Adar beni eve sürüklerken çok şey hissettim. Korku, endişe, hüzün… ama bir tek şeyi hissetmedim: Şaşkınlık. Sabah boğazıma sarıldığında da, şimdi de şaşırmadım. Ne kadar acı verici olsa da, bir zamanlar sevdiğim adamı yakından tanıdıktan sonra böyle bir şey yapabilecek biri olduğunu hep hissediyordum. Adar, Mirza gibi biri değildi elbette. Ondan çok daha iyiydi. Bunu kabul etmeliydim. Ama sonuçta kötünün iyisiydi işte, ve bu onu daha az zalim yapmıyordu. Az zalim diye bir şey yoktu çünkü. Beni eve adeta savurduğunda, gözlerindeki öfke, sinirle dolmuş bir volkan gibi patlamak üzereydi. "Sen ne yaptığını sanıyorsun?" diye kükredi, sesi yankılandı. Onun o haline aldırmadan, gözlerimi onunkilere diktim. "Sana yardım etmeye çalışıyorum. Belki de ailenin bu evliliğin gerçek olmadığını bilmesi