When you visit our website, if you give your consent, we will use cookies to allow us to collect data for aggregated statistics to improve our service and remember your choice for future visits. Cookie Policy & Privacy Policy
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.
2012 Ağustos Çakır’dan İnsanın her yaşı güzeldir ama on sekiz yaş özellikle bir erkek için kutsal bir yaştır. Benim için de öyleydi. Annemle babam daha ben küçük yaşlardayken boşanınca bir süre Türkiye’de kaldıktan sonra dayımın yanına Amerika’ya taşınmıştık. Benim için zor olmuştu. Bütün hayatım oradayken hiç bilmediğim bir kültürün içine dalmıştık. Buna rağmen annem beni hep Türk gelenek ve göreneklerine göre yetiştirdi. Standart bir Türk genci gibi saygılı, dürüst ve beyefendi bir çocuktum. Dayım, yanına almak isterken annem hep karşı çıkar ve beni onun karanlık dünyasından uzak tutardı. Ben de kendimi karanlığa uygun görmezdim. Aydınlık benim yerimdi. Derslerimde başarılı bir öğrenci olup hedefim doktor olmaktı. Bu sene bunun için bazı sınavlara girecektim. Onun haricinde babamd