Ayben, bornoza sarılmış, suyla arınmanın tazeliğini yaşıyordu. İyice kurulandı, siyah iç çamaşırlarını giydi. Boy aynasında süzdü kendini , biraz eskimiş olsa da çamaşırları üzerinde fena durmuyordu. Kendi kendine " eskide olsa, siyah seksi'dir." diyerek, moralini yükseltiyordu. Ayna önünde bir yandan takma kirpiklerini takıyor, diğer taraftan giderken uğrayacağı yerleri sıralıyordu.
_ " çoraplarım ne alemde acaba!
Şifoniyerin çekmecesi açtı;O karışıklığın içinde file çoraplarını aradı. Çekmecenin köşesinde az kullanılıp kenara atılmış
file çoraplarını fark etti. Eline aldı, evirdi, çevirdi, bazı yerlerinde kopmalar fark etti. Birden minik çorap poşetini gözüne ilişti.
" İnşallah, bu sağlamdır." Hemen kutusundan çıkarıp, çorabı açmak için , elini dirseğine kadar soktu.
Baktı ki, küçük bir kaşış başlamış, " hemen bir parça oje sürerek geçici önlemini aldı.
_ "Tamam, bu iş görür.Kaçık yeri ayak tabanına getirirsek, oldu bu iş !
Yine de, Nuku' ya uğrayıp file çorap almam lazım
Ha! , Önce Nuku, sonra da Kuaför Semih'e
gidilecek, saç, baş, manikür derken; Of of! Gitti bizim paracıklar!
Ayben, ayılınca hesap, kitap derdine düştü.
Kendi kendine konuştukça, odanın çok sessiz oluşu bir an susmasına sebep oldu.
"Yahu, neden hala beni arayan olmadı?"
_ Telefonum !, Telefonum nerde ?
_ Allah kahretsin, Cemo ağzıma sıçacak şimdi.
Delirmiş gibi, odada dolandı, durdu.
_ Nerde bu ya !
Çıldırcam şimdi!
Salonda mı unuttum ? Yoksa takside mi !
Odanın içinde dört dönen Ayben, o sırada takma kirpiğinin birini yere düşürür.
_ "Ulan , yeter ya!, bıktım, bıktım !"
Yerde takılıp düşeceğim bir kilim bile yok!
ve ben yinede bir şeyleri düşürüp kaybediyorum.
nerde bu ya! Nerde ? Derken,
eğilip kirpiğini aramaya başladı. Karyolanın altına doğru eğilir. İlk defa tozlu yerlere bakıp gülümser. İşte buldum !
Telefonla, takma kirpik uçuşan tozlarla birlikte, o an bir kar küresini andırır.
Ayben, hışımla onları yerden aldı. Önce kirpiğini yıkayıp taktı;
Gözlerini iki kez kırpıştırdı; Tamam, bu kez kirpikler sağlam oturmuştu.
Telefonu eline aldığında ise sevinci kısa sürdü; Telefon sessizde ve şarjı da bitmişti.
Hemen prize takıp beklemeye koyuldu.
Kısa bir süre sonra, bildirimler akmaya başladı.
_ Sarıklım ,iki kez
_ Tezcan, üç kez
_ Soner, iki kez
_ Cemo, tam sekiz kez aramıs, eyvah!
_ " Yandı gülüm , keten helva ! diyerek,
Tabii ki, önce , Cemo' yu aradı ;
_ Alo, Cemo !
_ Nerdesin, Ulan sen ? Orospu, telefonu kapalı dursun diye mi aldık, sana? "
_Şey Cemo , şarjım bitmiş ! Bi de sızmışım,
ama şimdi iyiyim yani, hazırlandım. Oldu mu
Cemo?
Cemonun hala siniri geçmemişti.
_ "Bak ! Bunları telafi et!, Si..... senin şarjını!
yoksa sandalye tepesinde, tuvalet bekçiliğine talim edersin. Anladın mı? "
_ Tamam Cemo,
Evet, Ayben için yine aksiyonlu bir akşam başlıyordu.
Tezcan' la, soneri de arayacaktı ama vazgeçti.
Hazırlanıp evden çıkarken, hızlıca çektiği apartman kapısının yankılarını komşularıda duydu; komşusu,
_ Yavaş be , yavaş!
Ahır kapısı mı kapatıyorsun , Ulan?
Ayben, karşılık verdi;
_ Aynen canım, ahır kapısı !
_ Ulan kaltağa bak!
Sende Öküz gibi kafanı uzatma o zaman ...
Aradaki söz atışmasından sonra, sokağa çıktı,
Hızlı hızlı yürümeye başladı. Yürürken de ojeli parmaklarına bakıyordu;
_Ha ! siktir be ! ibne' ye laf yetiştiricem derken tırnak cortlamış, lanet kapıyı çekerken oldu. Herhalde ...
Hem de orta parmağının tırnağı kırılmıştı.
Tekrar tırnaklarına baktı; Yüzünü buruşturdu.
Aşağı doğru merdivenleri hızlı hızlı indi. Nefes nefese ana yola geldiğinde kendini telkin etmeye çabalar.
ilk gördüğü ilk taksiye işaret eder.
_Hey ! Taksi !
Taksici, onu görünce nasıl bir yerde çalıştığını tahmin ederek kinayeli ve kelimeleri uzatarak konuşmaya başlar.
Amacı, aracına attığı kızların sayısını çoğaltmaktır.
_ Nereeyee hanfendii ?
Ayben 'de altta kalır mı? Adresi uzatarak ...
Taksici abim, belki tanır gideceğim mevkiyi,
İsstiklâll canım, Sarı Cemo' nun mekanı !
Açık adress yeterli oldu mu?
diyerek , kalın tonlama yapınca, taksici de yüzündeki kızarmayı saklayamaz.
_ Tamam hanfendi, orayı biliyorum.
_ Tamamsa gazla !
Taksici pavyonun önüne gelince, ücretin
küsuratını es geçip , kalan miktarı alıp, başı derde girmesin diye , oradan hemen sıvışır.
Ayben, kapıdaki , izbandutlara selam verip, pavyondan içeri adımını attı.
Kapıdaki güvenliği sağlayan iri kıyım gençler onun için eşkıya kılıklı " izbandutlardı". Bu yakıştırmayı rahmetli annesinden çok duyardı. Oda kapı görevlilerine olan güvensizliğinden dolayı bu adı takmıştı.
Biraz erken geldiğide iyi oldu. Hemen Cemo' nun odasına doğru gitti; kapıyı çaldı.
_Merhaba Cemo,
İçeri girdiğinde mor duvar kağıtları kaplı odasında eli cebinde gezinen Sarı Cemo
Ayben' i görünce ezici cümleler kurmaya başladı.
_ Oo!, Ayben hanımlar gelmiş,
_ Rahatlık battı! galiba size Ayben hanım, isterseniz alt katın tuvalet bekçiliğine de terfi ettirebiliriz sizi;
İşeyenlere , kusanlara peçete, kolonya verirsin sonra, 60 derecelikten!..
Cemo susmak bilmiyordu. Bütün nefretini kusuyordu.
Ha! Alt kata inince seninde derecen düşer... Ona göre,
Sarı Cemo, oda da bir u dönüşü yaptı;
Ayben' in kulağının dibine sokularak,
onu kokan nefesiyle de belki de korkutmak istedi, yüzüne eğildi...
_ Saç, baş hala yapılmamış ! Ne ayak !
Odaya girdiğinden beri birikmiş öfkeyle yoğrulmuş kelimelerle ateş ediyordu, Cemo...
_ Erken geldim, şimdi Semih'e giderim. Yanda zaten dükkan !
Cemo, hala kapanan telefonu sorguluyordu. Hiç konuşmadan bir kaç adım daha attı. Ceketini düzeltti. Döndü ve,
_ "On kere aradım seni , on kere! "
Cemo, kızmaya görsün,
Sinirli olduğu zaman ceketini iki omzunun üzerinde taşır, gömleğinin kollarını sıvar ve o şahsa yumruğunu geçirirdi.
Ayben, bu tavırları iyi biliyor, etrafında
daireler çizen Cemo' dan tırsıyordu. Aslında aramanın on değil de sekiz olduğunu aklından geçiriyordu, ama şimdi söylese çıngar çıkacak , en iyisi susmak, diye düşündü, ve susmayı yeğledi.
_ Hadi git, şu saçını, başını da yaptır, biraz karı'ya benze...
Ayben, kafasını sallayarak onayladı. Kendini o sorgu odasından dışarıya zor attı. Hemen Kuaför Semih' in yanına koştu.
_ Semih, ben geldim. Aa! kimseler yok mu? Diyerek, içeriyi yokladı.
_ Gel balım gel, şimdi akarlar buraya...
Semih yarı kinayeli bir üslupla, Ayben ' i karşıladı.
Ayben hemen, " geldik işte "
_ Oh, hayırsız, nerelerdesin , kız !
_ Ay ! Nerde olucam, " işten eve , evden işe "
Semih , durur mu?
_ Ha,! memursun tabii ,sen ...şimdi, bilanço falan...
Bastılar, kahkahayı !
_ Ay, hadi Semih ! bırak dalgayı da , iki maşa at şu kafama da, gideyim.
_ Tamam, kız! yaparız.
Semih, hemen Ayben' i hazırlar.
_ Geç bakalım, söyle; Dün akşam, diyorum, naptınız ?
_ Ayol, duyduğuma göre " volleri bırakıp, esaslı içmişsin."
_ Ay ! hemen de , duyulmuş,
_ Ayol, duvarınıza bardak dayayıp dinlemeye gerek yok. Sarı Cemo' nun bağırması yetiyor.
Ayben ,içini çekerek, başlıyor anlatmaya,
_ Bir dertliydi ki sorma...
_ Kim, ayol!
_ Sebahattin,
_ Kim, kim dedin!
_ Sevdiğini kendi eliyle gelin etmiş, terzi Sabahattin !
_ Kız, kaç kere söyledim, müşteriye bağlanmıycan diye, aptal, şey !
_ çok dertliydi, ama! Semihcim ya!
Semih, bir yandan bir tutam saçı maşaya sarıyor, bir yandan da konuyu açmaya çalışıyordu.
_Derdi olmayanın burada ne işi var ? He!, ne işi var?
_ öyle deme be Semih, Sebahattin anlatınca bende , kendimden birşeyler buldum , o doldurdu ben içtim. Ben doldurdum o içti.
_ İyi bok yediniz !
Sen izlendiğini bilmiyormusun? Ah , salağım benim,
_ İşte oldu bi kere...napıyım,
Kuaför Semih, Ayben' in sandalyesini kendine çevirdi;
_ Bak kız, Sarı Cemo' yu es geçme ! Onun tersi de, yüzüde pistir, dedi.
_ Tamam tamam Semih ya !
_ Ooh, Bizde kime ne anlatıyoruz?
Değiştir şu kalın kafanı....
Ayben hemen müdahele eder.
_ " Bilemedin kalbimi " Hadi ben kaçtım. Manikür için de gelcem.
Bunları yaz Semih, tamam mı?
Hadi, öpüldünüz ! Bay !
_Bay bay, balım, yine gel...
Ayben, yandaki pavyona geçer, Tezcan da oturmuş onu bekliyordur.
_ Nihayet! Gelebildin, Ayben,
_ Ay , yapma Tezcan nolur?
_ Ayben ,ikisine de , hazır kahveden yapar. Birlikte içerek dün akşamın kritiğini yaptılar.
Tezcan, adının hakkını vererek lafa atılır.
_ Kızım , rahatını bozmasana sen!
Ayben, duraksadı;
_ Bu ne ya! Ağız birliği mi ettiniz?.
Cemo da sen de bir Rahatlık tutturmuşunuz?
" kime göre, neye göre" yani !
Bunun neresi rahatlık Tezcan, ya !
Karanlık bir yerde çalışıyorum. Ev desen orasıda aynı....
Tezcan, bağrınmamasını söyledi.
_ Sus, yerin kulağı var! ..
_ Ay! biliyorum, Tezcancım ,Cemo'
nun her yerde kulağı var.
_ Kızım, biraz cilve yap, birsey yap salon'a biraz daha kazandır. Gözü üstünde bak he !
Ondan korkmuyormusun ?
_ Cemo'nun da canı cehenneme , Salonun da!
Ayben , bu durumdan sıkıldığını ifade ederek.
_ Ben biraz Nuku' ya gidecem, çorap bakıcam çoraplarım da benim gibi kaçık !
_ " İşte, bunda haklısın. "
Pavyonun her iki tarafında kızların gereksinimlerini sağlasın diye açılmış dükkanlar vardı; Kuaför, tuhafiyeci, kozmetik, market vs. Bunlar, kızların uzağa gitmemeleri , kolay izlenmeleri ve kontrol edilmeleri için özellikle açılmıştı.
Tabii ki de Nuku ' ya selam vermeden geçilmezdi.
Ayben, iki adım ötedeki tuhafiye' ye geçti.
_ Naber Nuku?
_Ov! Ayben , hoş geldin, kız !
_Hoş bulduk"
_ Ne verelim Aybenime!
_Çorap, file çorap!
_ Kız çorabın kaçmasa uğruycan yok!
_ Aman Nuku, alacağım file çorap zaten, aman sende....ver iki paket....
_Bak ! Bunlarda yeni geldi.
_Onlar ne, öyle be ! Bağırsak gibi,
_"Vücut çorabı"
_ Ayben, avucunun içine sığacak kadar küçük olan parçayı alıp sıktı.
_ Kız bu pazar filesi gibi
_ Ama , vücutta harika duruyor.
_ Yok kız! kalsın, bununla ,böbreklerim üşür!
_ Aman götünü , üşütme de...
İkiside başladılar, gülüşmeye,
Kahkahalar! Gırla...
Ayben parayı uzatırken Nuku , orta parmakta ki kırık tırnağı gördü.
_ Bu ne kız ? hareket çeker gibi, ortadan...
_ sorma, öküz' e laf yetiştiricem diye, kapı' ya taktırdım.
_ Kökü sende, boşverrr...uzarrr...
_ Doğru Nuku, " saç sefadan, tırnak cefadan uzarmış ", bizde cefa çok...
diyerek, "sefa geçireceği günleri arzular."
_Kız Ayben, kendine iyi bak!
Çorabını da , nasihatini de alıp bu sefer pavyon' un giriş kapısına yöneldi.
Derin bir nefes alıp , ışıltılı ve gürültülü atmosfere adım attı.
.