" Umay?!" Kulaklarıma dolan Asaf'ın sesiyle gözlerimi aralamıştım. Gözümün önüne iki uzun bacak ilişirken, açmaya zorladığım göz kapaklarım ile başımı hafif yukarı kaldırıp, Asaf'a baktım. " Günaydın, savcım." dediğimde, üstümde ki örtüyü kaldırdı ve kalkmamı istedi. Zar zor yerimden doğrulurken, duvarda ki saat, akrebi altıda gösteriyordu. Çok erkendi! " Bu kadar erken neden uyandırılıyorum?" " Çünkü konuşmamız gerek." demişti otoriter sesiyle. Bazen onunla konuşurken kendimi mahkeme salonunda hissediyordum. " Gece ki mesele is-" " Değil! " Asaf yanıma oturdu ve başını sağa çevirip gözlerime baktı. " Geceyarsı, şu Arif KARA'nın ailesi Diyarbakır'a kaçmışlar. " " Nasıl?!" demiştim şaşkınlıkla. " Bilmiyorum, sanırım akrabalarından gelenler oldu İstanbul'a . Şu dediğin çocuk