Hakan: sor bakalım
Züleyha: Annem sevgilin olduğunu söyledi, neden sevgilin olduğu halde sana yazan birinin peşine düştün ki ?
Hakan: Sen neden merak ettin ki?
Züleyha: Sapığın sandın bence bana bir özür borçlusun. Borcunu cevap vererek ödeyebilirsiniz.
Hakan: Daha güzel bir fikrim var. Bir yemek ısmarlayayım?
Ne!? Şaka mı? Ya numara yapmıyor ve gerçekten benimle tanışmak istiyorsa?
Peki neden sürekli sevgilisi olduğunu söylemekten kaçınıyordu ki ?
Çok istiyordum ama ne cevap vereceğimi de kestirememiştim.
Züleyha: Bilemedim.
Hakan: Sevgilim yok Züleyha. İçin rahat olabilir.
Züleyha: Ee madem çok ısrar ettin tamam o zaman dodkdpdjd
Hakan: dimi 😅
Şu emoji nedense aklıma sapıkça şeyler getiriyordu. Tövbe Allah'ım...
Züleyha: Olur.
Hakan: Yarın 9 gibi müsait misin? Büroda işler geç bitiyor da o yüzden bu saatlerde müsait oluyorum.
Oha çok geç değil miydi?
Züleyha: 10 olsa..
Heyecan ile cevabını beklerken, bu yaptığımın delilik olduğunu biliyordum.
Evet evden kaçacaktım. Annem hayatta beni o saatte dışarı göndermezdi ve en olur yolu bu idi. En azından bana göre...
Hakan: Tamam. Sokağın sonunda bekleyeceğim seni yarın. İyi geceler
Züleyha: sana da.
Bir rüyada yaşıyor muşum gibi hissetmem normal miydi? Kalbimin benden izinsiz atışları ne demeli idi ?
Derin derin soluklar aldım ama hiç bir şey beni sakinleştirmeye yetmedi. Ayağa kalkıp cama çıktım. Belki biraz temiz hava ve biraz da Hakan manzarası iyi gelebilirdi.
Eylül aylarına giriş yaptığımızdan artık akşamları havalar esintili idi. Suratıma çarpan serin hava ile gözlerimi kapadım.
Derin soluklar almaya başladım ve rahatlayana kadar bu şekilde bekledim.
Sert rüzgar tenimi ısırırken hassas tenimden ötürü burnum hemen kızarmaya başlamıştı. Görmesem bile bunu hissedebiliyordum.
Ne kadar zaman burada kaldığımı bilmiyordum ama kollarım buz gibi olmuştu. Gözlerimi açarak tam karşıya baktım.
Gözlerimi bir iki kez kırpıştırırken karşımda Hakan' ın dikilmesi ile gözlerim adeta bayram etmişti.
Allah bana resmen kıyak geçiyordu. Önce belimden tutması, bir dudak mesafesi kadar yakın olmamız, numaramı alması, bana yazması ve beni yemeğe davet etmesi.
Birde şimdi tam rüyadan uyanacağım derken, tekrar kendimi rüyanın içinde bulmam bir olmuştu.
Sadece bana bakıyordu ve üstü çıplaktı. Öyle yutkunmuştum ki sesi ona kadar gidecek diye korkmaktan kendimi alamadım.
Öyle arsız bakışlar ile bakıyordu ki üstüme bakmaktan kendimi alamadım.
Ah siktir! Üstümde her zamanki gibi saten geceliklerim den biri vardı. Tabi adam aç köpek gibi bakar.
Soğuktan ürperen tüylerime inat içime bir ateş basmıştı. Aramız da fazla mesafe olduğundan ötürü dudaklarımı oynatarak ' Keşke..." dedim. Keşke yanımda olsan. Dudaklarımı oynatmam dikkatini çekmiş olacaktı ki kaşlarını çatmış bir şekilde yüzüme baktı. Başımı eğip bir selam verdim ve içeri girdim. Günlük Hakan dozumu fazlasıyla almıştım. Sanırım bu kalbe bugünlük bu kadarı yeterdi.
Saat gece yarısı dördü gösterirken anca düşünmekten ötürü anca uykuya dalmıştım.
Öğlene doğru kalkarken üstümde büyülü bir mutluluk ve suratımda ise salak bir ifade vardı. Bir şeyler atıştırdıktan sonra Yağmur'u arayıp her şeyi anlatmıştım. Dayanamayıp yanıma gelmişti ve gelirken elinde bir torba dolusu elbise ile gelmişti.
Ona anlattığımdan beri iki temel sorunumuz vardı.
Birincisi Hakan'ın davranışlarının şüpheli olması. Kesinlikle Yağmur'un içine sinmeyen bir şeyler vardı ve ben bu ihtimali düşünmek bile istemiyordum.
İkincisi ise ne giyeceğimdi.
Bence en önemlisi ikinci problem idi çünkü ben hala ne giysem diye salak gibi düşünüp duruyordum.
Sonunda beyaz mini bir elbiseye karar vermiştim. Belki biraz abartı kaçabilirdi ama sonuçta gelin olmak zor işti...
Saatler saatleri kovalarken zaman geçmek bilmiyor gibi idi.
Sonunda saat 9.30' u gösterirken bizimkilere söyleyerek uyumaya çıktım.
Kapımı kitleyip hızlıca hazırlanmaya başladım. Gündüz duş aldığım için şimdi yaomam gereken sadece saçımı yapıp suratıma bir kaç bir şey sürmekti.
Kapatıcı ile başlayıp allık, far bronzer derken kırmızı bir ruj sürüp makyajımı tamamladım.
Saçlarım kısa olduğu düzleştirmek dışında başka şekil vermiyordum.
Hazırdım, aynada ki yansıma ben olamayacak kadar güzeldi ama bu kesinlikle bendim. Annemler fazla açık giyinmeme izin vermediklerinden genellikle bu tarz şeyleri evde giyinmek ile yetinirdim. ve şuan Yağmur'un getirdiği elbise baya açıktı.
Kalbim gümbür gümbür atarken ilk defa evden kaçacak olmanın verdiği huzursuzluktan ne yapacağımı bilemiyordum.
Saat 21: 55' te yatağıma oturmuş tırnaklarımı kemiriyordum. Telefona gelen bildirim sesi ile mesaja baktım.
Hakan: Geldim ben, bekliyorum.
Züleyha: Birazdan oradayım 10 dakika ver bana.
Tabi efendim, nasıl çıkacaksam artık. Camdan çıkmak gibi bir düşüncem vardı ama bu elbise ile onu cesaret edemezdim. Mecburen mutfakta ki balkon kapısından çıkacaktım. En sonunda dışardan hiç ses gelmeyince dışarı çıktım. Yavaş adımlarla yürüyor ve etrafı kolaçan etmeyi unutmuyordum. Kalbim hızla atarken sessizce mutfağa ulaşmayı başarmıştım. Elimde ki ayakkabı ve çantayı sol elime alarak kapıyı sessizce açtım. Tam dışarıya doğru bir adım atıyordum ki mutfak ışığının yanması ile korkuyla olduğum yerde kaldım.