When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
Toplantı odasının mimarisi biraz farklıydı. Kapıdan girenlere çarpan, koyu bir puro dumanıyla doluydu. İçerisi yetince aydınlatılmadığı gibi tavanı da engindi. İçeri girenleri bunaltan, baskın bir hava hakimdi odada. Odayı ortalayacak şekilde yerleştirilmiş olan büyük masa, başka eşyalara yer bırakmayacak kadar alan kaplamıştı. Masa pahalıydı, yere serilmiş olan halı ve diğerlerinin içmeye başladığı içkilerin servis edildiği bardaklar… Her şey pahalı ve eşsiz görünüyordu. İçeri giren Sergio, odanın bilinçli olarak bu şekilde tasarlandığını fark etmişti. İnsanları rahatsız hissettirmek, baskı altında tutmak, üstüne gitmek için ideal bir seçim olduğunu düşünüyordu. Kendisi bile içeride beş dakikadan fazla kalırsa kanser olacağını hissediyordu. Kapı ardından kapatılırken masadakilere selam v