Kalbim acıyordu. Babam bana bugüne kadar bir an bile sert bakmamıştı. Şimdi ise gözleri ile beni öldürmek istiyormuş gibi bakıyor, sözleri ile de öldürüyordu. Benden nefret ediyordu. Beni hiçbir zaman affetmeyecekti. Annem her zaman babamın isterse ne kadar sert olabileceğini, bir buz dağından farkı olmayacağını, hatta ona eskiden beri boşuna buz adam demediğini anlattığı zamanlar ona inanmamıştım. Babam resmen buz adam olmuş, kalbini soğutmuştu. O kalbi annemle birlikte gömdüğüne yemin edebilirdim. Fakat o beni de gömdürmüştü. Bunu hissedebiliyordum. Gözyaşlarım yanaklarımda peş peşe sıralanınca içerideki konuşmalara dayanamayarak kaçtı için yanıma oturan Doruk’un o keskin kokusu, hafif esen rüzgârla burnuma doldu. Bu yakınlığını annemin ölümüne veriyordum. Hastaneden çıktığından beri ara