Ceylan, bedenindeki öfkeye hiç ama hiç tanıdık hissetmiyordu. Kontrollü kalmak için dişlerini sıkıyordu fakat bunun işe yaradığını düşünmüyordu. Aklında o kadar berbat görüntüler dolanıyordu ki herhangi birinde sabit kalamıyordu. Fakat yine de savaşa hazır bir çita gibi ormanların kralının gözlerine bakıyor ve genç adamın cevap vermesini bekledi. Aslan ise bakışlarını genç kadından bir an olsun ayırmıyordu. Tek kelime etmeden sadece karşısındaki kadına bakıyordu. Ceylan, bir tık yüksek çıkan sesi ile “Söyle? Ne yapardın mesela?” diye sordu. Bu soru değildi. Bu bir meydan okumaydı. Ne yapabilirsin? Demek ile aynıydı ve bakışlarındaki karanlığı en koyu haline getirerek dişlerinin arasından “Yardımcı olayım istersen? “Diye sorup onunla arasında yaklaşık üç adım kadar bir mesafe bırakarak b