Bir insana umut ettirip sonra o umudu elinden almak belki de yapılacak en büyük kötülüktür. Adar' ı ben çağırmadım. Ben Adar' ı istemediğim bir evlilik hayatının pençesine düştüğüm halde, içimi kanata kanata sökmeye çalıştım içimden. Üstelik içimde güzel hiçbir şey olmadığı bir zamanda yaptım bunu. Sonra Mirza öldü. Umutlarım da öldü. Bende öldüm. Çaresizlik içinde boğuldum. Benden altı yaş küçük Mirzat ile nikahlanmak zorunda bırakıldım. Kız kardeşimin Adar ile evlenmesine sessiz kalmak zorunda bırakıldım. Buna engel olmam mümkün değildi o anda. Töreler böyle emrediyordu ve töre insanı her zaman yeniyordu. Bir kadının töreyi değiştirme şansı yoktu. Sonra ne oldu? Adar geldi. Benim için gelmedi Adar. O bir çocukla evlenmeyi kendine yakıştırmadığı için geldi. Güzel davranıştı. Ne demişti?