+18 Sahneler detaylıdır.
“Bana bak!” dedi emredici bir tonda. Gözlerimi hızla açtım. Hala içimden çıkmamıştı. Kolları iki yanımda duruyordu.
Gözleri gözlerimde takılı kaldığında gözlerinde ki koyulaşmada kaybolup çekilmiştim bir kara deliğe.
“Bakiresin,” dedi kısık ve boğuk çıkan ses tonu ile. Diyemedim ‘sen bana fahişe gözüyle baktın ama ben fahişe değilim’ diye. Sadece kafam ile onaylayabildim.
Sinirle “Bakire misin? Cevap ver!” diye soludu.
“E-evet,” dedim titreyen bir ses tonuyla. “Özür dilerim, seni memnun edemedim.”
“Sakın bakiresin diye, senin ilkin oldum diye sana karşı sorumluluk duyacağımı düşünme!”
Başımı iki yana salladım. “Öyle bir beklentim olmayacak. İnan bana…”
“Aklınca beni tuzağa mı düşüreceksin? Masum kız ayaklarıyla hayatımda kalıcı olacağını mı sanıyorsun! Eğer başıma bela olmaya kalkışırsan bunu canınla ödersin! Bilmiş ol!”
Onun bu kırıcı sözleri karşısında saatlerce ağlayabilirdim. Resmen ona oyun oynadığımı sanıyordu.
“Benim tek derdim ailem… Senin yerinde şu an Mithat olabilirdi. Sırf bu yüzden sana olan minnettarlığım bir ömür sürecek. Lütfen bir fahişeyle birlikte olur gibi davran ve döllerini rahmime bırak.”
“Dediğin gibi olsun.”
Aslan’ın şüpheyle gözleri kısılırken üzerimde hareketlendi. O hareket ettikçe yırtık zar bölgesine giren sancı ile tekrar yüzüm buruştu.
“Kasma kendini,” dedi emredici bir ses ile.
Ben yutkunup Aslan’ın dediğini yaparken onun hareketleri daha yavaş bir şekilde tekrar başladı. Dudakları tekrar dudaklarımı bulduğunda elleri göğüslerimi eziyor ve benim ise bacaklarım mümkünmüş gibi ona daha fazla dolanıyordu.
Aslan’ın hareketleri ritmik bir şekilde içime işlerken benim can acım yerini yavaş yavaş akıl almaz bir zevke bırakmaya başlamıştı. Gözlerim kendiliğinden kapanırken ellerim tekrar ona dolanmıştı ve bu sefer gece karası saçlarının arasında dolaşıyordu.
Hissiz bir sevişme böyle ise peki ya aşık olduğun biri ile nasıldı düşünemiyordum fakat Aslan Saruhan asla tahmin edemeyeceğim şekilde bedenime hükmediyordu.
Aslan Saruhan beni ben olmaktan çıkarıyordu…
Aslan’ın hareketleri giderek sertleşirken içimde büyüyen volkan beni uçurumlara sürüklüyordu. Aslan nasıl hissediyordu, o da benim gibi o uçurumdan düşmek için can atıyor muydu?
Boğuk inleyişinin ardından “Çok darsın siktir… Ahhh…” diyerek daha coşkulu bir ritimle bedenime hükmetmeye başlamıştı.
Parmaklarım saçlarından sırtına ilerlerken Aslan’ın üstümde gerildiğini hissettim ve o anda daha önce asla yaşamadığım o hissi iliklerime kadar hissettim.
Vücudumda kasırgalar koparken titrememe engel olamıyor ve üzerimde kendini artık kasmayan Aslan’ın ise benimle aynı durumda olduğu birbirine karışan seslerimizden anlamıştım.
Boğuk boğuk haykırarak içime akarken gel git yapmayı bırakmıştı ve kendini tamamen üstüme enkaz gibi bırakmıştı.
Aslan’ın tohumlarını içime kabul ettikten sonra bu defa kendini benden çekti ve ben o an düştüğüm boşluk hissi ile gözlerimi açıp tavana diktim.
“Hemen ayağa kalkma.” Sonra belimin altına bir yastık koyup “Harekette etme,” dedi. O an kendimi damızlık olarak hissettim. Gerçeği öyleydim.