdım tek dertleri para değil,bir tanesi kıza kafayı takmış durumda, ısrarla kızı istiyor.Çocuk da dahil hiçbirinin olacaklardan haberi yok.Ama yakında kıyamet kopar.Adamlar çok tehlikeli, İstanbul'un en lüks kumarhanelerinden birini işletiyorlar.Pavyonlar,uyuşturucu işi de cabası." Usançlı bir nefes veren Ahmet Bey "Ben böyle adamlarla uğraşamam.Bu adamların dilinden ancak Aras anlar ve o kız ancak Aras'ın yanında güvende olur." ***** Gün akaşama yaklaşırken Aras şirketten çıkmak için toparlanıyordu.Dışarıda yine bir gürültü koptu.Yüksek frekanstan birtakım kadın sesleri geliyordu.Aras sinirli bir nefes verip "Yine ne oldu Allah bilir, o gevşek yine ne yaptı?"diyerek odadan çıktı.İki tane kadın İsmet'i kovalıyordu.Başka çalışanlarda toplanmıştı etraflarına. Yakup keyifle olanları izliyordu. İsmet'i kıstıran kadınlardan sarışın olan "Seni pis sapık napıyordun kadınlar tuvaletinde?"diye tiz bir sesle bağırdı.Aras şoke olurken,kadın İsmet'e okkalı bir tokat atma girişiminde bulunmuştu ki İsmet hızla başını eğip "Ablacığım yanlış anladın."dedi.Kadının tokadını da İsmet'in arkasındaki kadın yedi.İsmet hızla aradan çıktı.Tokadı yiyen kadın ise sarışın kadının saçına yapıştı. Yakup'un yanına geçen İsmet "Bakıyorum da küp şeker gibi zevkten dört köşe olmuşsun."dedi .Yakup sırıtarak"Toz şeker gibi dağıldığım bir anda senin köşeye sıkışman çok iyi geldi."dedi. İsmet cevap vermeye hazırlanırken Aras'ı fark etti.Korkuyla yutkunurken Aras birbirlerini yolan kadınlara "Yeter! Kesin şu saçmalığı!"diye bağırdı.Herkes irkilerek Aras'a bakarken Aras"Bu ne seviyesizlik,herkes işinin başına!"diye otoriter bir sesle tekrar bağırdı. Herkes hızla işine dönerken İsmet de hızla temizlik odasına kaçmaya çalışıyordu.Gözleri İsmet'in üzerinde olan Aras "Çubuk kraker!"diye bağırdı.İsmet olduğu yerde kalmıştı.Birkaç saniye bekleyip yönünü yavaşça Aras'a çevirdi.Aras tehditkâr bir tonlamayla "Odama gel!"diye uyarıp odasına geçti. İsmet kendi kendine şimdi kadınlar tuvaletine girmenin hesabını ver,diye söylenerek Aras'ın peşinden odaya girdi. Aras kaşlarını çatarak "Daha ilk günden şirketi birbirine kattın.Ne işin var kadınlar tuvaletinde?"dedi, öfke dolu bir sesle. İsmet rahat davranmaya çalışarak"Bu da soru mu şimdi, tuvalette en fazla ne yapabilirsin ki? İki tane seçenek var zaten.Yani ben tabii ki o seçeneklerden birini uygulamak için girmedim.Silmek için girmiştim." "Yine zırvalıyorsun, kadınlar tuvaletine temizlik için bile girmemen gerektiğini bilmeyecek bir aptal olduğunu mu söylüyorsun? Ama bence aptal gibi davranmaya çalışıyorsun." İsmet içinden "Ah bir bilsen ne gibi davranmaya çalışıyorum.Mira İsmet gibi ,İsmet Mira gibi yine İsmet aptal gibi bazen hatlar karışıyor ortaya karışık salata gibi.Zincirleme kimlik bunalımı gibiyim."derken gözlerini Aras'tan kaçırarak"Siz dediniz ya işte bu katın her yerini sil diye.Tuvalette bu kattaki yerlerden biri." Aras sıktığı dişlerinin arasından "Bana kelime oyunu yapma ayrıca yarın kimliğini getireceksin!"derken "Bu değişik manyağa nasıl bu kadar tahammül gösteriyorum, kendimi anlayamıyorum.İçimde beni ona karşı tutan tuhaf bir his var. Anlam veremediğim çok değişik bir his..."diye geçiriyordu içinden. İsmet "Eyvah yine kimlik diyor.Taktı kimliğe.Beni de kendi odun kütüğüne geçirmek istiyor olabilir mi?" diye düşünürken birden"Kimliğimi kaybettim asimile oldum."dedi sırıtarak. Aras bir hışımla yakasından tutup kendine çekerek "Benimle dalga geçebileceğin gafletine nasıl düştüysen seni düştüğün o gaflet çukuruna gömerim."dedi bakışları öfke kusarak. Sonra bakışları, kendine ürkerek bakıp merhamet dilenen gözlerin derinlerine doğru bir yolculuğa çıktı. İsmet gözlerine odaklanan gözlerin etkisinde kekeleyerek "Ya-ni ger-çek-ten kay-bet-tim kim-li-ği-mi sadece şaka yapma babında ortamı yumuşatmak için şey ettim.Dalga geçmek ne haddime."dedi. Aras birkaç saniye bekledi.Yine içini kuşatan o tuhaf hissin etkisiyle İsmet'i ittirip "Kaybol! Mesain bitti yarın vaktinde gel!"deyip masaya geçti. İsmet seri bir şekilde odadan çıkıp "Hep o sarışın kadın yüzünden. Bir yerini sıkıyorlarmış gibi cırlak cırlak bağırıp insanları başımıza topladı."diye mırıldanarak şirketten çıkıp otobüs durağına doğru gitti. Aras da toparlanıp arkasından çıktı. ***** Naciye teyze mutfakta bir tabağa tatlı doldururken Emre sessizce arkasından yaklaşıp "Naciye Sultan!"diye bağırdı.Birden irkilerek boş bulunup elindeki tabağı düşüren Naciye tezye nefes nefese arkasını dönüp "Gara gara dert! Neen hıs hıs gelisin yüregime inidi." Emre gülerek "Sen de hıs hıs baklavaları götürisen, şekerin sınırda unutma."dedi. "Bişicik olmaz zati iki dene aldımıdı.Anan lokantada satilmiyi diye getirmiş yemeyek de hımsısın mı?" "Vallaha babaanne iki tane diyorsun ama tabak doluydu."diyen Emre elindeki noodleyi pişirmek için ocağa doğru yürüyüp küçük bir tencere aldı.Tencereye bir miktar su ekleyip ocağın üzerine koydu. Dikkatle onu izleyen Naciye teyze "Ney ulan gene o? Nadılı almışsın.Betin benzin attı çinimilerin mekarnasını yemekten." "Babaanne gerçekten çok güzel bunu yediğim zaman kendime geliyorum." Naciye teyze bir taraftan dökülen tatlıları toplayarak "Neen gözel sası sası kokuyi.Anan ne gözel yemekler yapmıştır şinci lokantada gedip orda yisene." "Hemen işe gitmem lazım.Şimdi lokantaya gitsem muhtemelen büyük porsiyon azar yerim." Naciye teyze lavabonun önündeki Emre'yi ittirerek "Kenara gaç elim dıbık oldu yıkıyıcım.Hem azarla gurtulursan gene eyi kadın sizin için dığıl dığıl dönüyür senin gibi fırıldak neüdübelirsiz yerlerde çelışıyir." Onlar konuşurken Elif'in yanına uğrayıp asli kimliğine dönen Mira anahtarıyla kapıyı açıp içeri girdi. Mutfağa girip "İyi akşamlar."dedi. Onlarda "İyi akşamlar gızım." İyi akşamlar abla."diyerek selamını aldı. Mira kaşlarını çatarak "Emre bir yere kaybolma üzerimi değiştirip geliyorum, konuşacağız."diyerek odasına geçti. Başındaki şalından başlayarak üzerini çıkarıp rahat bir şeyler giydi.Saçını da at kuyruğu yapıp yeniden mutfağa girdi. Naciye teyze oturma odasına geçmiş,Emre ise pişirdiği noodleyi yiyordu. Mira kardeşinin karşına geçip oturdu. Derin bir nefes çekerek yüzüne yumuşak bir ifade yerleştirdi.Ilık bir sesle "Emre, ablacığım sen benim, bizim için çok kıymetlisin.Sana bir şey olmasını hiçbirimiz kaldıramayız.Şu hayatta birbirimizden başka kimsemiz yok.Annem hasta sürekli sinir ilacı kullanıyor.Onun senin için ne kadar üzüldüğüne ,geceleri kalkıp ağladığına kaç defa şahit oldum.Yetiştiremedim diye kendini suçlayıp duruyor. Kendini bu kötü işlerden soyutla.Dünya; iyinin,kötünün,güzelin,çirkinin bir arada sergilendiği bir pazar yeri.İyiliğe ,güzelliğe talip olmalıyız.İnsan seçimlerimden ibarettir.İnsanın kaderi seçimleridir. Aklının ve vicdanının iradenin içinde eskimesine,çürümesine izin verme.Onları atıl bırakma aktif hâle getir.İnsanız, elbette ki hatalar yapıyoruz ama sürekli büyük hatalar yapmak nasıl bir akıl tutulması ben anlam veremiyorum?" Emre gözlerini kaçırarak "Benim tek derdim , çok para kazanıp sizi bu hayattan kurtarmak." Mira usançlı bir nefes verip "Ne varmış bizim hayatımızda.Senin beğenmeyip burun kıvırdığın hayatın başkalarının hayali olabilir.Afrika'da çekilmiş bir belgesel izlemiştim.İnsanların evinde su yoktu.Kilometrelerce gidip çamurlu su getiriyorlardı evlerine.Adamın bir tanesi ne dedi biliyor musun? 'Benim en büyük hayalim evimde su akan bir musluğumun olması.'Hayatındaki birçok güzel şeyi ıskalıyorsun bir nimet denizinde yüzdüğünün farkında değilsin." "Abla yine başladın, işe geç kalıyorum gitmem lazım." "Emre o barda çalışmanı istemiyoruz. Senin kendini israf etmene izin vermeyeceğim.İsraf haramdır.En büyük israf da insanın kendini ziyan etmesidir.Seni kaç defa kumarhaneden toparlayıp getirdim şimdi de barda işe başlamışsın.Sana nasıl iş verdiler orada?" "Bana en uygun işlerden birini yapıyorum.Metin'in bir tanıdığı oranın müdürünü tanıyormuş, Metin de garson arıyorlar istersen senin için ayarlarım dedi.Öyle girdim." "Sana en uygun iş mi?Emre küçük de olsa bizim bir lokantamız var.Git orada garsonluk yap." "Abla anneme bile iş çıkmıyor orada sen ne diyorsun?" "O zaman aklını müşteri kazanmak için kullan,sabahlara kadar barda çalışacağına.Kim bilir o barda nasıl bir belaya bulaşacaksın?" "Abla merak etme orası güvenli bir mekân, kumarhane gibi değil.Kumarhanedeki adamlar tehlikeli ve düzenbazdı.Barın sahibi de tehlikeli ama düzenbaz değil." Mira barda yaşadıklarını düşünerek "Barın sahibi tanıyor mu seni?" Emre gülerek"Aras Bey beni nereden tanısın?Onun gibi bir adam basit bir garsonla ilgilenir mi hiç? Çalışanlarla işletmenin müdürü ilgileniyor." Mira "Haklısın o kasıntı robot sıradan bir işçiyle ilgilenmez."diye düşündü. Emre de evden çıkmak için ayağa kalktı. Mira karşısına dikilip "Emre gitmeyeceksin!"diyerek net bir şekilde uyardı. Emre ablasını kenara çekip yanağına bir buse kondurdu. "Benim güzeller güzeli bir tanecik ablam söz en kısa zamanda çıkacağım oradan ama şimdi değil."diyerek telefonunu alıp çıktı. Mira da yüzünde yeşeren üzüntüyle oturma odasına geçip babaannesinin yanına oturdu. ***** Şirketten eve geçen Aras salonda oturan dedesi ,halası ve Şeyma'ya selam verdi. Onlar selamı alırken Aras "Üzerimi değiştireceğim."diyerek merdivenlere doğru yürüdü.Ahmet Bey arkasından kalkıp "Seninle konuşmak istediğim çok önemli bir konu var, üzerini değiştirip çalışma odasına gel."dedi. Aras yüzüne yayılan merakla "Tamam on dakikaya geliyorum."dedi. Firuze Hanım meraklı bir şekilde Şeyma'ya dönüp"Bu kadar önemli ne konuşacaklar sen biliyor musun?"dedi. Şeyma olumsuz anlamda başını sallayarak"Hayır bilmiyorum."dedi. "Babam önemli bir işim var diye dışarı çıktı, geldiğinden beri derin bir düşünce denizinde yüzüyor." "Bilmiyorum ki Firuze abla ben de senin gibiyim." "Neyse yakında öğreniriz nasıl olsa.Şu dergiyi bana uzatır mısın? Çok güzel bir elbise vardı.Hemen onu sipariş vermem lazım." Şeyma dergiyi uzatıp "Daha geçen gün aldığınız üç tane elbiseyi hiç giydiğinizi görmedim." "Aman canım sonradan pek de hoşuma gitmediler." **** Aras üzerini değiştirip çalışma odasındaki dedesinin yanına geçti.Karşısına oturup merak sarmalanmış yumuşak bir sesle "Evet dede seni dinliyorum ne konuşmak istiyorsun?" Yaşlı adam boğazını temizleyip sesini hazır hale getirdi.Manalı bakışlarını torununun gözüyle buşturup söyleyeceği şey için derin bir nefes çekti,ılık bir eda ile "Bir kız var onunla evlenmeni istiyorum."dedi hiç kem küm etmeden. Şoke olan Aras'ın gözleri iri iri açılırken "Ne?.."dedi şaşkınlık dolu bir sesle.Sonra bir kahkaha patlatıp "Evlenmemi mi istiyorsun?"dedi alayvari bir tonlamayla. Ahmet Bey ciddiyetini koruyarak "Komik bir şey söylediğimi zannetmiyorum.Evet evlenmeni istiyorum." Aras ciddileşerek "Dede sen ne dediğinin farkında mısın?Ben asla evlenmeyeceğim.Hayatıma bir kadın almaya niyetim yok.Ne evliliğe,ne aşka ne de başka bir şeye inanmıyorum.Bu düşüncelerimi sen de çok iyi biliyorsun." "Ne yapacaksın peki hayatının sonuna kadar bir boşluğun içinde mi yaşayacaksın?" "Ben kendi yalnızlığımla gayet mutluyum.Bir kadına bağlanıp evlenmek bana göre işler değil." "Belki bu kız hayatını degiştirmen için bir fırsattır.Belki ilahi bir kredidir." "Ne var ki benim hayatımda? Hayatımda değişmesini gerekli gördüğüm eksik gedik bir parça yok.Sen de gayet iyi biliyorsun ki hayatımın tüm satırlarını kendim yazarım.Kimsenin kalemi elimden alıp hayatımın satır aralarına nokta koymasına ya da yeni bir paragraf başlatmasına izin vermem.Ayrıca sana söyledim benim şu an ki tek derdim Aylin!" Ahmet Bey bu işin hiç de kolay olmayacağını çok iyi biliyordu.Sıkıntılı bir nefes verdi.Aras'ı ikna etmek için en güçlü kozu oynamaktan başka çaresi yoktu.Elini terleyen alnına götürüp ovdu.Titrek ve kısık bir sesle "Peki ya sana Aylin'le ilgili bilmediğin çok önemli hayati bir sır verirsem.İstediğim şeyi yapar mısın?" Aras şimdi daha çok şaşırmıştı."Aylin!"deyip içli bir nefes verdi ve acı acı yutkundu.Gözündeki ışıklar birden sönüverdi.Acıya bulanmış bakışları dedesinin yüzünü talan ederken "Ne demek bu, Aylin'le ilgili sır ne?Dede çabuk söyle Aylin'le ilgili ne biliyorsun?" Ahmet Bey kendinden emin bir şekilde "İstediğimi yapacak mısın önce onun sözünü ver?Aylin'le ilgili sırrı evlendikten sonra söyleyeceğim." Aras histerik bir kahkaha atarak"Dede yapma Allah aşkına sen böyle bir adam değilsin.Bildiğin sırrı bana karşı şantaj olarak mı kullanacaksın?Hadi kendine gel ve söyle şu sır neyse." "Ben söyleyeceğimi söyledim çok şaşıracağın çok çok önemli bir sır bu.İyice düşün taşın.Ayrıca bir vasiyetname hazırlattım.Mal varlığımın yarısını evlenmeni istediğim kıza bıraktığımı yazdırdım." Aras artçı şok geçirirken sinirden tüm vücudu titriyordu.İçindeki öfkeyi zorla zaptederek "Ne yaptın?..Hiç tanımadığın bir kıza nasıl mal varlığının yarısını bırakırsın?Ben kendimi bildim bileli deli gibi çalışırken tüm emeklerimizi bir çırpıda bir yabancıya mı bıraktın?" Ahmet Bey hüzünlü bir sesle "O kıza ve ailesine çok borçluyuz.Borcumuz parayla ödenemeyecek kadar büyük.Ayrıca sizin mirasımdan faydalanabilmeniz için senin o kızla bir yıl evli kalman şartı da var maddeler arasında." Aras'ın suratında mimik oynamıyordu.Donup kalmış beti benzi atmıştı.Bunu yapan kişi dedesi olmasa yapabileceği şeyleri kendisi bile tahmin edemiyordu.Ama duyduğu şeyler hayatta en kıymet verdiği insanın dudaklarından dökülmüştü.Gerilen dudaklarını aralayıp"Sen iyice kendini aşmışsın ,o kız için bizi mi gözden çıkardın?Nasıl yaparsın böyle bir şeyi?Yok sen benim tanıdığım dedem değilsin." "Kimse için sizi gözden çıkarmam.Bilakis senin için yaptım." "Kim peki bu çok kıymetli kız?Niye özellikle o?" "Çok sevdiğim bir dostumun torunu.Kız tehlikede onu korumak istiyorum." Aras şaşkınlıkla kaşlarını havalandırarak"Nasıl bir tehlikeden bahsediyorsun?" Aras bir süre daha dedesiyle konuştu.İçinde fırtınalar kopuyor Aylin hakkındaki sırrı deli gibi merak ediyordu.Eve sığamayacağını anlayıp arabaya atlayarak bara gitti. İçeri girip locaya geçti.Kendisini kapıda karşılayan barın müdürü "Bir isteğiniz var mı?"diye sordu.Aras soğuk bir sesle "Tekila getir.Kadehle değil şişe istiyorum,buraya da birini yolla sürekli kadehimi doldursun."dedi. Kısa bir süre sonra bir barmen elinde Aras'ın istekleriyle yanına geldi.Elindekileri masaya koyup kadehi doldurdu.Aras tek dikişte bitirdiği kadehi sert bir şekilde masaya koydu.Garson çocuk hızla yeniden doldurdu.Aras kadehi eline almıştı ki Yavuz ve Yakup geldi. Aras'ın hâlinden, tavrından bir sıkıntısı olduğunu anlamışlardı.Yakup garson çocuğa "Sen çekilebilirsin ben hallederim."diyerek onu gönderdi. Yavuz lafı hiç dolandırmadan "Neyin var?"dedi. Aras elindeki kadehin de dibini bulup arkasına yaslandı.Gözlerini tavana dikip buz gibi bir sesle "Evleniyorum."dedi. Yavuz ve Yakup aynı anda "Ne!" diye geçirdikleri şoku dillendirdiler. Yavuz "Sen... Evleniyorsun?"dedi,şaşkınlığını koruyarak. Yakup gözleri hâlâ iri iri açıkken "Yok bence şaka yapıyor."dedi. Aras sıktığı dişlerinin arasından "Ne sorgulayıp duruyorsunuz oğlum bir de sizi inandırmakla mı uğraşacağım, evleniyorum işte!"dedi,öfke dolu bir sesle. Elindeki bardağı sert bir şekilde masaya koyup "Doldur!"dedi,Yakup'a hitaben. Yakup kadehi doldururken Yavuz çekingen bir sesle "Peki kimle ve niçin evleniyorsun?"diye sordu. Aras umursamaz bir tavırla "Kim olduğunun bir önemi yok sadece..." kısa bir es verip "Boş ver." dedi.Kendi kendine "Aylin!"diye mırıldandı sonrasında.Aylinle ilgili sır her neyse öğrenmeliyim.Onu hayattan koparan olay bir silah gibi elimde dururken mutlaka öğrenmeliyim."diye düşündü. Beş yaşından beri bitmez tükenmez, eskimez, solmaz bir acıya ev sahipliği yapıyordu yüreği.Kalbinin tüm sokaklarında hâlâ o acının feryatları susmamışken , Aylin'le kalbi aynı acının kurşununu bir daha yemişti.Beş yaşında dünyaya gözlerini yuman hayatı bir daha ölmüştü. Yavuz alacağı tepkiyi çok iyi bilse de Aras'ın elini tutup "Yavaş ,çok hızlı gidiyorsun şişenin dibini buldun."dedi,uyarı dolu bir sesle. Aras Yavuz'un elini sert bir şekilde ittirerek"Karışma!"diye uyardı sinir yüklü sesiyle. Ve birden sarışın, çekici bir kadın belirdi yanlarında.Yavuz'la Yakup'u görmezden gelen kadın geçip Aras'ın yanına oturdu.Mini ,siyah eteğinin açıkta bıraktığı bacaklarını üst üste atıp "Aras nihayet seni yakaladım birlikte içelim mi?"deyip elini Aras'ın kadehine uzattı. Aras kadının elini ittirip "Al şunu başımdan."dedi,Yakup'a dönerek. Yakup kadının kolundan tutup, kaldırarak "Leman gel sana ne anlatacağım bak?"diyerek gitmek istemeyen kadını çekiştirerek uzaklaştırdı. ***** Ağrıyan başını ovarak gözlerini açtı.Geceden kalan birkaç saati barın üst katındaki kendisine ait suitte geçirmişti.Sehpaya uzanıp saatini aldı."Dokuz olmuş."diye mırıldanak yataktan çıktı.Barın müdürünü arayıp şekersiz Türk kahvesi ve ağrı kesici istedi.Kısa sürede gelen kahveyi içip hapı da yutarak duşa girerek hızlıca hazırlandı. Telefonu alıp uzun bir mesaj çekti.Sonra mesaj attığı numarayı aradı.Karşıdaki kişi telefonu açıp "Evet efendim,dinliyorum." "Akif mesajda yazan şey için hemen işe koyul bir saat içerisinde şirkette istiyorum." "Anladım efendim merak etmeyin." Telefonu kapatıp aşağı inerek bardan çıktı ve şirkete doğru yola koyuldu. Şirkete geldiğinde seri bir şekilde yukarı çıkıp odasına geçti.Ağrısı hafifleyen başını ovarak "Görelim bakalım kimmiş benim fırtınalı denizime açılacak olan Mira Erdem?"diye mırıldandı.Dedesi kızın adını söyleyip ev adresini vermişti sadece. Mira babaannesi ve kardeşine kahvaltı hazırlayıp giyinmişti.Erkenden lokantaya giden annesine yardım etmek istiyordu.Tam telefonunu çantasına koymuştu ki zil çaldı. "Kim ki bu saatte?"diye mırıldanarak kapıya doğru yürüdü.Kapıyı açmadan "Kim o?"diye sordu. Kapıda ki adam "Ben Mira Hanım'la görüşmek için geldim."dedi. Merakı iyice artan Mira yavaşça kapıyı açtı. Karşısında esmer ,takım elbiseli, orta boylu bir adam duruyordu. Adam ciddi bir ifadeyle "İyi günler, Mira Hanım siz misiniz?" Şaşkınlığını koruyan Mira "Evet benim..." "Aras Bey sizinle bir konu hakkında görüşmek istiyor." Mira "Aras Demirkan mı?"dedi şoke olarak. "Evet, sizi hemen götürmem lazım."dedi ,adam. Mira "Acaba röportaj yüzünden mi? Pişman olmuş olabilir mi? Belki de benimle röportaj yapacak.Baksana ismimi öğrenip adresimi bile bulmuş.Belki kovduğu asistanla güvenliği de yeniden işe alır."dedi,sevinerek.Sonra "Ne saçmalıyorum o adamda merhametin m'si yok.Niye çağırıyor ki acaba beni?Yoksa İsmet'i mi öğrendi?.."dedi,yutkunarak. Toparlanıp "Ee gerçekten robocopun çağırıp çağırmadığını nerden bileceğim.Hiç tanımadığım bir adamla arabaya atlayıp gidecek miyim?"diye düşünüp "Aras Bey'i arayıp telefonu bana verir misiniz?Aksi hâlde sizinle gelmeyeceğim."dedi, net bir ifadeyle. Akif birkaç saniye düşündü. Sonra telefonunu çıkarıp Mira'nın, Aras Bey ismini görmesini sağlayacak şekilde Aras'ı aradı. Mira'nın gözü de adamın telefonundaydı.Aradığı isme ve numaraya dikkat kesilmişti.Aras'ın numarasını şirkette öğrenmiş, hafızası güçlü olduğu için unutmamıştı."Gerçekten de donuk suratın numarası."diye düşündü. Aras telefonu açıp "Evet dinliyorum." "Efendim gitmemi istediğiniz adresteyim.Hanımefendi sizinle konuşmak istiyor."deyip telefonu Mira'ya verdi. Aras sinirli bir nefes verip "Ben Aras Demirkan sizinle çok önemli bir konu hakkında konuşmak istiyorum.Sizi benim çağırdımı teyit etmek için mi arattırdınız beni?" Adamın aşina olduğu koyu ve karakteristik sesi kulağıyla buluşunca "Evet onun için arattırdım. Benimle ne konuşmak istiyorsunuz?" "Telefonda konuşulacak bir konu değil.Size gönderdiğim arabaya binip hemen yanıma gelin!" Mira dişlerini sıkarak"Adama bak sen, resmen bana emir veriyor."diye düşünüp "Emredersiniz hemen geliyorum(!)"dedi, alayvari bir tonlamayla.Sonra da telefonu kapattı. "Derdi neyse gidip öğrenelim bakalım."diye mırıldandı. "Babaanne ben çıkıyorum."diye seslenip evden çıkarak,adamla arabaya doğru yürüdü. Adamın açtığı kapıdan girip arabaya oturdu.Adam ön koltuğa geçince şoförün sürdüğü arabayla yola koyuldular. Yarım saat içerisinde şirkete gelmişlerdi. Mira düşünceli bir şekilde şirkete girip yukarı çıktı.Aras'ın odasının önüne gelince kapıyı çaldı.İçerden "Gel!"sesini duyduğunda derin bir nefes verip içeri girdi. Dünden beri şoke olma durumunun dibini sıyıran Aras, yine büyük bir şoke geçiriyordu.İri iri açılan gözleriyle tepeden tırnağa Mira'yı süzerek "Ne yani evleneceğim kız benimle röportaj yapmak için kırk takla atan bayan hadsiz mi?"diye düşündü. Mira da merakla adamın ne söyleyeceğini bekliyordu.Kaşlarını havalandırıp "Ne istiyorsunuz benden?"dedi,ciddiyetle. Aras elindeki dart okunu çevirmeye devam edip birazcık bekledi.Kaşlarını çatıp buz gibi sesiyle "Benimle evleneceksin!"dedi,net bir emri vakiyle. Şoku şaşan Mira duyduklarını idrak etmekle meşguldü.Duyduğu söz algısını şiddetle kamçılarken"Ne?.." diyebildi, şaşkın bir ses ve yüzüne yerleşen anlamsız bir ifadeyle. Aras rahat bir tavırla "Benimle röportaj bile yapamayan sen karım olacaksın.Çok şanslısın."dedi. Mira duyduğu şeylere bir anlam veremiyor bir yere oturtamıyordu.Karşısındaki adam saçmalık makamından kibir şarkısı söylüyordu. "Kesin bir çeşit oyun oynuyor,acaba neyin peşinde?"diye düşünüp "Ne dediniz anlayamadım?Ben oynayabileceğiniz bir oyuncak değilim." "Bir şeyi iki kere söylemeyi hiç sevmem.Ama içinde bulunduğun sevinç şoku durumunu göz önünde bulundurarak iyi hâl indirimi yapayım sana.Diyorum ki hani evlilik diye bir saçmalık var ya, işte biz de o saçmalık denizine yelken açacağız.Ama benim gemimde." Mira'nın kalbinden tepesine doğru bir sinir sıçradı.Gözleri ateş saçarak "Ortada bir saçmalık olduğu kesin. Ama sizin sözleriniz saçmalık.Demek senin geminde...Ben karanlık sularda sürüklenen bir gemiye binip asla senin tayfan olmam." Dudağı alayla kıvrılan Aras "Sana ricada bulunmadım.İyi bir dinleyici olmadığını geçen sefer söylemiştim.Bunu yine hatırlatayım cümlemi emir kipiyle bitirdim." Sinirden her yeri titreyen Mira "Sen beni etrafındaki emir erlerinle karıştırdın galiba.Önünde el bağlayıp diz çöken...Ben evlenmeyi falan düşünmüyorum hele seninle hiç düşünmüyorum." Hiç istifini bozmayıp elindeki okla oynamaya devam eden Aras "Senin bir şey düşünmene gerek yok zaten.Ben senin yerine düşünüp senin yerine karar verdim." Adamın rahat hareketleri ve sözleriyle iyice deliren Mira dişlerini sıkarak"Benimle evlenerek nasıl bir menfaat elde edeceksin bilmiyorum ama benim asla çıkar ilişkilerim olmaz ve bir çıkar ilişkisine yancı da olmam.Ben senin eşin olmayı bırak düşmanın bile olmam.Yani o derece birbirimize uzak ve alakasızız. Aras gözlerini kısarak "Bitti mi? Zor kadını mı oynamaya çalışıyorsun.Zor kadınlar favorim zaten.En azından uyuşuk,pısırık ,mıy mıy bir şey değilsin.Öyle birini hiç çekemezdim.Ama sen de fazla ukalasın.Benim gibi bir adamla evlenecek olmanın şoku diline vurdu galiba.Artık yaşadığın şoku atlatıp sevinebilirsin.Benim karım olma şerefine nail olacaksın." Mira'nın tahammül sınırları şiddetle sarsılırken daha fazla dayanacak gücü kalmamıştı. "Seninle geçirdiğim bir dakikaya bile yazık,Full HD izlediğim bu saçmalığa daha fazla katlanmayacağım.Absürt şakalarınızı başka birine yapın.Geçen sefer sinirlenmenizin intikamını bu şekilde mi almaya çalışıyorsunuz?" "Sence ben senin gibi bir kızı muhatap alıp şaka yapacak bir adam mıyım?Prensip olarak kimsenin fikirlerini sormadan kendi fikirlerimi uygularım.Seni, aldığım kararı ibraz etmek için çağırdım.Seni bu kadarına layık gördüğüm için teşekkür etmelisin bana." Mira sabrının son damlasını da harcamış avazı çıktığı kadar bağırmamak için kendini zor tutuyordu. "Seninle daha fazla muhatap olup, nefesimi israf edip kelimelerin kalbini kırmayacağım.Yoksa daha fazla dayanamayıp çok ağır konuşacağım.Sana egonun ağırlığı yeter.Benim ağır sözlerimi kaldıramazsın."deyip"Endemik kütük ,züppe kontenjanı."diye mırıldanarak kapıya doğru yürüdü. Elini tam kapının koluna atmıştı ki Aras elindeki dart okunu aniden fırlatıp Mira'nın sol tarafına kalbinin hizasına denk gelen yere sapladı.Mira korkup irkilerek bir adım geri çıkarken Aras öfke dolu sesiyle "Ben daha sözümü bitirmedim.Nereye?"diyerek yerinden kalktı,kıza doğru yürüdü.Mira olduğu yerde donup, kalırken yönü hâlâ kapıya bakıyordu. Aras dibine kadar girdiği kızın arkadan kulağına yaklaşıp "Keskin nişancı olduğum konusunda çok haklıydın.Ben hedefime aldığım şeyi tam on ikiden vururum.Sen de benim şu an bir numaralı hedefimsin bayan arıza.Endemik kütüğün ekolojisine hoş geldin.Senin jeopolitik konumun bundan sonra benim yanım."dedi,tehdit kokan bir sesle. Mira yutkunarak başını geri çevirmek için hareketlenmişti ki dibindeki adamın yine ayağına bastı ve bir hışımla başını çevirince Aras'la göz göze geldi.Gözler hızla birbirine kilitlendi. İçinde hoyrat bir fırtına esen koyu kahveler hedefindeki yeşilleri kasıp kavurken,koyu yeşillerdeki öfkenin sessiz çığlığı, sağır ediyordu koyu kahveleri.Ve tutku bir anda göz kırptı sözsüz savaş hâlindeki bakışlardan.Sonra hızlıca uzaklaştı o harp meydanından.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD