Ağlayan Minerva. İliklerime kadar üşüdüğümü hissettim. O hiçbir zaman ağlamamıştı. O kolay kolay ağlayan bir kız olmamıştı. Oysa şimdi eli yüzü şiş, gözleri kızarık, yanakları ıslak bize bakıyordu. Elini aldırdı. Eli titriyordu. Ağzını açtı geri kapattı. Kalan üç beş basamağı inemedim. Onu böyle görmek içime otururken hiçbir şey yapmadım. Ama bu yapamayacağım anlamına da gelmedi. Yutkunarak; “Minerva?” Nyxks ‘in üzerinde tuttuğu bakışlarını bana döndürdü. Gözlerinden yaşlar süzülmeye devam ediyordu. İçimdeki o güç beni itti. En sonunda aklım başıma gelmiş gibi merdivenlerin kalan basamaklarından indim. Yanına geçtim. Titreyen ellerini ellerimin arasına alırken korkuyla; “Ne oldu?” Beni daha da del etmek ister gibi bir süre konuşmadı. O konuşmadıkça ben korktum. Ben korktukça susmaya