Adar ’ın beni anlamasını beklemiyordum. Kimsenin anlamasını beklemiyordum. İçimde bir his vardı, bu hissin peşinden gidiyordum. Adar’ ı anlamıyordum. Tahmin edebiliyordum ama gerçekten anlayamıyordum. Üzerinde büyük bir baskı vardı. Erkek değildim ve bu baskıyı anlayamazdım. Bana mantıklı gelmiyordu çünkü erkeğin oğlu olacak, kendini ispat edecek diye bir şey. Bence adamlık, karakterden gelmeliydi; insanın duruşundan, inancından belli olmalıydı. Ama bu köyde işler böyle yürümüyordu. Adar, köyü için gece gündüz uğraşan bir adamdı. Onun için her şeyini veren, savaşan biriydi. Sadece çocuğu yok diye bütün köyün üzerine gelmesini anlamıyordum. Bu bir nankörlüktü. O önünde eğildikleri ağa onları aç bırakırken, Adar onların yanında durmuş, mücadelesini vermişti. Ama hala neyin baskısıydı bu? Akl