Turandan
Yanlış yazılan bir tutanak yüzünden yediğim azardan sonra canım sıkılmış bir vaziyette masama gittim. Daha doğrusu bir kaç memurla ortak kullandığımız masaya. Kendimi sandalyelerden birine attığımda diğer sandalyede oturan Göktuğ sırıtarak elindeki kalemi bana fırlattı.
" Ne oldu lan yüzün sirke satıyor ?"
" Kalayı yedim yine. Başkaları yanlış yapıyor acısını bizden çıkarıyorlar anasını ..."
" Sakin ol şampiyon. Her yerde böyle. Yukarıdakiler aşağıdakileri ezerler. "
" Öyle "
Önümdeki dosya yığınlarına bakıp tekrar isyan ederken diğer tarafımdaki sandalyeye Caner oturdu.
" Duydunuz mu lan ?"
" Neyi ?"
" İkinci bir emre kadar izinler iptal "
" Hassiktir yaa . Tatile gidecektim . Oteli bile ayarladım lan "
Göktuğ ve Caner aralarında konuşurken ben sadece onları dinliyor azarı yediğim tutanağın gerçek sorumlusunu arıyordum .
Yaşadığım o olaydan sonra kendime gelmem neredeyse iki yılımı almıştı. Gördüğüm psikolojik tedavilerden sonra bana verilen görev de bu olmuştu. Bir ismi bile yoktu. Getir götür yapıyor milletin ayak işlerine koşturuyordum. Adı ise polislikti. Mesleğe başlarken ki hayallerim şimdi birer çöptü.
" Kolay gelsin arkadaşlar "
Bahar komserin sesini duyunca üçümüzde ayağa kalktık. Cinayet masasında çalışan başarılı bir komserdi. Hem bekar hem güzel olması da şubedeki erkeklerin dikkatini çekiyordu. Genelde bu kata uğradığı hiç olmazdı.
" Lütfen oturun. Sanırım bir karışıklık olmuş. Yazdığım tutanakta bir yanlışlık varmış "
Harika. İçimden küfür etmek istesemde karşımda rütbece üstün olmasına rağmen bize mahcupça bakan kadına karşı maalesef yumuşayarak baktım. Önümdeki kağıdı gösterip " Evet . Burada " dedim. Elimden alırken yine o mahcup gözleri gözlerime kitlenince bütün sinirimin geçtiğini hissettim.
"Gerçekten özür dilerim. Başınız ağrıdıysa bu konuda Sayın Müdürle konuşabilirim."
" Sıkıntı yok komserim "
" Pekala. Düzelttirip göndereceğim. İyi çalışmalar "
Bahar komser uzaklaşırken başımı önüme eğdim. İşlerden biri bitmiş doksan dokuzu kalmıştı. Önümdeki dosya yığınına hüzünle bakarken Canerin Göktuğ ile konuşmasına da kulak misafiri oldum.
" Varya şu kadın acaip güzel ya "
" Hiç heveslenme kimseye yüz vermiyor. Yemini varmış diye duydum. Asla bir polisle çıkmazmış "
" Ee kendi de polis ama."
" Öyle de ne bilim lan. Bende başkasından duydum ."
İkisi Bahar komseri çekiştirirken ben bir dosyanın daha kapağını açtım . Yazan satırları okurken başıma ani bir sancı girdi. Normal baş ağrıları gibi değildi. Farklıydı. İşte yine oluyordu. O kadar zaman gördüğüm tedavi , kullandığım ilaçlar hiç bir işe yaramamıştı . Gözlerimi sımsıkı kapatıp açtım.
Ve olmuştu.
Gerçekte şubede oturuyorken zihin olarak orada değildim. Karşımdaki sahne değişmişti ve yaşanan olayların tam ortasında duruyordum. Elimdeki silah, önümde dizlerinin üzerine çökmüş elleri bağlı bir adamın alnına dayalıydı. Adamın yalvaran sözleri ve gözlerinden akan yaşlar hiç umrumda değildi. Tek istediğim vardı. Öldürmek. Parmağım tetiği çekerken gözlerim bir an olsun kapanmadı.
Sakin olmalıydım.
Bu ben değildim.
Ben gerçekten burda değildim.
Ben sadece adamın gözlerinden yaşananları görüyordum.
Ve bu adam katildi.