Araba içinden atlanamayacak kadar hızlı gidiyordu. İstanbul dışına çıkmıştık. Yaklaşık bir saattir yoldaydık ve Doruk’un suratındaki keyifli ifade benim daha da sinirlenmeme neden oluyordu. Uçak çoktan kalkmış olmalıydı. Ve ben sinirden ağlamak üzereydim. Sadece veda edip gitmesi gerekirken şu anki durum gerçekten komikti. Sanki yine gidemeyecekmişim gibi davranıyordu. Bu kadar sinir bozucu şey yetmiyormuş gibi radyodaki DJ de hiç olmayacak kadar gevezeydi ve iki kat sinir bozucuydu. Saçma sapan espriler yapıyor, yapay bir kahkaha fonu ile kendini motive ediyordu. Kahkaha fonu kulaklarıma her dolduğunda Doruk’u boğazlayasım geliyordu. Biraz olsun sakinleşmeye çalışarak kendimi toparladım ve sakinliğini koruyan ses tonumla, “Nereye gidiyoruz?” diye sordum. Doruk dakikalardır süren sessizl