Hazal’dan Mina’ya ne diyeceğimi bilememiştim. Eğer pot kırarsam hem Ecevit hem de Çakır bana çok kızardı. Çakır, benim teyzemin oğluydu ve çocukluğum onunla geçmişti. Onun kafasından geçen her şeyi bilirdim ve onu uyararırdım ama beni dinlemezdi. Ecevit’i de pek dinlemezdi de neyse… Mina sorgulayan bir yüz ifadesiyle bana bakarken “Bu ne demek?” diye sordu. Gözlerimi kaçırıp Ecevit’e baktım. Hareretle Çakır’a bir şeyler anlatıyordu. Onun öğrenmemesi daha iyiydi. Zaten her şeyden kavga ediyorduk ve buluttan nem kapıyordu. Bazen, beni ne zaman seveceğini düşünüp duruyordum. Ben de aşka layıktım ama olmuyordu. Mina’yla aynı kaderi yaşıyor gibiydim. Tek fark vardı. “Yani duruşuna bakarsan tehlikeli duruyor,” diye geçiştirdim. Mina pek inanmışa benzemiyordu ama yutmuş gibi yaptı. “Evet, h