Hazal’dan Bazen bir sır kapısı aralanır ve her şey açığa kavuşurdu. İnsan, her şeyin farkına varır ve yaşadıklarının neden olduğunu anlayıp büyük şoke yaşardı. Ben de bunun aydınlanmasını yaşarken parçaları birleştirmekte çok zorlanıyordum. Düşmanın kızı, Hazal’ı unut… Bu cümleler de neyin nesiydi? Sır kapısı aralanırken benim anlamadığım bir dilde olmuştu. Tam içeriye dönecekken ayağım vazoya çarpttı ve ikisinin de bakışları bana döndü. İkisi de telaşla bana bakarken Ecevit “Ne duydun?” diye sordu, dişlerinin arasından. Ben de kaşlarımı çattım ve “Hiçbir şey,” dedim. Bir şeyler olduğunu anladığım için bilmemezliğe vermek en iyisiydi. Onun intikamı neden almak istediğine biraz daha yaklaşırken kendimi ele veremezdim. “Bir şey mi duymam gerekiyordu?” diye sordum. O da kafasını iki yana