Turandan
Taner arabayı bizim apartmanın önüne park edince beraber indik. Asansörden çıkarken sonunda eskisi gibi gülümsüyordu. Bana güveniyordu ve ben bu güveni boşa çıkarmak istemiyordum. Kapıyı anahtarla açmak yerine zile bastım. Bir dakika sonra açılan kapı ile Duru göründüğünde ona gülümsedim. Kenara çekilince önce ben arkamdan Taner eve girdi.
" Naber fıstığım "
Duru omzunu silktiğinde Tanerin de Duruya elini uzattığını gördüm. İkisi tokalaşırken anahtarımı çıkarıp portmantoya astım. Hepimiz salona geçtiğimizde mutfaktan gelen yemek kokusu ile gözlerim parladı. Bizimki erken gelmiş olmalıydı.
" Yine döktürdün galiba "
Duru gülerek mutfağa girdiğinde Tanere döndüm.
" Gerçekten şanslısın. İkidir Durunun yemeklerine denk geliyorsun ."
" Geçen sefer yemekler çok lezzetliydi. Sanırım gerçekten şanslıyım "
" Ablamın elini almış "
Anında hüzünlenen gözlerim ile Tanerden bakışlarımı kaçırıp " Sen otur biz sofrayı kuralım " diyerek yanından kaçtım. Duru ile beraber kısa süre de kurduğumuz sofrada Taner ile beraber sohbet ederek yemek yedik. Bir ara Tanerin Duruya okulunu sorması dışında Durunun bizimle ilgilendiği olmadı. Bir elinde kaşık bir elinde telefon ile geçirdi yemeği. Kim ile konuştuğunu sorduğumda ise telefonu çevirip yazan ismi gösterdi. En iyi arkadaşım Nur yazısının altındaki mesajları gördüğümde ise onaylamayarak telefonu bıraktırmak istesem de kabul etmedi. Elinde olsa telefona yapışık yaşayacaktı.
Yemek sonrası Duru odasına gittiğinde yalnız kaldığımız Taner ile masayı topladık. En son gelen misafiri düşündüğümde çok farklı bir senaryo olmuştu. Sonrasında salona geçtiğimizde Taner meraklı gözlerini bana dikti.
" Evet abi anlat artık. Meraktan çatlayacağım "
Başından beri bu anı bekleyen adama ne diyeceğimi bilemeyerek baktım. Nereden başlayacaktım. Nasıl kanıtlayacaktım. Nasıl inandıracaktım.
" Hadi abi seni bekliyorum "
" Taner öncelikle anlatacaklarım sana biraz farklı gelebilir. "
" Nasıl farklı ?"
" Duyacakların için biraz beynini zorlayabilirsin. Ufkunu geniş tutman gerekecek. Ve kesinlikle seninle dalga geçmiyorum. Yalan söylemiyorum. Hasta falan da değilim "
" Turan abi iyice merak ettim. Söyle artık "
"Benim kimseyle özellikle o suçlularla bir ilgim yok "
" Evet. Biliyorum . Hiç inanmadım zaten "
" Sağol Taner "
" Ee ?"
" Ben sana söylediğim her şeyi gördüm Taner "
" Nasıl yani ? Adamlar delilleri çalarken yanımızdaydın. Nasıl görebilirsin ki ?"
"Hayal gücün ne kadar geniş ?"
" Abi Allah aşkına ne diyorsun ?"
Sürekli konuşuyordum ama bir türlü kendimi ifade edemiyordum. Doğru kelimeleri bulamamak ve karşımdaki adamın saf bir merak ve kafa karışıklığı ile bana bakıyor oluşu da iyice gerilmeme neden oluyordu. Ne diyeceğimi düşünürken ikimizin ortasına uzatılan defter ile irkildim. Aynı şekilde Tanerin de irkilmesi ile kafamızı ne zaman geldiğini anlamadığımız Duruya çevirdik. Duru elindeki defteri sakince Tanere uzatıyordu. Taner defteri alıp okurken ne yazdığını merak edip bende alacağım sırada Taner defteri hızla indirdi ve gözlerini kocaman açmış bir şekilde bana baktı.
" Ne ne oldu ?"
" Sen - ama - ama - yani - nasıl ?"
Taner kekeleyerek konuşunca kaşlarımı çatarak elindeki defteri ondan aldım ve yazana baktım.
" Dayımın gizli güçleri var. İnsanları ölmeden önce görebiliyor "
Ben şaşkınlıkla Duruya bakınca insanın bir şekilde kollarını göğsünde birleştirdi ve ayakta beklemeye devam etti. Ona ve aileme hiç bir zaman ne olduğunu anlatmamıştım. Nasıl olurda bilebilirdi ki .
" Bu nasıl bir şaka. Benimle oyun mu oynuyorsunuz abi ? "
Taner az önce ki şaşkınlığını üzerinden atmış aklı böyle bir şeyin gerçekliğini reddedercesine savunma yapmaya başlamıştı.
" Ciddi ciddi oturmuş sizi dinliyorum birde. Bende suç "
Taner kalkmaya yetenince kollarından tutup onu durdurmak için hamle yaptım. Ancak Taner tutuşumdan kurtulup ayağa kalktı. Bende kalkıp yine onu durdurmayı deneyeceğim sırada Duru bir elini Tanerin omzuna koyunca Taner birden durdu. Durunun hiç bir baskı yapmadığını görebiliyordum. Ayrıca konuşmuyordu da. Ama gözlerindeki bakış resmen " Otur " diyordu. Taner önce ona sonra bana bakıp kısa bir tereddütten sonra yerine oturdu.
" Tek bir şansın var abi. Açıkla. Beni inandıramazsan çeker giderim "
" Tamam. Sakin ol. Öncelikle Duru doğru söylüyor. Neredeyse iki buçuk yıl önce bir kazaya şahit olmuştum hatırlıyor musun ?"
" Sen hastalanmadan önce "
" Evet. O kaza alanında bir şey oldu . Açıklayamacağım, anlatamadığım. Paranormal bir şey. Kazayı yaşayanlar ve beni etkileyen bir şey . Kazadan sonra şoka girmeye transa geçmiş gibi öylece kalmaya başladım."
Taner kaşları çatık beni dinlerken o günleri hatırladığını belli eder gibi başını salladı.
" Kazadan sonra evime geldiğim ilk gün başladı onlar. Mutfaktaydım. Su içtim. Sonrada odama gitmek için adım attığım anda birden gözlerimin önündeki sahne değişti ve kendimi bambaşka bir yerde buldum. Çok korktum. Ne olduğunu anlamadım. Nerde olduğumu bilemedim. En kötüsü de görüyor duyuyor ama hiç bir şekilde hareketlerimi kontrol edemiyordum. Sanki başkasının vücudundaydım. Gerçeği öyleydi de. Ben sadece zihinsel olarak oradaydım. İşte ilk cinayeti o zaman gördüm. Tetik çekildiğinde kanlar her yere sıçradığında gözlerimi kapattım ve tekrar kendimi mutfağımda buldum. "
Taner bana yüzünde dehşet ifadesi ile bakmaya başlayınca sözlerime devam ettim.
" Bu kadar kolay anlatıyorum ama yaşadıklarımı kabullenmem benim iki yılımı aldı Taner. O kazada ne olduysa bana bir şeyler yaptı . Diğerlerine yetenekler verirken bana lanet verdi. Ben bunun yüzünden çok fazla ölüm görüyorum. İnan bunların hiç birini istemedim. "
" Sen ciddisin ?"
Taner elini ağzına kapatarak bana bakınca başımı aşağı yukarı salladım. O ise kabullenmek istemez gibi iki yana salladı.
" Olamaz. Bunlar gerçek olamaz. Sadece film , kitap "
" Gerçek Taner. Bu gerçekler benim iki yılımı yedi. . Ne kadar kaçsamda görmezden gelsemde beni bırakmadı. Sana nasıl kanıtlarım bilmiyorum . Ama o gün şubede o adamı bu şekilde gördüm. Ayrıca cinayeti de böyle gördüm. Ne katilleri ne de ölen adamı gerçekte tanımıyorum "
" Aman Allahım . Bu çok inanılmaz. "
Tanerin ne kadar yüzünde şaşkınlık ifadesi olsa da bana inandığını anlayabildim. Sadece sindirmeye ihtiyacı vardı. O yüzden hedefimi değiştirip tekli koltuğa oturan Duru hanıma baktım.
" Gelelim sana "
Duru ona söylediğini anlayınca omuzlarını dikleştirerek bana baktı.
" Ne zamandan beri biliyorsun ?"
Hemen eline aldığı kalem ile deftere yazarak bana çevirdi.
" Bir yıl oldu "
" Nasıl öğrendin peki ? Ben hiç bir şey anlatmadım "
Tekrar deftere bir şeyler yazıp bu sefer kucağıma attı. Oturuşundaki değişiklikten her an kalkmaya hazır olduğu anlaşılıyordu. Kesin kızacağım bir şeydi. Defteri kucağımdan alıp okudum.
" Günlüğünü okudum "
Şaşkınlık ve kızgınlıkla ona baktım. Köye geldikten altı ay sonra günlük tutmaya ve olanları yazmaya başlamıştım. Bu Zeynep Hanım'ın tavsiyesiydi. Yoksa delireceğimi düşünüyordum. Ve yazmak gerçekten de Zeynep Hanım'ın dediği gibi bana iyi gelmişti.
" Bu yaptığın çok yanlış. Bu yaştan sonra bunu sana öğretecek değilim. Başkalarının özelini okurken hiç mi rahatsızlık duymadın ?"
Duru ellerini uzatınca defteri ona geri verdim. Kalemi eline aldığı sırada yan gözle Tanere baktım. Bir bana bir Duruya bakıyordu. Az önceki dehşet ifadesi silinmiş biraz daha rahatlamış gibiydi. En azından Duru ile olan kapışmamız aklını meşgul etmişti. Tekrar kucağıma atılan defter ile önüme döndüm.
"Yoo"
Durunun pişkinliğine hayretle baktım. Gözlerimi kıstığım sırada Duru olacakları anlamış gibi yerinden fırladı. Acele ile bir şeyler yazıp sayfayı yırtarak Tanerin kucağına bıraktığı gibi odadan çıktı. Zilli biliyordu nasıl kızacağımı. Taner kucağına atılan sayfayı okuyarak gülümseyince merakla ona baktım. O da fark edince sayfayı bana çevirdi.
" Ben kaçıyorum. Yine gel. İyi geceler. "
Cık cıklayarak başımı iki yana sallarken göz ucuyla Tanerin o defter yaprağını cebine koyduğunu gördüm. Ama bunu yorumlayacak vaktim yoktu.
" Taner "
Taner yüzünü bana çevirince yine aynı konuya döndüğümüzü anladı. Yüzündeki ifade bunu gösteriyordu.
" Abi. Bu anlattıkların. Sizin bu konuştuklarınız. Ben bilmiyorum. Bunlar gerçek üstü şeyler. İnanmak istiyorum ama çok zor."
" En azından deli olduğumu düşünmedin bu bile bana yeter. "
Taner sözlerim ile rahat bir gülümseme sergileyince en azından arkadaşımı kaybetmediğimi anlayarak rahatladım. Bende onunla birlikte gülerken çalan telefonum ile gözlerimi devirdim. Arayan kişi belliydi. . Her gün aynı saatlerde arıyordu.
" Efendim Efe "
" ........"
" Tabiki yapıyorum Efe. Yalnız şu an misafirim var "
"........"
" Lan sana ne kim olduğundan. Tövbe tövbe "
"......."
" Hadi abicim hadi. Fazla merak iyi değildir. İyi geceler "
Telefonu kapattığımda bana merakla bakan Tanere " Deli bir arkadaş " diye açıklamada bulundum . Taner anladığını belirtirken arkadaştan çok kardeşim gibi görmeye başladığım bu çocukların , sırrımı bilmesi ve hâlâ karşımda oturuyor olması büyük bir rahatlama hissetmeme neden oldu. Efe zaten biliyordu. Ama artık önemli bir sırdaşım daha olmuştu. Tabi birde Duru vardı. Bir gece de iki önemli kişinin sırrımı biliyor oluşu haftalardır hissettiğim gerginliği almıştı.
" Ben gideyim artık abi . Yarın görüşürüz "
" Tamam Taner. Görüşürüz "
Taner evden çıkarken düşünceli görünse de ona hak verdim. Bu akşam öğrendiklerini elbette hemen sindirmeyecekti. Ama umutluydum. Kapıyı kapatıp odama giderek kendimi yatağa attım. Aslında daha erkendi. Ama fena halde uykum vardı. iki senedir tuttuğum sırrın ağırlığını hafifletmiş olmanın verdiği rahatlık ile gözlerimi kapadım. Artık rahat bir uyku çekebilirdim.
&&
" Günaydın Beyler "
" Günaydın "
" Günaydın "
Göktuğ ve Caner ruhsuz bir şekilde konuşunca elimdeki poğaça poşetini ortalarına bıraktım. Göktuğ anında gözlerini açıp kendine gelirken Caner ayağa kalktı.
" Ben çayları alıp geleyim. Aman abi hepsini bitirmesin bu pis boğaz dikkat et "
" Sesin lan o "
Göktuğ ve Caner atışırken gülerek onları izledim. Caner koşturarak kantine inerken Göktuğ ilk poğaçasını yemeğe başlamıştı bile. Yerime otururken yine masaya dizilmiş dosyaları gördüm. Yine bir sürü evrak işi beni bekliyordu. Ayak işlerini yapmaktan çok sıkılmaya başlamıştım artık.
" Günaydın Gençler "
" Günaydın komiserim "
" Günaydın komiserim "
" Caner nerde ? Yine mi geç kaldı yoksa ?"
" Yok komiserim çay almaya gitmişti. Kahvaltı yapmadık da. Buyurun beraber yapalım. "
" Sağolun ben yaptım. Bu gün çok işim var "
Evimde konuşmamızın ardından iki hafta geçmişti. Herhangi bir görü yaşamamıştım. Rutin işlerimizi yapıyorduk.
Taner odasına girerken hemen arkasından Caner elinde çaylarla geldi. Beraber kahvaltımızı yaparken katta bir kaç kişinin oflayarak koşuşturduğunu gördük. Göktuğ ayağa kalkıp " Burak abi noluyor ?" diye sorunca adını duyan çocuk elindeki kutu ile birden durdu.
" Sorma abi ya. Valla başımıza iş çıktı. "
" Hayırdır lan noldu ?"
" Sayın müdür bazı bölümlerin dağınık olmasından rahatsız olmuş. Odalar değişiyor. Diğer bloktan buraya gelenler olacak. Tabi ki burdan da diğer bloklara gidenler. "
" Hadi ya . Bizim kattan giden var mı acaba ?"
" Var diye biliyorum abi ama kim bilmiyorum "
" Tamam devrem sağol . Hadi kolay gelsin "
Burak işine devam ederken Göktuğ yerine oturup " inşallah Sefer piçinin grubu gider " diye homurdandı. Sefer de bizim gibi memurdu. Onun bağlı olduğu komiser ise pek fazla ortada görünmüyordu. Adamı bir kaç kere görmüştüm. İsmi Yetkindi. Yetkin komiser. Diğer grup ise kendi halindeydi. Onların komiseri de asık suratlı yaşlı bir komiserdi. Mehdi Komiser . Eskilerden olduğu için ona dinazor doyorduk. Bu meslekte on yılı tamamlamışsan sen artık bir dinazorsundur.
Canerin " Oğlum ya biz gidersek . Çok alıştım ben buraya " demesi ile Göktuğ " Valla her gün şu sefer piçinin yüzünü görmektense ben gitmeye razıyım. " dedi. Ona hak vermeden duramadım. Her baktığında resmen yarasını deşiyordu.
" Boş verin ya. Zaten gitsek bile blok değiştiriyoruz bina yine aynı bina "
Caner başını sallarken elimdeki çayın son yudumunu da aldım. O sırada karşı bölmede olan hareketlenme ile hepimizin dikkati oraya yöneldi. Mehdi Komiser söylenerek odasından çıkıyordu.
" Eşyalarımı iyi toplayın. Bir şeyim kalmasın "
Adam sinirle bağırıp asansöre bindiğinde Göktuğ " Tüh be onlar gidiyor " diye söylendi. Karşıdaki karmaşayı izlemeye devam ederken yerimden kalkıp yanlarına gittim
" Yardım lazım mı devrem "
" Sağol devrem. Bizim komiser eşyasını herkese elletmez. Fazla titiz bu konuda. "
" Anladım. Nereye gidiyorsunuz şimdi ?"
"B. Bloğa "
Başımı sallarken aslında onların gitmesinin en mantıklısı olduğunu biliyordum. Bu katta ki iki komiserde cinayet masasına çalışırken Mehdi Komiser Narkotikteydi. Onun bu katta olmasını zaten ilk geldiğimden beri yadırgıyordum.
" Kolay gelsin bakalım "
Kendi bölmeme geçerken komşularımızın toplanıp gitmesini izledik. Karşısı tamamen boşalınca bu sefer de aramızda kimin geleceğine dair konuşma geçmeye başladı. Eğer hepimizi bir yere topluyorlarsa sadece tek seçenek vardı. Bahar komiser ve ekibi . Düşüncelerimi doğrular gibi kolunda taşıdığı koli ile asansörden inen ve Bahar komiserin ekibinde olan Rüzgar ile gülümsedim. Onun arkasından yine elinde bir koli taşıyan Esma ve son olarak elinde kendi kolisini taşıyan Bahar komiser çıktı. Onlar odalarına yerleşirken bize kısa bir selam verip işlerine döndüler. Caner ve Göktuğ heyecanla birbirlerine bakıp " Oğlum bu kadın çok güzel yaa " diye söylenmeye başladıklarında benimde ilgim onlara kaydı. Evet kadın gerçekten çok güzeldi. Ve herkes bunun farkındaydı.
" Daha önce söyledim ama bir polis ile asla beraber olmazmış "
" Evet. Nerden geliyorsa bu kuyruk acısı "
" Bahar hakkında bir daha böyle bir şey duyarsam ekipten atılırsın Caner "
Tanerin sert sesi ile birden yerimizden fırlayıp ayağa kalktık. Canerin sözleri gerçekten onu kızdırmış gibi görünüyordu. Başka bir şey demeden arkasını dönüp Bahar komiserin odasına doğru gitti.
" Kay gelsin arkadaşlar "
Bahar komiser de onun sesine yeni odasının kapısına çıkıp Taner komiser ile sohbet etmeye başladığında bize pis pis sırıtan seferi görmezden gelerek yerimize oturduk.
" Off çok kızdı be "
Göktuğ oflarken Canerinde yüzü düşmüştü.
" Adam yılan gibi. Her seferinde nasıl sessizce yanımıza gelmeyi başarıyor anlamıyorum "
Canerin sözleri beni istemsiz güldürünce bir kötü bakışda ben yedim. Caner den özür dileyerek önüme döndüğünde ileride sohbet eden ikiliyi izlemeye koyuldum. Aralarındaki mesafe ikisininde sadece iş arkadaşı olduklarının göstergesiydi. Bahar komiser Tanerin söylediği bir şeye gülerken gözlerim onun yüzünde dolaştı. Tam sıra dudaklarına gelirken birden etraf karardı ve görüntü değişti.
Bu sefer bambaşka bir yerdeydim. Etrafım çok kalabalıktı. Müziğin yüksek sesi başımda inanılmaz bir ağrıya sebep oluyordu. ışıklandırma ise gözlerime hiç iyi gelmiyordu. Sanırım bar ya da eğlence kulübü gibi bir yerdeydim. Ve burda olmaktan pek de memnun değildim. Oturduğum yerde yayılmış ve etrafı izliyordum. Bir elimde tuttuğum içkiyi başıma diktim. Kendimi çok güçlü hissediyordum.
" Geldim "
Yanıma oturan kıza gülümsedim. Kız da bana gülümseyip önündeki sodaya benzeyen şeyi içti.
" Hâlâ buraya nasıl geldim bilmiyorum. İlk defa böyle bir yere geliyorum "
Kızın söylediklerine gülümsedim. Onu buraya gelmesi için ikna eden bendim.
" Alışmaya bak güzelim benim sevgilim isen buralara çok geleceksin "
Ağzımdan çıkan sözler kızın anında kızarmasına neden oldu. Kız masumdu anlayabiliyordum.
" Biz sevgili miyiz ?"
" Tabiki. Hadi gel "
Ayağa kalkıp onu da kaldırdım. Elinden tutup yürütmeye başladım. Benim peşimden gelirken ayağındaki büyük babetler ona zorluk çıkartınca sinirlendim ve hızla yanına çekip belinden sarıldım. Koridorda yürürken gürültü boğuk bir hâl almaya başladı. Önüme çıkan merdivenlerden inerken kızın incelmiş sesini duydum.
" Nereye gidiyoruz Giray "
" Birazdan görürsün bebeğim "
Merdivenler bitince karşımıza karşılıklı odalar olan bir koridor daha çıktı. Her birinden iğrenç sesler, çığlıklar geliyordu. Bunlar zevk değil acı çığlıkları. Kızın korktuğunu gerilmesinden anladım ve kaçmak isteyeceğini fark edip onu önüne geldiğim odanın kapısını açarak içeriye ittim.
" Ne yapıyorsun. Burası neresi ?"
Kız etrafına bakınırken toz pembe ince hırkasının köşesini sıkıyordu. Odada sadece tek bir yatak ve masa vardı. Birde gömme dolap. Giderek dolabın kapağını açtım. İçindeki kesici aletleri ve diğer şeyleri görünce çok şaşırdım. Ama bedeninde olduğum adam olaya hakimdi. Elime önce bir ip aldım. Gülümseyerek önüme döndüğümde kız elimdeki şeyi görüp geriledi. Ona doğru ilk adımımı atmam ile görüntü değişti ve kendimi tekrar Bahar komiseri izlerken buldum. Kalbim hızla atıyordu. Sanki bir film izlemiş gibiydim. Bu sefer ölüm görmemiştim. Ama emindim. O kız ölmüştü.
Bu sefer geri durmayacaktım. Efenin dedikleri hâlâ kulağımdaydı. Vicdanımın sesi de onun yanında. Hızla hareket edip yanlarına gittim.
" Afedersiniz komiserim "
" Turan ne oldu ?"
Bahar ve Taner komiser konuşmasını kesip bana bakınca bir an ne diyeceğimi bilemedim. Ama Taneri ordan uzaklaştırmalıydım.
" Taner komiserim sizinle konuşmam gereken bir konu vardı. "
" Tabi "
" E şey yalnız "
Bahar komiser iki kaşını kaldırıp bana bakınca onu gücendirdiğimi düşündüm. Ancak o Tanere dönüp " Sonra görüşürüz Taner " diyerek işlerini yapmaya devam etti. Taner ile beraber odasına girdiğimizde Taner masasına geçip bana da karşısını gösterdi. Sandalyeye oturup ona döndüm.
" Hayırdır Turan. Yüzünün ifadesine bakılırsa iyi bir şey söylemeyeceksin ?"
" Ben yine gördüm "
" Anlamadım ne gördün ?"
" Sana söylediğim şeyi gördüm. Bir cinayet "
Tanerin yüzünün şekli birden değişti. Bana inanıp inanmadığını bilmiyordum ama anlatmaya başladım.
" Bir gece kulübü gibi bir yer var. Ama o sadece kılıf. Altına inşaa edilmiş odalarda çok kötü şeyler yapılıyor. Dün gece de onlardan birinde bir kız öldürüldü. Siyah saçlı, küçük gözleri olan bir kız. "
" Bu söylediğin yerin nerede olduğunu biliyor musun ?"
" Hayır ? Ama kız toz pembe bir ceket giyordu ayağında da beyaz babetler vardı."
" Ne diyebilirim ki. Böyle bir vak'a bana gelmedi. Gelirse de verdiğin ayrıntılar pek işe yarar bir şey değil. "
Tanerin konuşması içimdeki heyecanı alıp götürünce başımı sallayıp ayağa kalktım. Odadan çıkarken yardımcı olamamamın verdiği his vardı. Bizimkilerin yanına otururken Canerin oflamasını duydum.
" Ne oldu ?"
" Ya geçen seferki kız manyak çıktı "
" Nasıl yani ?"
" Ya diğerleri gibi 155 birini buldum. Tek gecelik . Ama kız bana taktı. Şimdi kimle çıksam kıskanıyor. Sürekli arayıp duruyor. İstemiyorum diyorum anlamıyor. Gurur da yok kızda. "
Göktuğ yandan bir gülüş atarak ona batı.
" Ben sana bulaşma onlara demiştim. "
Caner elini sallayıp geçiştirirken Sayın müdürün memuru Tanerin odasına girdi. Elinde tuttuğu dosya büyük ihtimal yeni bir olaydı. O çıktıktan beş dakika sonra Taner odadan çıkıp bizim bölmeye girdi. Elinde tuttuğu dosyayı benim önüme atınca üçümüz şaşkınca ona baktık. O ise dümdüz bana bakıyordu. Yüzündeki ifade ise anlatılamazdı. Önüme atılan dosyayı çevirip kapağını açtım. Önüme çıkan fotoğraf öldürülmüş bir kadına aitti. Ama benim gözlerim çalılıklar arasında yatak kadının üzerindeki toza ve kana bulanmış toz pembe hırkadaydı.