Oysa o gün her zamanki gibi bir gün olarak başlamıştı. Güneşli bir güne alarm sesiyle falan uyanmamıştım, daha gün doğmadan anamın söylenen sesiyle uyanmıştım ama yine de normal bir gündü işte. Öncekinden çokta farkı yoktu ve ben sanıyordum ki bugünde yarında aynı olacak. Yalan yok rutin hayatımdan sıkılmıştım. Bu rutini özleyeceğim o anlarda aklıma bile gelmezdi. Gündeme bir haber bomba gibi düştü. Ağa' nın kızı kaçırılmıştı. Zalim Ağa' nın kızı. Adı Şirvan' dı ama herkes arkasından "Zalim Ağa." derdi. Yüzüne mi? İşte onu söylemek yürek ister. Ağustos ayında güneşimi kesiyor diye adam dövdürmüşlüğü vardı. Öyle böyle bir dayakta değil. Bütün köy onun sayılırdı. Daha da beter bir durum vardı. Zalim Ağa' nın kızını benim abim kaçırmıştı.
Ben Zilan. Adımın anlamı yeniden doğuş. Aslında bunun bir nedeni var. En büyük ablamız vefat etmiş hastalıktan. O zaman sadece köyde Ağa' da varmış araba. Babam gitmiş kapısına yalvarmış ama nafile. O zaman yeni Ağa olmuş Şirvan Ağa kimseye merhamet eder mi hiç? Etmez elbette. Onun arabasının lastiğinin eskimesi bile bizim canımızdan değerli sonuçta. Annem aklına geldikçe ağlar. Muhallebi istemiş en son. Yiyemeden vefat etmiş. Daha dört yaşında. Annem hala yiyemez muhallebi. İşte ablam öldükten sonra doğan kız çocuğuna Zilan adını vermiş babam. İlk göz ağrısı Berfu' su öldü diye. Beni iki kere sevdi hep babam. O yok haliyle abimlere bir çikolata aldıysa bana iki aldı. Annem hala bilmez ama babam beni şehre götürdü ve ablamın yiyemediği o muhallebiyi bana yedirdi. Bize lüks öyle dışarıda bir şeyler yemek. Ağa için çalışır, karnımızı doyururuz çok şükür. Aç değiliz, açıkta değiliz. Babam beni okutmak istedi aslında. Okuttu da. Yani liseyi bitirdim. Sonra büyük abim evlendi. Düğün epey masraflı oldu. Borca girdi babam. Üniversite sınavım vardı benim o zamanlarda, girdim ama babamın okutması mümkün değildi. Yine de demedi bunu yüzüme ve beni sınava götürdü. Kara kara düşüncelere daldığını, uyku tutmayan gecelerini fark etmediğimi sandı. Bende aldığım puanı gizledim ve açık öğretimi kazanabildiğimi söyledim. Böylece hem okuyorum hemde anneme babama yardım ediyorum.
Küçük abim. O başa bela biraz. Az çalışıp çok kazanmak ister. Bu yüzden kendini kaçakçılık işlerine attı. Babam etme eyleme dese de dinlemedi. Kendini bizden üstün görür. Bu yüzden de gitti ağanın kızına sevdalandı. Güzelliği dillere destan Şilan' a. Onunda bende gönlü var dedi ama inandığımız söylenemezdi.
Şilan yüzü güzel bahtı kara Şilan. Hani Ağa kızı kıskanılır ya genelde, Şilan için geçerli değil bu. Zalim Ağa' nın kızı olmak kolay mı? Gün yüzü göstermez kızına. Duyduğumuza göre çokta dövermiş. Abisi Mirza olmasa elinde kalır diyorlar o derece.
Mirza ise kapalı bir kutu. Yakışıklı olduğunu herkes kabul ediyor, kızların ağzının suyu akıyor resmen ama adam tam bir buzdolabı. Yakında Ağa olacak ama yaşı yaklaştı 30' a kimseyi beğenip evlenmedi. Kendini beğenmiş herifin teki bence. Burnu bir karış havada. Tarlaya nadiren yolu düşer. Düşüncede kimsenin yüzüne bakmaz zaten.
Buralarda tarlada çalışmak zordur. Burası Hakkari. Hakkari' nin dağlık bir köyü. O yüzden tarlaları da zorlu. Arpa, buğday, patates yetişir ancak. Bir de seralar var tabii. Ağa yaptırdı. Onlarda da lahana, havuç, soğan falan. Elma armut dışında meyve de yetişmez zaten. Yetiştirmek zordur. Her şey ağanın elindedir. Ağa olmazsa hepimiz açız yani. O da bunu iyi bilir. Hayvanları olanlar vardı ama hayvan bakmakta epey zorlaştı. Burada yaz kısa sürer. Öyle otluk alan pek yoktur. Doğal olarakta yem masrafı çok. Ağaya bu kadar bağımlı olunca zulmüne başkaldırmakta kolay değil. Kadınlar Ağa tarlasında, erkeklerde kıraç alanları kazıp Ağa' ya yeni tarlalar açmakla uğraşır. Hayatımız böyle akıp gider işte. Günler hep benzerdir. Hep benzerdir de işte o gün hiçbir güne benzemedi.
Önce bütün köy abimi ve Şilan' ı aramaya çıktı. Çok sürmedi zaten bulmaları. Abime kolay tabii bu dağları aşmak, hep yaptığı şey. Hesabını buna göre yapmasaydı olurdu belki. Başarırdı ama Şilan Ağa kızıydı. Ömründe iş mi yapmış, dağa mı tırmanmıştı? Şilan onları bulanlara çok yalvarmış ama Ağa gözüne girmek varken kim acır Şilan' a. Attılar ikisini de Zalim Ağa' nın önüne.
Babamı çağırdılar bir süre sonra. Babam gitti. Başı önde gitti. Bizim gibi birinin oğlunun ne haddine Ağa kızına göz koymak. Annem başladı ağıt yakmaya. Nasıl yakmasın? Kimse kapımızı çalmadı korkudan. Kimseye darılmadım. Babam gitti. Saatler sonra geldi. Başı gittiğinden daha da önde. Annem atıldı önüne.
" Kıydılar mı yavruma? " dedi. Babamın sesini ben ilk kez bu kadar titrek duydum.
" Onlar kıymadı. Ben kıydım yavruma. " dedi. Annemin feryadı kapladı avluyu.
" Hanım sus! Yaşıyor oğlun. Ben kızıma kıydım kızıma. " dedi. Yanıma geldi. Bana sarıldı.
Babam beni severdi ama pek sarılmazdı. Dokunarak sevgi göstermeyi bilmezdi.
" Affet kızım. " dedi. Affettim. Affetmeyip ne yapacaktım? Onun suçu neydi? Sadece abim ölmeyecekti ki. Şilan' da ölecekti. Ağa' nın kızının ölümüne sebep olunca bu köyde nasıl barınacaktık? Kim bakacaktı yüzümüze? Kim cesaret edecekti bize bir lokma ekmek vermeye? Ağa iş verir miydi bir daha? Abim yeni evli sayılırdı. Karısı hamileydi. Babam çaresizdi. Dibine kadar çaresizdi.
Annemin feryadı sustu ama düştü dizlerinin üzerine. Dövmeye başladı dizlerini. Sanki sessiz bir ağıt yaktı. Haklı bir ağıt. Ben o gün o avluda öldüm aslında. Abim öldürdü beni. Sevdiğini Zalim Ağa' nın elinden almak için, sevdiğini zulümden kurtarmak için beni ateşe attı abim. Bir canı çekti aldı yerine bir can verdi. Benim canımı.
Aşiret toplandı. Abimin yaptığının bedeli berdeldi. Bedeli benim ödememe karar verildi.
Ben Zilan. 19 yaşındayım. Bugün benim evlenmeme hükmedildi. Yakında Ağa olacak Mirza Ağa ile evlenmeme. Oysa ben Tarım Teknolojisi okuyordum. Köyüme faydalı olmak istiyordum. Babamın borcu bitince ziraate geçecektim. Mühendis olacaktım. Ben daha yaşayacaktım. İzin vermediler. Abim izin vermedi. Aşiret izin vermedi. Töreler izin vermedi. Uykusuz ve ağlamakla geçen gecenin sabahında önüme bir gelinlik atıldı. Bu akşam apar topar düğün yapılacaktı. Çifte düğün. Öylesine bir düğün. Maksat Ağa' nın itibarı sarsılmasın, aşiret ve diğer ağalar ağarlansın. Dün kapımızı çalmayanlar bugün kapıda sıra oldu. Öyle ya Ağa ile dünür oluyorduk öyle ya da böyle. Herkes öyle bakıyordu. Oysa Ağa hükmünü vermişti.
" Kız bizden çıktı. Kız sizden çıktı. "
Göstermelik düğün yapsa da başını öne eğen kızını silmişti. Onun artık Şilan diye bir kızı yoktu. Aynı şekilde ailemin de Zilan diye bir kızı yoktu. Saçımı bir komşu yaptı. Duvağı taktı. Hiçbir şey düşünmeye vaktim bile olmadı. Düğün alanına giderken Mirza' nın kardeşi küçük olduğu için o geldi. Adar. Mirza' nın amcasının oğlu. Daha 19 yaşındaydım. Hiç aşık olmadım. Hiç sevmedim. Bir kez kalbim pır pır etti. Olmayacak duaya amin demedim. Şimdi kalbimi pır pır ettiren adam beni düğünüme götürüyordu.
Benim ölümüm böyle başladı. Hayat bana yeniden doğmak için bir şans verecek miydi? Adımın bir anlamı var mıydı benim için? İkinci bir şansım olacak mıydı?