İki İnatçı

2187 Words
Erdem o bakışları görünce kendini kurtarmak için misafirlerin arabasına yöneldi. Annenin olduğu tarafın kapısını açtı. -Hoş geldiniz efendim. Eslem karşısında kibar adamı görünce “Erdem Bey ne kadar kibarsınız.”dedi. Arabadan indiğinde elini öpen adamı izlerken hayran kalmıştı. Umarım bir gün kızı böyle bir adamı damadı diye getirirdi. Çok umudu yoktu, ama yine de anne olarak istiyordu. Malik de daha önce davetlerde tanıdığı Erdem’e yaklaştığında gülümsedi. İş dünyasında olmasa da Alara’nın kocası olarak herkes tanıyordu. Beyefendiliği ve mesleği ile herkesin gözü onun üstündeydi. -Erdem Bey nasılsınız? -Malik Bey sadece ismin yeterli. Sizi görmek ne güzel. Karı koca adamı gülümseyerek izlerken diğer arabadan inenlerde onları izliyorlardı. Kayra ise adımını attığı anda gözü birine takıldı. Yengesine yanaştığı gibi “Gıcık da burada.” dedi. O kızgın bakışları görse de aynıyla karşılık vermekten çekinmiyordu. Buğlem hızla görümcesinin tüm yol boyunca anlattığı Serkan’a baktı. Geçmişte ortalıkta çok görünen adam son birkaç senedir görünmüyordu. “Yalnız çok değişmiş.” diye yorum getirdi. Kayra sabahki gibi baştan aşağı süzerken “Her tarafı ukalalık akıyor.” dedi. Yengesinin güldüğünü görünce inanmayan gözlerle baktı. -Desene senin aynın. Ondan çok iyi anlaştınız. Gözleri kocaman açıldığında konuşamadan abisi yanına geldi. Kucağında Elisa ile “Neyi bekliyorsunuz?” diye sordu. -Kardeşin bu akşam için çok mutlu olduğunu söylüyordu. -Yenge! Metin ikisinin tatlı atışmalarını çok sevse de şu an yeri değildi. “Hanımlar millet bizi bekliyor. Biraz ayaklarınız çalışsın.” -Ben gelmesem.. Metin kardeşinin son dakika kaçmasını sebebini sabaha bağlıyordu. “Asıl senin gelmen lazım. Milleti ayağa kaldıran sen değil misin?” Bir kere olsun adam akıllı dinleyerek hareket etse şaşıracaktı. Kızının anlattıklarını tam anlamadan adamların üstüne yürüyen sanki o değilmiş gibi davranıyordu. Kayra hatasını hiç kabul etmeyi düşünmüyordu. “Ben ne duyduysam halalılık iç güdüsüyle hareket ettim.” Metin bitmeyen savunmalarına karşılık büyük bir nefes aldı. Onunla laf dalaşına girecek kadar vakti yoktu. “Kayra yürü benim canımı sıkma.” Yengesi de yolu gülerek gösterince mecburen yürüdü. Serkan denilen adamın kötü bakışları arasında eve doğru adımını attı. Mecburen kuyruğu dik tutacaktı. Sonuçta onun en büyük özelliği buydu. Serkan önünden geçen kızı izlemeyi bıraktığında diğer misafirlere mecburen hoş geldiniz dedi. İçeri girmeden önce doktoru yakalamaya çalışsa da adam iki yaşlının arasını kendi garantiye almıştı. Sinirini bir yerden çıkarmazsa deli olacaktı. Döndüğünde Ediz’i görünce “Buradan ne dönüyor sen biliyor musun?” diye sordu. -Siz bilmiyorsanız benim bilmem mümkün mü? Ediz sıyrılsa da Serkan’ın nasıl çözmediğini de anlamıyordu? Gerçi adam son dört yıldır böyleydi. Eskiden insanların en küçük hareketlerinden ne yaptığını bilen adam artık yoktu. Bir cevap alamayınca mecburen evin yolunu tuttu. Kaçabilse kaçardı, ama misafirler onu görmüştü. Giderse olmazdı. Hem de birilerini hiç sevindirmeye niyeti yoktu. Madem gelmişti en güzel şekilde ağırlayacaktı. Ediz onunda girdiğini görünce ayrılacaktı ki mesaj geldi. Telefonuna baktığında Kayra hakkında bir bilgi daha geldiğini gördü. Patronu sıkıştırınca önden bulduklarını hemen ulaştırmıştı, ama devam etmelerini de istemişti. Mesajı açıp okuduğunda gördüğü pek hoşuna gitmedi. Bu bütün planı bozabilirdi. Eve baktığında bu bilgiyi hemen ulaştırması gerektiğini biliyordu. Yine de misafirlerin yanında yapamayacağı için patronuna durumu anlatan bir mesaj çekti. Umarım bir an önce görürdü. Alara misafirleri ile ilgilendiği içim masanın üstünde duran telefonuyla ilgilenecek vakti yoktu. Ediz kızın bir sevgilisi olduğunu yazmıştı. Bu bilgiden habersiz Serkan ve Kayra’yı izliyordu. Ortamda oluşan negatif elektrik gayet hoşuna gitmişti. Erdem ise Serkan ile göz göze gelmemek için tamamen misafirlerine odaklanmıştı. Bu geceyi atlatırdı da yarın ne olurdu hiç bilmiyordu. Bildiğin yalan söylemişti. Kendini 'iyi bir şey için' diye ikna etse de Serkan’ın bakışlarını ensesinde hissediyordu. Tam bu anda odaya koşarak giren Vural ve Elisa havayı tamamen değiştirdi. -Dayı bizimle oyun oyna. Vural elini tutup çekiştirirken diğer elini tutan kıza baktı. Sabah görmüş olsa da gülümseyerek bekleyen bakışlar aşırı tatlıydı. Omzundan aşağı dökülen açık kahve saçlar ve aynı tonda gözler ile küçük bir prenses gibiydi. Metin kızının da Serkan’ı zorladığını görünce “Elisa amcayı sıkmayın.” dedi. Babasının isteğinin tersini yapıp kucağına çıkmaya çalıştığında herkes güldü. Tabi Vural da eksik kalmadı. Serkan iki çocuğun isteğini yerine getirip ayağa kalktı. Zaten ortamdan kaçacak yer arıyordu. -Nereye gitmek istersiniz? İkisi bahçe tarafını işaret edince hemen yerine getirdi. Alara kardeşinin arkasından Kayra’ya baktığında onunda izlediğini gördü. Tabi o bakışların hayranlık ya da beğeni olmadığını görüyordu. Kardeşine sinir oluyordu ve yaptıklarını da yapmacık bulduğu beyliydi. Hiç önemli değildi. Aralarında ki yüksek gerilimin güzel bir duyguya dönmesi bir küçük kıvılcıma bakardı. Bununda çok zor olmadığını düşünüyordu. Arkasından göndermek için kocası misafirlerle konuşurken yaklaştı. -Sabah küçük tatsız bir olay olmuş. Kayra yana baktığında karşısında Alara olunca tamamen değişti. Herkes gibi o da bu kadına hayrandı. Güzel, zeki ve adını herkese ezberleten bir etkisi vardı. Bir anlık heyecanla “Çokta önemli değil.” diyerek geçiştirdi. Kardeşi sinir bir tip olsa da kadını bu yüzden hiç sıkmayı düşünmüyordu. Hem tam zamanı olduğunu düşünerek “Zaten ben yanılmışım.” diyerek açıklık getirdi. Hafif gülümseme ile kalkan kaşları izlerken kocasının çok şanslı olduğuna emin oldu. Her hareketi bir asalet akıyordu ve insanı büyülüyordu. Serkan ile kardeş olduklarına emin miydi? Alara oğlunu kreşten aldıktan sonra olayın aslını dinlemişti. Zaten takılmadığı içinde üstünde durmamıştı. Burada ki asıl mevzu farklıydı. Kızı daha iyi tanımak için sessiz kaldı. Gözlerinde ki heyecan, deli bakışlar ve enerji gayet güzeldi. Zeki insanları severdi ve bu kızda fazlasıyla var gibiydi. -Olanlar için kusura bakmayın. -Hiç sorun değil. Serkan da durumu öğrenince anlayacaktır. Anında değişen bakışları izlemek gülümsetirken sessizce “Onun anlama sorunu var.” dediğini duysa da tepki vermedi. Onun yerine “Konuştunuz mu?” diye sordu. Kayra bir anlık boşlukla “Sizin kardeşinizle konuşulmuyor. Hep bir cevap…” diye devam ederken annesi duyup araya girdi. -Kızım kimi anlatıyorsun? Eslem de olayı duymuştu. Kızının ani çıkışlarına bir yenisi daha eklendiği için Alara’ya karşı mahcuptu. Kızına sorusunda ‘asıl sen kendini mi anlatıyorsun’ demek istemişti. Sitemli bakışlarına karşılık “Git konuş durumu düzelt.” dedi. Ne olursa olsun hatalı olan kızıydı. Kayra’nın o adamın arkasından gidesi hiç yoktu. Alara anneden destek alınca durmayacaktı. “Serkan ile konuşursan anlayışla karşılar. Olay da açığa kavuşur.” Kardeşinin öyle bir şey yapmayacağını biliyordu. Yani son dört senedir dönüştüğü adam belki yapardı, ama kocasının anlattıklarına bakılırsa tam tersi olacaktı. Ama sorun değildi. Kardeşinin hakkında da tam bu kız gelecek gibiydi. Kayra’nın kaçacak yeri kalmayınca tamamen isteksiz şekilde ayağa kalktı. Babasının ve abisinin bakışları kendini buldu. “Çocuklara bakacağım.” Tamam birkaç sorun çıkarmış olabilirdi. Bu kadar büyütmeye gerek var mıydı? Sanki her an yenisini ekleyecekmiş gibi bakışlar üstündeydi. Malik kızının arkasından Alara’ya döndü. “Sabah tatsız bir olay olmuş. Kızım adına…” Alara mecburen araya girdi. “Bunları hiç konuşmaya gerek yok. Bizim için sorun değil.” Kocasına baktığında Erdem de “Evet sorun değil. Bakın şimdi oynuyorlar.” dedi. Aklı çocuklardan daha çok Serkan ve Kayra’daydı. Onların başına birini göndermek gerekir miydi? Birazdan kavga ederek içeri gelirlerse hiç şaşırmayacaktı. -Bizim kız Vural saçımı düzeltti diyeceğine çekti demiş. Buğlem çocukların kelimeleri karıştırdığını anlatmaya çalıştığında Alara gülümsedi. Bunu oğlunda da çok yaşadığı için anlıyordu. Her duyduğu kelimeyi anlamını bilmeden her yerde kullanmak istiyordu. -Dediğim gibi hiç sorun değil. Serkan ve Kayra da aralarında ki küçük sorunu halleder. Konu kapanır. Buna kimse inanmıyor gibiydi. Malik ve Eslem kızlarını biliyorlardı. Her lafa bir cevabı vardı. Hep kendi haklıydı. Yaptığı da doğruydu. Metin de kardeşinin düzeltmek yerine daha da tırmandıracağını biliyordu. Karısına yaklaştı. “Sen peşinden mi gitseydin. Bir olay daha çıkmasın.” En azından yengesi olarak belki durdururdu. Buğlem tamam diyemeden Alara “Bırakın kendileri halletsinler. Bu arada Kayra yeni mezun olmuş sanırım. Sizinle mi çalışıyor?” diyerek asıl konuya giriş yaptı. Erdem karısına baktığında planında hızla ilerlediğine emindi. Onun birini bilmemesi mümkün değildi. Sorunun nedenini elbet anlayacaktı. Malik sıkıntıyla nefes aldığında ‘keşke’ dedi. Çok istemişti ama kızı şirketin kapısından bile girmiyordu. Başka bir işe girse ona da razı olacaktı, ama onun patronu olmakta kolay değildi. Kim böyle bir çalışan isterdi. Kısaca evladı ile başı dertteydi. -Kardeşimin pek ilgisini çekmiyor. -Sizi en iyi ben anlarım. Bir zamanlar Serkan da öyleydi. Bakın şimdi çok değişti. Çok gençler zaman vermek lazım. Eslem kendileri ile aynı olmanın verdiği yakınlığı ile “Gerçekten mümkün mü?” demeden edemedi. Alara samimiyetine karşılık elini tutu. Ailenin rahat olması en önemlisiydi. “İsterseniz yardımcı olabilirim. Tabi yanlış anlamazsanız.” Erdem karısının gelmek istediği noktayı hayretle izliyordu. Aile hiç hayır der miydi? Karşılarında başarılı, tuttuğunu koparan ve yaparım dediğinde yapan biri vardı. Adamların tam istediğiydi. Düşündüğü gibi de Malik “Hiç düşünmeden evet derim.” dedi. Eslem de hayır demezdi. Alara herkesin parmakla gösterdiği biriydi. Kızına iyi bir örnek olacağını düşünerek kocasına destek oldu. En son Metin ve karısı kalmıştı. Onlar da merakla gelecek teklifi bekliyorlardı. Bazen dıştan bir göz iyi olabilirdi. Alara herkesin onayını almıştı. Daha önceki birkaç görüşmeleri ve verdiği izlenimin etkili olduğunu görüyordu. Aileyi daha fazla bekletmeden Malik Beye döndü. -Siz kardeşime kızınızı işe almasını söyleyin. Gerisi bende. Haliyle hepsi şaşkın gözlerle bakıyordu. Erdem de karısının aklından geçenleri çözmeye çalışırken yorulmuştu. Kesin hastaneyi batırmaya karar vermişti. O ikisi bir arada çalışırsa herkesin sonu olurdu. İki inatçı keçi nasıl bir arada olacaktı? Mümkün olmayana göz dikmeyi bırakmalıydı. Metin dayanamayıp “Babam mı isteyecek?” diye sordu. Hem kardeşi bir yerde çalışmazdı. Bunun ne gibi bir yararı olacaktı? Alara herkesin bakışlarını görünce “Şöyle ki, her zaman en alttan başlamak en iyisi. Kızınızın iyiliği için ona iki seçenek vereceksiniz. Ya benim yanım ya da hastanede diyeceksiniz. Nereyi seçerse seçsin sizin yararınıza olacak. Büyük ihtimal inadına hastaneyi seçmek zorunda kalacak. Bırakın hayatın gerçekleri ile biraz karşı karşıya kalsın.” diye açıkladı. Kardeşinden biliyordu. Kayra babasının inadına Serkan’ın yanına seçmek zorunda kalacaktı. Orada da neler yapacağını az çok tahmin etse de sorun değildi. Onu daha sonra halledecekti. Aceleye gerek yoktu. Malik karısına baktığında teklife ne dediğini sordu. Onun için ikisi de olurdu. Kızı yanında çalışırsa da en alttan başlatacaktı. Hiçbir şey bilmiyordu ve burnu hep havada dolaşıyordu. Bizzat görmesi lazımdı. Eslem kararı kocasına bıraktı. Kızının çalışmasına ihtimal vermese de umutla bekleyecekti. En azından nerede olduğunu bilirdi. Malik oğluna baktığında “Güzel fikir ama biz önden hastaneye destek sağlayalım. Malum bizimki orayı da karıştırır.” dedi. Zararı önden kapatmak en iyisiydi. -Haklısın oğlum. Hatta maaşını da biz verelim. Kimseye yük olmasın. Erdem ailenin halini görünce üzüldü. Baya çaresiz oldukları belliydi. Karısının teklifini düşünmeden kabul etmişlerdi. “O kadarına gerek yok efendim. Hem gelirse bende yanında olacağım.” Karısı zaten işin içine sokmuştu. Kaçacak yerde yoktu. Alara anlaştıklarını görünce “O zaman hepimizin için hayırlı olsun.” dedi. Bir tek birliktelikten çok memnun olan oydu. Aile karma karışıktı.Erdem ise aşırı tedirgindi. “””” Serkan ve Kayra içerde dönen konuşmalardan habersiz bahçe de karşı karşıyaydılar. Elisa ve Vural güzelce oynarken birinin ilk lafı atmasını bekliyorlardı. Kayra hata bende demeyi kabul edemese de bir şey demesi gerektiğini biliyordu. “Buraya ailemin zoruyla geldim.” Serkan çocukları izlerken kafasını kaldırıp kızı baktı. Ne kadar isteksiz olduğunu görüyordu. Ellerini cebine koyduğunda eskiye döndüğünün bile farkında değildi. -Demek sözünü dinlediğin birileri var. Anında öfkeli bakan gözler çok kolay sinirlendiğini gösteriyordu. Arkasından “İnsan gibi konuşmaya geldik. Hem benim misafir olduğumu unutma istersen.” geldi. Hafif başını salladıktan sonra “Neden benimle konuşuyorsun?” diye sordu. Yine insanların davranışlarını okumaya başlıyordu. Bu kız onu kızdırmaya başladığından beri kendine engel olamıyordu. Mesela şu anda soru hoşuna gitmediğini görüyordu. İzlemeyi bırakıp çocuklara baktığında eski haline döndü. Bakmazsa görmezdi. Görmezse beyni susardı. Aklı onu zorlamazdı. Son senelerde hep bunu yapmıştı. Mümkün olduğunca kimseye bakmamıştı. Kayra soru sonrası kaçan gözleri görünce çok faklı yorumlar getirse de beyninden geçenler aklını meşgul ediyordu. Sabah kavga sonrası elbet adamı şöyle bir araştırmıştı. Son yıllarda pek ortalıkta görünmese de daha öncesi baya hareketliydi. Alara Dilmen gibi birinin kardeşi olduğu içinde merak duygusu ağır basıyordu. Hatasını kabul etmese de kaçmayacaktı. -Aramızdaki sorun bitsin diye konuşmam gerekiyor. Serkan duyduğu ile tekrar bakmak zorunda kaldığında kendi geçmişini görüyor gibiydi. Aynaya bakmak gibi gelmişti. “Aslında konuşmak istemiyorsun.” Anında gelen onay güldürdü. Kayra gülme sebebini bilmeyince yine gıcık kaptı. “Bakıyorum hoşuna gitti.” -Sen daha önce kimseden özür diledin mi? Yapmadığına emindi. Çünkü geçmişte kendi de asla yapmazdı. Düşündüğü gibi de “Birde benden özür mü bekliyorsun? Hem sende çok ileri gittin.” geldi. -Tamam sorun yok gidebilirsin. Kayra başından savdığını sanmıştı. “Bu ne şimdi? Büyüklük bende kalsın mı?” -Büyük olduğumu düşünürsek olabilir. Serkan her an daha çok öfkelenen kızı izlemeyi bırakıp çocuklarla ilgilenmek istedi, ama önüne geçince yapamadı. -Benim kimsenin merhametine ihtiyacım yok. İnadı çok tanıdık gelirken geçmişte aynen böyle olduğunu bilmek değişik de geliyordu. Demek insanları böyle zorluyordu. -Sana bir abi tavsiyesi… -Benim abim var sana ihtiyacım yok. Benden birkaç yaş büyüksün diye havalara girme.. Serkan’ın kaşları kalkarken “Sen beni mi araştırdın?” diye sormadan edemedi. Beyni yine devreye girmiş anında anlamıştı. Kayra hiç saklamayı düşünmüyordu. “İnsan sinir olduğu kişiyi araştırır. Bunda ne var?” Meydan okuma ve düşünme tarzı bile aynıydı. Daha sonraki hamlesini tahmin etmek çokta zor değildi. “Benimle uğraşma. Kendine başka bir sinir olacak birini bul.” Yanından geçip gittiğinde Vural ve Elisa’nın yanına oturdu. Kayra çocukların yanına giden adamı izledi. Hızlı cevapları hep sevmişti. Belki de bu yüzden Serkan ile uğraşmak istemişti. Yine de son söylediği geri çekilme olduğunu sanmıyordu. Meydan okuma da olduğuna emin değildi. Bir cevap bulamadıkça sinir oluyordu. Şu anlık burada misafir olduğu için geri çekilmek en iyisiydi. Zaten bir daha karşılaşma ihtimalleri de yok gibiydi.

Read on the App

Download by scanning the QR code to get countless free stories and daily updated books

Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD