TANITIM

1396 Words
GİZLİ GÖREV Bana sen kimsin diye sorduklarında onlara; 'ben yalnızlığım’ cevabını veriyordum. Çünkü öyleyim. Ben yalnızlığın ta kendisiyim. Sevilmek nasıl bir şey bilmiyordum ama sevmenin ne olduğunu çok iyi biliyordum. Bu yüzden yalnızdım. Eğer yalnız kalmak istemiyorsanız sakın sevmeyin... ~ 2 Yıl Önce ~ “Herkes yerini aldı değil mi?” diye soran Hasan amcanın, kulaklıktan gelen sesiyle gözlerimi devirdim. Bir soruyu 5 kez sorup, aynı cevabı almaktan bıkmamış mıydı? “5. kez söylüyorum. Aldık amirim,” dedi Ege her kelimesine bastırarak. Gergince ona bakarken, oda benden pekte farksız görünmüyordu. İlk görev... İlk operasyon... Her şeyin bitişi... Ya da başlangıcı. Ne olursa olsun kalbimin ağzında attığı gerçeğini değiştirmiyordu. Sonunda bitiyordu. Adamlar takasa başlarken silahımı daha da sıkı kavrayarak derin nefesler almaya başladım. Bitiyordu. Koca yıl dinlediğim tüm o hakaretler, oynanan oyunlar, rezil oluşlarım hepsini birer birer arkamda bırakıyordum. Ve en önemlisi ondan kurtuluyordum. Uzun bir süre de yan yana gelmeyi istemiyordum. Mümkünse ölene kadar. “Yer değiştirin! “ komutunu duyduğumda Egeyle aynı anda ilerde ki bidonların arkasına geçtik. Adamlar bir yandan malları bir yandan da paraları sayarken, bizde amirden gelecek emri bekliyorduk. Bakışlarımı tekrar Ege’ye çevirdiğim de bana baktığını gördüm. Sakin duruşuna rağmen gözlerinde ki endişeyi görebiliyordum. Kulaklıktan gelen,” Hazır,” sesiyle, Ege'yle son kez birbirimize bakıp karşımızdaki adamlara odaklandık. Tok sesli amirimizin 3'ten geriye sayışını dinlerken silahımı sımsıkı kavradım. “Şimdi!” komutuyla Ege’yle saklandığımız yerden çıkıp silahımızı adamlara doğrulttuk. Adamlar bizi fark ettiğinde, onlar silahlarına davranamadan ateş etmeye başlamıştık. Bir kaçı bize ateş etmeye başladığında kendimi bulduğum ilk duvarın arkasına attım. Silahtan çok bıçak kullanmak benim işimdi bu yüzden silahı yere bırakıp paçamdaki bıçaklarımı elime aldım ve saklandığım yerden çıkarak görüş alanıma giren adamlara fırlatmaya başladım. Bıçaklar alınlarına isabet ederken, Ege de çoğunu öldürmüştü. Asıl adamımız tam karşımızda sapasağlam duruyordu. Arda Şenel. Uyuşturucu tacirlerinin kralı. “Kaçışın yok.” dedi Ege silahını beline yerleştirerek. Arda soğuk bakışlarını bize gönderirken, biz de sakin adımlarla ona yaklaşıyorduk. “Her zaman bir kaçış vardır.” dedi elini yavaşça beline getirerek. Ege’nin “Emin ol bu sefer yok,” demesiyle Arda tam silahına sarılacakken, Egeyle aynı anda göğüs kafesine attığımız tekmeyle yere savruldu. İkimizde rahatlıkla nefesimizi verirken birbirimize sırıtarak döndük. Birbirimize güldüğümüz nadir anlardan sadece bir tanesiydi. “Amirim görev tamamlandı,” dedim yakamda ki mikrofona. “Anlaşıldı. Hemen dışarı çıkın polisler gelir şimdi,” dedi aceleyle. Ege Arda'ya dönüp ellerini bağlamaya başladı. İşini bitirdiğinde son kez Arda Şenel'’e baktım. Soğuk ve keskin bakışlarını bana dikmiş, hafifçe sırıtıyordu. Bakışlarımı ondan çekip yürümeye başladığımda küfür eder gibi çıkan sesi her hücreme işlemişti. “Sizi de bitirecekler var piç kuruları. Bunu sakın unutmayın.” *** Havaalanının tam ortasına dikilmiş, uçak saatimizin gelmesini bekliyorduk. Bitmişti işte. Koca yıl bitsin diye dua ettiğim şu lanet iş bitmişti. “İlk görevinizi başarıyla tamamladınız. Bir kaç ay ortalıklarda görünmemeniz için gidiyorsunuz yurt dışına. Sürgün gibi hissetmeyin kendinizi,” dedi Hasan amca sırıtarak. “Eminim öyledir,” dedi Ege korkunç bakışlarının eşliğinde dişlerini sıkarak. Hasan amca umursamazca başını çevirirken, ben anlamayan gözlerle Ege'ye bakmaya başladım. Ona baktığımı fark ettiğinde aklına bir şey gelmiş gibi gözlerini büyültüp hızla kolumu kavradı. Kaşlarım çatılırken; “Biz bir lavaboya gidelim. Malum uçağın tuvaleti küçücük. Hadi Ecem.” dedi ve kolumu kavrayarak beni peşinden sürüklemeye başladı. “Tuvaletim yok ki benim.” diye söylensem de beni duymuyor, daha da hızlı yürüyordu. Tuvaletlerin oraya geldiğimizde kolumu bırakmayıp beni hızlıca içeri soktu. Ben şaşkınca ona bakarken Ege çoktan duvarla arasına almıştı beni. Uzunca süre gözlerime baktı ve aniden sırıtmaya başladı. “Buradan ayrıldığımızda onca yaşanan şeyden sonra özleyeceğim tek şey sen olacaksın. Hımm... Acaba senden hoşlanmaya mı başlıyorum?” dedi sırıtmaya devam ederek. Sinirle gözlerine baktığımda gördüğüm tek şey alaydı. Gitmeden son kez canımı acıtmak istiyordu ve bütün iticiliğiyle başarıyordu. Öpmek için yaklaştığında kendimi bir nebze olsun rahatlatmak adına sert bir tokat attım. Kafası sola savrulurken dudaklarımdan acınası bir gülüş kaçmıştı. "O uçağa bindiğim an, benliğimden sileceğim ilk şey sen olacaksın." Hızla onu itip Hasan amcanın yanına ilerlemeye başladım. Dengesiz manyak, kendini beğenmiş, ukala kıvırcık. İçimden söylenmeye devam ederken Hasan amcanın yanına varmıştım bile. Aynı anda uçağımın saati anons yapıldığı için hiç kimseye bakmayarak valizimi kaptım ve hızlı adımlarla kapıya doğru ilerlemeye başladım. Yaşadığım onca şeyi arkamda bırakıyordum. Tekrar tekrar yaşayacağımı bildiğim, sonumun aslında bir başlangıç olduğunu bildiğim halde gidiyordum. Ölümüme gidiyordum. Öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın. Sessizce ağladığım anları kimse çığlık çığlığa hıçkırıklara dönüştürmemiş olsun. -Orhan Veli Kanık- Bana sen kimsin diye sorduklarında onlara; 'ben yalnızlığım’ cevabını veriyordum. Çünkü öyleyim. Ben yalnızlığın ta kendisiyim. Sevilmek nasıl bir şey bilmiyordum ama sevmenin ne olduğunu çok iyi biliyordum. Bu yüzden yalnızdım. Eğer yalnız kalmak istemiyorsanız sakın sevmeyin... ~ 2 Yıl Önce ~ “Herkes yerini aldı değil mi?” diye soran Hasan amcanın, kulaklıktan gelen sesiyle gözlerimi devirdim. Bir soruyu 5 kez sorup, aynı cevabı almaktan bıkmamış mıydı? “5. kez söylüyorum. Aldık amirim,” dedi Ege her kelimesine bastırarak. Gergince ona bakarken, oda benden pekte farksız görünmüyordu. İlk görev... İlk operasyon... Her şeyin bitişi... Adamlar takasa başlarken silahımı daha da sıkı kavrayarak derin nefesler almaya başladım. Bitiyordu. Koca yıl dinlediğim tüm o hakaretler, oynanan oyunlar, rezil oluşlarım hepsini birer birer arkamda bırakıyordum. “Yer değiştirin! “ komutunu duyduğumda Egeyle aynı anda ilerde ki bidonların arkasına geçtik. Adamlar bir yandan malları bir yandan da paraları sayarken, bizde amirden gelecek emri bekliyorduk. Bakışlarımı tekrar Ege’ye çevirdiğim de bana baktığını gördüm. Sakin duruşuna rağmen gözlerinde ki endişeyi görebiliyordum. Kulaklıktan gelen,” Hazır,” sesiyle, Ege'yle son kez birbirimize bakıp karşımızdaki adamlara odaklandık. Tok sesli amirimizin 3'ten geriye sayışını dinlerken silahımı sımsıkı kavradım. “Şimdi!” komutuyla Ege’yle saklandığımız yerden çıkıp silahımızı adamlara doğrulttuk. Adamlar bizi fark ettiğinde, onlar silahlarına davranamadan ateş etmeye başlamıştık. Bir kaçı bize ateş etmeye başladığında kendimi bulduğum ilk duvarın arkasına attım. Silahtan çok bıçak kullanmak benim işimdi bu yüzden silahı yere bırakıp paçamdaki bıçaklarımı elime aldım ve saklandığım yerden çıkarak görüş alanıma giren adamlara fırlatmaya başladım. Bıçaklar alınlarına isabet ederken, Ege de çoğunu öldürmüştü. Asıl adamımız tam karşımızda sapasağlam duruyordu. Arda Şenel. Uyuşturucu tacirlerinin kralı. “Kaçışın yok.” dedi Ege silahını beline yerleştirerek. Arda soğuk bakışlarını bize gönderirken, biz de sakin adımlarla ona yaklaşıyorduk. “Her zaman bir kaçış vardır.” dedi elini yavaşça beline getirerek. Ege’nin “Emin ol bu sefer yok,” demesiyle Arda tam silahına sarılacakken, Egeyle aynı anda göğüs kafesine attığımız tekmeyle yere savruldu. İkimizde rahatlıkla nefesimizi verirken birbirimize sırıtarak döndük. “Amirim görev tamamlandı,” dedim yakamda ki mikrofona. “Anlaşıldı. Hemen dışarı çıkın polisler gelir şimdi,” dedi aceleyle. Ege Arda'ya dönüp ellerini bağlamaya başladı. İşini bitirdiğinde son kez Arda Şenel'’e baktım. Soğuk ve keskin bakışlarını bana dikmiş, hafifçe sırıtıyordu. Bakışlarımı ondan çekip yürümeye başladığımda küfür eder gibi çıkan sesi her hücreme işlemişti. “Sizi de bitirecekler var piç kuruları. Bunu sakın unutmayın.” *** Havaalanının tam ortasına dikilmiş, uçak saatimizin gelmesini bekliyorduk. Bitmişti işte. Koca yıl bitsin diye dua ettiğim şu lanet iş bitmişti. “İlk görevinizi başarıyla tamamladınız. Bir kaç ay ortalıklarda görünmemeniz için gidiyorsunuz yurt dışına. Sürgün gibi hissetmeyin kendinizi,” dedi Hasan amca sırıtarak. “Eminim öyledir,” dedi Ege korkunç bakışlarının eşliğinde dişlerini sıkarak. Hasan amca umursamazca başını çevirirken, ben anlamayan gözlerle Ege'ye bakmaya başladım. Ona baktığımı fark ettiğinde aklına bir şey gelmiş gibi gözlerini büyültüp hızla kolumu kavradı. Kaşlarım çatılırken; “Biz bir lavaboya gidelim. Malum uçağın tuvaleti küçücük. Hadi Ecem.” dedi ve kolumu kavrayarak beni peşinden sürüklemeye başladı. “Tuvaletim yok ki benim.” diye söylensem de beni duymuyor, daha da hızlı yürüyordu. Tuvaletlerin oraya geldiğimizde kolumu bırakmayıp beni hızlıca içeri soktu. Ben şaşkınca ona bakarken Ege çoktan duvarla arasına almıştı beni. Uzunca süre gözlerime baktı ve aniden sırıtmaya başladı. “Buradan ayrıldığımızda onca yaşanan şeyden sonra özleyeceğim tek şey sen olacaksın. Hımm... Acaba senden hoşlanmaya mı başlıyorum?” dedi sırıtmaya devam ederek. Sinirle gözlerine baktığımda gördüğüm tek şey alaydı. Gitmeden son kez canımı acıtmak istiyordu ve bütün iticiliğiyle başarıyordu. Öpmek için yaklaştığında kendimi bir nebze olsun rahatlatmak adına sert bir tokat attım. Kafası sola savrulurken dudaklarımdan acınası bir gülüş kaçmıştı. "O uçağa bindiğim an, benliğimden sileceğim ilk şey sen olacaksın." Hızla onu itip Hasan amcanın yanına ilerlemeye başladım. Dengesiz manyak, kendini beğenmiş, ukala kıvırcık. İçimden söylenmeye devam ederken Hasan amcanın yanına varmıştım bile. Aynı anda uçağımın saati anons yapıldığı için hiç kimseye bakmayarak valizimi kaptım ve hızlı adımlarla kapıya doğru ilerlemeye başladım. Yaşadığım onca şeyi arkamda bırakıyordum. Tekrar tekrar yaşayacağımı bildiğim, sonumun aslında bir başlangıç olduğunu bildiğim halde gidiyordum. Ölümüme gidiyordum.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD