bc

YEDEK GELİN (+18)

book_age18+
10.5K
FOLLOW
110.9K
READ
HE
fated
drama
bxg
campus
small town
musclebear
polygamy
selfish
substitute
like
intro-logo
Blurb

Ne kadar öyle gibi görünse de kuma hikayesi değildir.

Babam geri geldi ve evleneceğimi söyledi. Kabul etmekten başka şansım yoktu. Hoş sorulmamıştı bile. Diyarbakır' a büyük bir aşirete gelin gidiyordum. Bir yıl kocamla birlikte İstanbul'da yaşayacak sonra Diyarbakır' a geri dönecektik. Evleneceğim kişi hakkında hiçbir şey bilmiyordum neredeyse. Öğrendiğimde ise çok geçti.

' Asmin bu benim sevgilim Deren. Bu evde olduğunda onun hizmetini göreceksin. ' dediğinde beynimden vurulmuşa döndüm. Eşyalarımı alıp gidecektim ama önüme geçti.

' Aklından bile geçirme gitmeyi. Aileni arayıp namusuma leke sürdüğünü söylerim. Sonra hakkında verilecek hükmü tahmin edersin elbette. '

' Bırak beni gideyim. '

' Emin ol bunu bende isterdim ama babam böyle uygun gördü. '

Başkasını seviyordu ve bunu evleninceye kadar söylememişti. Sevgilisini ailesi kabul etmediği için apar topar evlendirilmişti. Arayıp şikayet etmeyi bile düşündüm ama hiçbir işe yaramazdı.

' Ben geleceğin ağasıyım. Ya sen kimsin? Cahil bir gelin. Benim lafıma karşı senin lafının hükmü olur mu sanıyorsun? ' demişti ve haklıydı.

Şiddet, küfür ve cinsellik içerir. Rahatsız olacak olanlar lütfen okumasın.

chap-preview
Free preview
KADERİM
Rojin fincanı parmağıyla kontrol etti. O kadar ciddi duruyordu ki gülmek istiyordum. Fincanı eline aldı. ' Bakalım falında ne çıkacak?' ' Bak bakalım. ' dedim gülümseyerek. İnanıyor muydum fala? Asla. Rojin fal bakmayı biliyor muydu? Hiç sanmıyorum. Zaten çoğu zaman benzettiği şekillerin anlamına Google' dan bakıyordu. Bu yüzden ona sanal falcı diyordum. Sonuçta uzaktanda olsa akrabaydı ve babamın gelmeme izin verdiği bir kaç kişiden biriydi. ' Kız. Sana kısmet var. ' dedi. ' Dur tahmin edeyim. Esmer, uzun boylu. ' ' Bilemedin kahverengi saçlı. ' ' Kahverengi neden denmiş hiç düşündün mü Rojin? Kahvede mor renk çıkmasını beklemiyoruz zaten değil mi?' ' Sulandırma Asmin. Bu kez ciddiyim kızım. Beyaz bir atın yanında duruyor. Üzerinde uzun bir şey var. ' ' Mevsim kışsa demek ki, pardesü giymiştir. ' ' Öyle bir şey değil. Hakim mi desem, savcı mı, avukat mı? ' ' Hakimdir hakim. Abimi tutuklamaya gelmiştir. Yolda arabası bozulduğu içinde atla gelmiştir. Gerçi tutuklama içinde hakim gelmiyordu değil mi? Tüh bak hakim görmek için tek fırsatı da kaçırmış olduk. ' ' Hala dalga geçiyorsun. Al bak. Kendi gözünle gör. ' diyerek fincanı gözüme sokmaya çalıştı. Gösterdiği yere baktım. ' Eee kızım bu babam. Kendisi vampirgillerden olduğu için pelerin giymiştir. ' ' Atı da mı görmüyorsun?' ' Görüyorum ama o da olsa olsa beni istemeye gelen herhangi birinden almayı hayal ettiği başlık parasını sembolize ediyordur. Babamda yanında durmuş benim kısmetimin kanını emiyor işte. ' ' Kızım var ya. Sen yazar falan olmalıydın. Müthiş bir hayal gücün var. Ama ben eminim. Üç vakte kadar kısmetin çıkacak. ' Çıkıyordu zaten. Babam başlık parası istediği için gençler yanaşmıyordu. Artık bu devirde başlık parası mı kaldı diyorlardı ama bal gibi de kalmıştı işte. Babam gibiler sayesinde devam ediyordu. Babam abimi evlendirmek için tek yol olarak görüyordu bunu. Maddi durumumuz hiçbir zaman iyi olmamıştı ama annem idareli kadındı. Annemin gücüne her zaman hayrandım. Tabii onunda gücünün yetmediği şeyler vardı. Aslında mücadele etse yeter miydi bilmiyordum ama ona öğretilmiş şeyler vardı ve bunların dışında bir hayatı düşünmemişti bile. Bunların başında ne olursa olsun evliliğin devam etmesi vardı. Babam ne yaparsa yapsın bir kez bile ayrılmayı düşünmedi. Hatta babam kapının önüne koyduğunda bile öylece orada bekledi. Bana iyi bir eş diliyordu. Benimse umudum yoktu. Babam bu şekilde davranırsa sonuç belliydi. Ya eşini kaybetmiş yaşça büyük biri verecekti o parayı ya da kuma almak isteyen biri. Baştan şanssızdım. En baştan. Okumak istediğimde annem yalvar yakar liseyi bitirmemi sağladı ama üniversite okumamı asla kabul etmedi babam. Okumak isteğimi kötü yola düşme isteği gibi karşıladı. Köyümüzde lise olmasaydı liseye bile gidemezdim zaten. Ne kadar yalvarsam da, onun istediği mesleği yapacağımı söylesem de kabul etmedi. Annemle konuşurken duymuştum. ' Yaşı geçiyor zaten, bir de okursa kim alır onu. Oğlanında yaşı geçecek zaten onun yüzünden, bir an önce evlenmesi en hayırlısı. ' demişti. Okumuş kadının sesi çıkar diye düşünüyordu. Sesi çıkan kadını kim ne yapacaktı? Babama göre kadın dediğinin sen bilirsin ve ne istersin demek dışında bir cümle kullanabilmesine gerek yoktu. Rojin' in babası geleceği için oradan ayrıldım. İlk kez bu kadar uzun kalmıştım çünkü babam evde yoktu. Askerlik arkadaşını ziyaret etmeye gitmişti. Babamın anlattığına göre yıllar önce hayatını kurtarmıştı adamın. Bir kez bile bize gelmemişti. Babam sürekli bana hayatını borçlu diye hava atıyor olsa da adamın öyle bir can borcu hissediyor gibi bir hali yoktu. Öyle olsaydı bir kez olsun gelmez miydi? Annemle babam daha çok küçük yaşta evlenmişler. Babam askere gittiğinde annem bana hamileymiş. Ben doğduktan bir süre sonra izne gelmiş. Annem çok korkmuş kız olmam nedeniyle ona kızarsa diye ama babam sevinmiş. Daha o zaman beni abimin düğün masrafları için para olarak görmüş. Eve döndüğümde annemin ne kadar yorgun olduğunu gördüm. Babam aramıştı. Dönecekti. Bu kadar erken döndüğüne göre iyi ağırlanmamış olacaktı. Zaten ne bekliyordu ki? 19 yıl arayıp sormamış adam kapılarda mı karşılayacaktı? Gerçi babama kalsa görüşüyorlardı ama ben inanmıyordum. Telefonum olmadığı için annem beni aramamıştı. Gerçi kardeşimle haber gönderebilirdi isteseydi ama büyük ihtimalle bana kıyamamıştı. Evi temizlemiş ve babam için sac ekmeği yapmıştı. Bende mutfağa geçtim ve tarhana çorbası yaptım. Bir süre sonra babam geldi. Keyfi fazlasıyla yerinde görünüyordu. Yemekten sonra anneme bir eksiğim olup olmadığını sordu. Bu anı tarihe geçecektim ama konu ilerleyince anladım ki bahsettiği eksik çeyizimdi. Çeyiz konusunda hakkını yiyemezdim. Kısıtlı imkanlarla elinden geleni yapmıştı. Kız çeyizi önemliydi çünkü. Annem onun bunun tarlasına gider kan ter içinde çalışır sonra da gelir gözleri kan çanağı oluncaya kadar çeyizim için emek dökerdi. Bende yardım ederdim. Babam çıkardı anneme para verdi. Yarın beni istemeye geliyorlardı. Kaderimi çoktan kabullenmiştim. Daha çocukken belki. Bir zamanlar bir aile kız verelim kız alalım demiş ama babam kabul etmemişti. Öyle ya o zaman abimin düğün parası ondan çıkacaktı. Benden para alıp kendisi abim için başlık parası istenmeyen bir kız alacaktı. Böylesi daha karlıydı. Onu da kabul etmediği anda kendimi yaşlı bir adamın karısı olarak görmeye başladım kabuslarımda. Kuma olmak ise ölüm gibi geliyordu, kabuslarımda bile yeri yoktu. Dua ediyordum öyle bir duruma düşmemek için. Nasıl olduysa şans bana gülmüştü. Babamın arkadaşının oğlu genç ve bekardı. Fazla bir şey söylemedi hakkında. Söz hakkım olmadığı için bilmem ya da bilmemem anlamsızdı. Yemekten sonra bulaşıkları yıkadım, odama çekilip yatağıma uzandığımda gülümsedim. Tipi hiç önemli değildi. Babam gibi olmazsa sevinirdim ama fazla bir şey istemiyordum. Korkuyordum istemekten. Sanki her şey bozulacak gibi geliyordu. Sabah erkenden kalktık. Kahvaltıdan sonra abim bizi çarşıya götürdü. Her şey bir ay içinde olup bitecekti. Acele eden kesin babamdı. Annemden öğrendiğim kadarıyla öğrenciydi evleneceğim kişi. Belki benimde açıktan olsun okumama izin verirdi. Aklımdan geçen hayali birden susturdum. Olacak iş değildi. Kendi okuyor diye karısının okumuş olmasına izin verme ihtimali vardı ama bu düşük bir ihtimaldi. Abim önden yürüyordu. Biz annemle hem konuşup hem alışveriş yapıyorduk. Bana akşam giymem için elbise alındı. Annem beni kuaföre götürdü ve saçlarımı kestirdi. Saçlarım çok uzundu. Babam kestirmeme izin vermezdi. Artık evleneceğime göre uzatmama gerek kalmamıştı. Babam için saçlarım benim süsümdü. Köy yerinde fazla süslenemezdi kızlar. Babam beni bazen yanında meydana götürürdü. Beni beğenenler olsun da bir an önce vereyim derdindeydi. Saçlarıma alışmıştım. Kesilince hüzünlendim. Yine uzun sayılırdı. Omuzlarımdan beş parmak aşağıdaydı. Annem yeni evli kadın için çok uzun saç zor olur demişti. Neyi ima ettiğini anlıyordum. Bu beni kıpkırmızı yapmıştı. Kızlarla arada konuşuyorduk elbette ama kendimi bir erkekle o şekilde düşünemiyordum yine de. Alışveriş bitince eve döndük. Annem sürekli uysal bir eş olmamı, kocamın hatası olursa örtmemi tembihliyordu. Kol kırılır yen içinde kalırdı. Evlendikten sonra kapanacaktım. Çünkü benim gibi saçlarımda kocamın olacaktı. Sadece o görecekti. Kapanmaya karşı değildim ama koca için kapanmak mantıklı gelmiyordu. Annem bir de kırmızı saten gecelik almıştı. Beyaz olanı önceden almıştı zaten. Gelin önce beyaz giyerdi. Kırmızı gecelik için kadın olarak kocamın gözünün dışarıya kaymaması için uğraşmamı tavsiye etti. Sesimi çıkarmadım ama saçma geliyordu. Sevgi olsaydı beni sevdiği için bana sadık kalsın isterdim ama öyle bir lüksüm yoktu. Uğraşacak kendimi beğendirmek için yeri geldiğinde olmadığım biri gibi davranacaktım. Bana aslında bu öğütleniyordu. Kadının adı yoktu. Kadının sadece görevleri vardı. En birincisi de kocasına hizmet etmekti. Hiç tanımadığım birine yatakta hizmet verecek olmak kendimi berbat hissettiriyordu. Diyarbakır' dan gelecekleri için yemekler hazırlandı. Kaburga dolması, sarma, lahmacun kavurma, kebab ve tatlılar yapıldığında tüm mahalleyi doyuracak kadar olduğunu fark ettim. Eminim gelecek olanlarda bu kadarını yiyeyemezdi ama babam onlar gelecek diye kesenin ağzını açmıştı. Belli ki varlıklı kişilerdi ve babam iyi ağırlamak istiyordu. Kimseye görünmeden mutfaktan bir kaç tabak alıp yemek ve tatlı doldurdum. Daha sonra kimseye görünmeden evden çıkıp çocuklara dağıttım. Artık yedirmek hiç içimden gelmiyordu, bu yüzden el dokunmadan götürmek istedim. Kocaman gülümsemeleriyle elimden aldıklarında dünyanın aydınlık bir yer olması için çocuklara ihtiyacı olduğunu bir kez daha anladım. Geç olmadan eve dönmek zorundaydım, yokluğum fark edilirse babamdan önce annemden azar işitirdim. Hızlı adımlar ile yürüyüp eve gittim. Annem yokluğumu maalesef ki fark etmiş ve içeriye girir girmez azarlayıp nerde olduğumu sordu. Hazırlıkları kontrol ettiğimi söylediğimde resmen imdadıma bilmeden babam yetişti. Annemi yanına çağırdığında bende odaya geçip hazırlanmaya başladım. Makyaj pek sevmediğim için hafif tonda yaptım. Saçlarım düz ama alttan kıvrımlı yaptım. İşim bittiğinde annemin uyarılarıyla odadan çıktım. Bir müddet sonra kapı çalındı. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Annem ve babam kapıya kadar benimle birlikte geldi. Kapıyı açtım. Ellili yaşların sonunda olan yaşlı çifti gördüğümde tebessüm ederek konuştum. 'Hoş geldiniz efendim. ' Babam askerlik arkadaşı Emin Bey' i ve eşi Sare Hanım' ı benden daha heyecanlı bir şekilde karşılayıp içeriye buyur etti. Annem de Sare Hanım' la selamlaşıp oturma odasına yönlendirirken onu gördüm. Azad ' ı. Soğuk bakışları ile kara gözleri daha da keskin görünüyordu. Yüzüme bakmadan elindekileri bana uzattığında bekletmeden aldım. Daha sonra bir şey demeden içeriye geçti. İsteksiz tavrı nedensizce üzülmeme neden oldu. Tamam ben de bu evliliği istemiyordum ama babamın sözünü çiğneyemezdim. İstenmeyen bir kadın olmak da zordu. Umarım suçlusu benim gibi davranmazdı. Derin bir nefes alıp mutfağa geçtim. Yapılan hazırlıkları son kez kontrol ettikten sonra yemek servisine başladım. Yemekler yenildikten sonra isteme merasimi başlandı. Adettendir diye damat kahvesinin içine tuz atılırdı tabi ama annem izin vermedi. Şimdiden kocanı kaçırtmak mı istiyorsun diyip kızdı. Sanki damat değil oğullarıydı. Kahveleri ikram ettiğimde kara gözler bana hiç bakmadı. Emin Bey ve Sare Hanım beni memnun olmuş bir edayla süzerken yerime geçip oturdum. Utangaçlıktan başımı kaldırıp bakamıyordum. Babamdan Emin Bey geleneğe uygun şekilde isterken babam "verdik gitti " demişti. O an kendimi mal gibi hissettim. Sanki değersiz bir eşyaydım da eskiciye verir gibi verdi. Gözlerim kızarırken başımı kaldırıp babama baktım . Kocaman gülümsemesiyle Emin Bey' e bakıyordu. Daha sonra bana el öpmem için bir bakış attı. Toparlanıp el öptüğümde Azad' da bizimkilerin elini öptü. Sanki küçümser gibi bir hava sezmiştim. Gerçi babam kız vermek için ayaklarına gitmişti. Nedeni bu da olabilirdi. Söz ve nişan bir arada olduğu için yüzüklerimizi Emin baba taktı. Evet baba diyordum çünkü annem tam bey diye hitap edecekken sert bir şekilde bana baktığında konuşmamı düzeltim. Kabullenmek zorundaydım. Konuşmalardan anladığım kadarıyla Emin Bey canını kurtardığı zaman babama söz vermişti. O zaman karar verilmişti evlenmemize ama bence babam hatırlayıncaya kadar unutmuştu bile. Yüzüklerimiz takıldıktan sonra iki ailede birbirini hayırladı. Gerçekten hayırlı mı oldu hayırsız mı oldu bilmiyorum ama Azad ' ın isteksiz olduğu aşikardı. Onu sevmiyordum ama bu hareketleri canımı acıtmıştı. En azından benim ona vermek istediğim gibi bana bir şans vermeye çalışabilirdi. Evleniyorduk ve aynı çatı altında bu şekilde zaman zor geçerdi. Emin baba ve Sare anne takılarını takarken kendimi altın kafeste bir kuş hissettim. Artık ağa geliniydim. Bunu bile şu an öğrenmiştim. Babam takı konusunda da bir talepte bulunmamıştı. Gönlünüzden ne kadar gelirse demiş. Nakit para almıştı. Nişanda ucuza gelmişti. Takı umrunda değildi çünkü bende kalacaktı. Azad bir ara elini telefonuna atıp göremediğim birine mesaj attığında yüzünde anlık tebessüm oluştu. Buruk bir şekilde ona bakarken bir an da göz göze geldik..

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

PERİ MASALI

read
6.1K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
136.8K
bc

Dilsiz Yürek

read
11.7K
bc

ÇINAR AĞACI

read
4.8K
bc

HÜKÜM

read
170.3K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
2.3K
bc

Leyl Tutkusu

read
439.4K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook