5. BÖLÜM

863 Words
Bir haftadır kim olduğunu bulmaya çalışıyordum ama yoktu, bir haftadır onu sürekli trolleyip sorularına garip garip cevaplıyordum ama çocuk bana mısın? demiyor istikrarla bana düzgün, romantik cevaplıyor veriyordu. Saç rengini öğrenmiştim ama o kadar normal birini tarif ediyordu ki sokaktan geçen normal bir velet bile olabilirdi fakat uzun boylu olduğunu ve az birkaç kelimesinden de zengin olduğunu anlamıştım o an daha da dikkatimi çekmedi desem yalan olurdu. 0537 *** ** **: “Artık bir sesini duyabilir miyim?” -“Sende atarsan neden olmasın?” Heyecanlanmamaya çalıştıkça heyecanlanıyordum eğer on altı yaşındayım diyerek şimdi genç hissediyorum diyen bir amca çıkarsa kafamı duvarlara sürtüp tövbe ayinlerine başlayacaktım. Ses kaydı kısmı ciddi ciddi geldiğinde üç saniyelik ses kaydını açmakta elimin titrediğini hissettim ama çok saçmaydı nasıl titreyebilirdi ki? Bir haftadır yüzünü görmediğim bir kişinin beni bu kadar etkilemesi çok saçmaydı ama ses kaydını açtım ne olacaksa olsun diyerek. 0537 *** ** **: “Naber Aden!” Şok içerisinde ellerimle ağzımı kapadım, Aboo ben an itibariyle şok! Sesi ardı ardına tam altı kez oynatarak ağzım yere kadar yayılmış bir şekilde dinliyordum. Sesi o kadar seksi idi ki ama aynı zamanda sanki daha önce duymuştum ama ilk defada duyuyordum. İçimde çok garip his oluşuyor şu an. Soru işareti attığında artık genç olduğuna inandığım için iki saniyeli bir ses kaydı yolladım Allahtan erkenden atmıştım üçüncü saniyesinde geğirmiştim yanlışlıkla çocuk bunu duysa kesin beni engeller Dünyayı terk ederdi. Bana gözleri kalpli emojiler yolladığında ben sırıtıyordum. Merak ediyordum bana olan çocuksu aşkı değil gerçekten onu merak ettiğim için öğrenmek istiyordum kimliğini. -“Gerçekten kimsin sen?” 0537 *** ** **: “Bunu öğrenmek için daha çok erken ama şu kadarını söyleyebilirim beni seveceksin zamanla sende.” -“Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?” 0537 *** ** **: “Çünkü insanı olduğu gibi, şeffaf, kusurlarıyla sevmek herkesin harcı değil ve seni böyle sevdiğim için buna karşılıksız kalamazsın.” Baya da iddialısın bakalım gerçekten bu dediklerin olacak mı? Yaklaşık bir ay konuştuk ve öyle bir şeydi ki hiç görmediğim sadece sesini duyarak dış görünüşünü tahmin ettiğim çocuğun bana her gün yazmasına alışmıştım. Doğum günümden beri her gün bana günaydın diyor akşamına iyi geceler diliyordu. Ona karşı duygularım var mı bilmiyordum ama o kadar çok alışmıştım ki okul saatlerinde bazen yazmadığında sıkılıyordum. Garipti sesini duymayı sevmiştim hayatta bana sırtımı döndüğüm birçok şeyi hatırlatıyordu o normal okula giderken bende açıktan okuyordum ama sorun bu değildi. İsmi Meriç di ve bir nehir gibi benim duygularımı sürüklüyordu, bir yıldır sırtımı dönerek unutmak istediğim tüm duyguları bir noktada toplayıp önüme seriyordu. Gülümsüyordum hep gülüyordum ama bir aydır gerçekten her saniye sırıtarak geziyordum ortalarda. Kusurların bile kusursuz diyordu bana gerçekten herkesin söyleyeceği bir söz değildi bu herkes cesaret edemezdi ama o ediyordu. Bir ay sonra ise okulların kapandığı gün bana yazdığı mesajla kalbim birden dışarıya fırlayıp gidecekti. 0537 *** ** **: “Artık görüşmeye hazırız.” Hızlanan kalbimi sakinleştirmek adına elimi kalbimin üzerine koydum, hala ona aşık olduğumu düşünmüyordum ama sonunda kim olduğunu görecektim bir aydır hoşlandığımız şeylerden, günlük rutinlerimizden bahsederek azda olsa entelektüel kişiliğinin olduğunu anlamıştım şimdi ise bu kişi ile canlı görüşebilecektim. -“Gerçekten mi? ne zaman? Nerede?” 0537 *** ** **: “Heyecanlandın değil mi?” -“Evet” 0537 *** ** **: “Eğer uygunsan bu öğleden sonra orta köydeki sahile gelebilir misin?” “Anne! Anneeeee!” “Ne oldu kızım?” “Anne bugün öğleden sonra beni sahile götürür müsün? Orta köydekine bir arkadaşımla görüşeceğim.” Annemin bir yüzü aydınlandı resmen filmlerden gökten yuvarlak bir güneş ışığı gelir ya bak aynı öyle oldu. Niye bu kadar mutlu oldu ki diye düşünürken anlıyorum kadın bir yıldır yalnız olmamdan delirdiğimi sandı demek ki ah canım benim! Kızın turnayı gözünden değil götünden vurdu haberin yok. Yavru kurbağa bakışlarımı atarken annem gülümsedi. “Tabii ki götürürüm kızım sonunda arkadaşın var ah! Şükürler olsun.” “Ya anne neden öyle dedin ki benim zaten arkadaşlarım vardı ki” “Tamam tamam.” Yüzümdeki zafer sırıtışıyla Merice döndüm. -“Geliyorum…” Öğleden sonra saat üçte sözleştiğimiz sahile doğru annemle yol alırken bir aydır evden çıkmadığım için yazın o sıcak esintisini yüzümde hissettim. O kadar güzel bir hava vardı ki yaz akşamlarında şıpıdık terliklerimle yaptığım yürüyüşler geldi aklıma ama hemen kovdum o düşünceleri bu gibi düşünceleri aklıma getirmek dahi istemiyorum. Altıma annemin giydirdiği şort ve üzerimdeki mavi tişörtüm ve salık kahve saçlarımla bence müthiştim. Makyaj yapmamıştım benim doğal halim her zaman iyiydi. Annem orta köydeki sahile beni getirdiğinde arkadaşımla rahat olabilmem adına oldukça uzak bir banka doğru ilerlemişti. Meriç’e geldiğimi yazarak etrafımdan gelip geçenlere bakıyordum bunlardan birisi olabilirdi ama hangisi? El ele gezen çiftleri gördükçe gülümsüyordum imrenerek ama ben bir şeyleri zaten çoktan kabullenmiştim. Bildirim sesi ile kalbim bir boğazıma çıktı. 0537 *** ** **: “Gördüm seni geliyorum.” Ah kalbim! Neden bu kadar hızlanıyorsun ki onun ki hızlansın o bana aşık ben değilim. Bir hayranıyla buluşan bir ünlü gibi davranmaya çalışarak sanki umursamıyormuşum gibi etrafa bakmaya başladım bir gözüm sürekli telefonun ekranında idi tam üç dakika sonra “Aden!” adımı söyleyen o se döndüğümde. Mavi kot kargo pantolonu, beyaz tişörtü, beyaz sporları ve elinde beyaz ortanca çiçekleri ile duran Meriç’i gördüm o an karşımdaki kişiyi görmemle gözlerim irileşerek dehşetle açılmıştı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD