Günümüz Aslan Odanın kapısında kaşlarım çatık halde Zehir’e bakarken hızlıca kendini toparlayıp ayaklanmıştı. “Burada ne olduğunu sordum! Biriniz cevap verecek mi?” Zehir ensesini kaşırken “Ne gördüysen o işte,” diyerek pişkin pişkin cevap vermişti. “Ben burada karımla oynaşan sağ kolumu görüyorum. Kafana sıktırtmadan adam akıllı cevap ver Zehir!” Öfkeyle yumruğumu sıkmıştım. Zehir’in rahatlığı ise beni daha çok kızdırıyordu. “Sen bana ne dediğinin farkında mısın Aslan? Beni neyle itham ediyorsun? Lafını bil öyle konuş!” Zehir’in iki yakasını yapıştım. Sinirden gözüm dönmüştü. “Açıkla lan! Madem ben lafımı bilmiyorum sen bana ne bok yediğinizi anlat!” Öfkeyle yüzüne kafayı gömdüğümde geriye doğru savrulup yere kapaklandı. Onu yakasından tutup yerden kaldırırken Selvi’nin bağı