Mina’dan Durumun kötüye gitmesi gerçekten de iyi bir gelişme değildi. Hazal’ı kolundan tutup odasına çıkarttım. Birlikte onun eşyalarını bir çantaya koyarken onun oldukça üzgün olduğunu görmemle sorgulayan bakışlarla ona baktım. Aslında gitmek istemiyordu ama kendini zorunlu tutuyordu. “Hazal, iyi misin?” diye sordum. Kafasını iki yana salladı ve yatağının kenarına oturdu. “Düşünsene, hayatım yıllardır yalanmış ve ben o yalanların içinde mutluluk kahkahalarını atıyordum ama hepsi sahteydi,” demesiyle koluna dokundum ve okşadım. Onun bu denli üzgün olmasını anlayabiliyordum. “Ben, seni anlamaya çalışıyorum ama olmuyor, Hazal. En son Belemir anlatmıştı, ablası da aynı şeyleri yaşamış,” dediğimde ofladı. Bu durum cidden insanı çok yıpratıyordu. “O da benim gibi yıkılmıştır ama ben dayıml