Hazal’dan Bu hayatta insanı, beklemek çok yorar. Özellikle de bu bekleyiş, korkutucu derecedeyse insanı daha çok üzer. Şu an ne olacağını bilmeden bekliyordum. Birbirimize daha yeni her şeyi itiraf ettiğimiz ve aile kurmak için çıldırdığım kocam, sözde babam tarafından içeriye gönderilmişti. Benim kahrolacağımı bile bile, onu karakol köşelerinde bekleyeceğimi bile bile bu kötülüğü yaptığı için ondan nefret ediyordum. Asla affetmeyecektim onu. Kim, kızının kötülüğünü isterdi ki? Bunu yapan bir sürü baba vardır ama benim olayım daha karışıktı. Ecevit’i aldıkları sorgu odasından bir sürü polis çıkarken kimse beni içeriye almıyordu. Avukat olarak kocamı savunmam gerekiyordu. Çakır’ın gelmesini beklerken elbet bir şeyler yapardı. O an aklıma gelen şeyi yaptım ve babamı aradım. Çok geçmeden