CEMRE
Mutfaktayken kapı sesini duydum. Aslan mı gelmişti? Kardeşimi bulmuş muydu?
Salona geri döndüğüm anda krem rengi koltukta yayılmış bir Aslan Saruhan ile karşılaştım. Ne yapmalıydım? Ne demeliydim? Basitçe ‘hoşgeldin’ demem abes kaçar mıydı?
Ben istemsizce boğazımı temizledim ve o sırada Aslan Saruhan'ın gözleri bana döndü. Göz göze geldiğimiz anda bütün vücudum ürperti ile sarsıldı.
"Geç otur," dedi çok uzatmadan. Rahat bir tavırla kafasını başka yöne çevirerek ilgisiz bir hale büründü. Benimle konuşmak için mi yoksa sevişmek için mi gelmişti? Haline bakınca konuşmak için olduğunu var saydım.
Derin bir nefes daha aldım ve ardından hemen önünde ki koltuğa gidip oturdum. Ellerimi kucağımda birleştirirken diken üstünde gibiydim.
"Bu gece için hazır mısın?”
Tüylerim ürperirken yutkundum. Bu gece; doğmamış bir bebeğin günahına girmek için adım atacağım ilk geceydi.
Tartar gibi gözlerime bakarken ben korkumu gizli tutmaya çalışıyordum ama içimde büyüyen korkuya engel olamıyordum.
"Bu gece mi?" Sesim titrek çıkmıştı. Kendimi ele vermiştim.
Aslan Saruhan'ın gözleri kısılmış ardından üzerimde gezinmişti.
"Evet," dedi tereddütsüzce ve içim biraz daha korkuyla titredi.
Ona bu durum normal geliyor muydu? Bebek yapmak için biriyle ilişkiye girmek bana korkutucu gelirken onun düşüncesini merak ediyordum. Robot gibi, duygusuz bir şekilde mi benimle birlikte olacaktı?
"Ya Hira… Kardeşimi buldun mu," dedim titreyen sesimle. Benden beklediği şey içime korkuyu salmıştı ve bu korkuyu biraz olsun kardeşimden küçücük bir haber duyarsam yenebilirdim belki.
"Önce bir hamile kal," diyen Aslan yayıldığı koltuktan kalktı ve ardından beyaz gömleğinin kollarını düzeltti.
“Ama o arada Mithat kardeşime bir şey yaparsa? O zaman ne olacak?”
Aslan küçümseyici bir şekilde beni süzdü. “Sence ben bunu düşünmedim mi?”
“Önce kardeşimi görmek istiyorum.”
“Önce hamilelik olacak, sonra da kardeşine kavuşursun.”
“Onu buldun mu? En azından bunu söyle.”
“Mithat’ı ve kardeşini dert etme. Şimdi dediğimi yap. Git adam akıllı bir gecelik giy. Dışarda ufak bir işim var. Gelirim bir saate.”
“Tamam.”
***
Üzerimde ki siyah saten gecelikte parmaklarımı gezdirirken gözlerimi sıkıca kapattım. Sanki bu geceliğin üzerimde olması bile bir günah sebebiydi benim için.
Çamura bulanmış kadar kirli hissediyordum kendimi.
İnsan olacak olanın önüne geçemezdi, bunu yaşayarak tecrübe etmiştim.
Tek bir adamın koynuna girmek sayısız adamın ve ailemi mahveden adamın koynuna girmekten iyiydi değil mi? Üstelik sadece hamile kalana kadar bu birliktelik devam edecekti. Kötünün iyisi diye düşünüp kendimi rahatlattım.
Yatağın üstünde kurbanlık koyun gibi bekliyordum. Bir saatin ardından kapı tıklandı. Aslan içeriye girdiği anda göz göze geldik. Kalbim göğüs kafesime sığmıyordu. Heyecan, korku birbirine girmişti.
Aslan beni gördüğü andan itibaren bakışlarını üzerimde gezdirirken gördüğü manzaradan memnun kalmış gibi hissettim.
Ben ne yapacağımı bilemez bir halde geceliğin ucunu tutarken Aslan'ın gözleri de oraya kayıp tekrar gözlerimi buldu. "Hazır mısın küçük?"
Aslan elinde ki anahtarı yan tarafta ki dolabın üzerine fırlattı. "Bu geceden sonra geri dönüş olmayacak. Şu an vazgeçebilirsin. Bu büyük bir adım Cemre. Bebeğinden vazgeçmek kolay olmayacak. Eğer buna hazır değilsen bu anlaşmadan vazgeçebilirsin.”
“Vazgeçtiğim çok şey oldu Aslan… Ailem için bebeğimden vazgeçebilirim. Biliyorum ki sen o bebeği bu kadar çok istiyorsan ona çok iyi bakarsın. Sadece bir isteğim var…”
“Nedir?”
Ayağa kalktım. Sesim çok cılızdı.
“Onu 6 ay emzirmeme izin ver… En azından annesi olarak ona bunu borçluyum.”
“Bunu düşünürüm. Şimdi soyun Cemre… Madem kararlısın. Uzatmayalım.”
Ben bu kadar gerileceğimi asla tahmin etmezdim fakat şuan buraya düşüp bayılabilirdim.
Aslan hemen önümde durduğun da göğsünün hizasında olan gözlerimi gözlerine çıkaramamıştım utançtan. Aslan'ın ellerini sabahlığımın kuşağında hissettiğimde baştan aşağı bir elektrik akımı vücudumdan geçti.
"Hazırsın," diye mırıldanan Aslan sabahlığımın önünü açtığım da gözlerimi sıkıca kapadım.
Hazır olmamak gibi bir şansım yoktu ki...
Kalp atışımı duyuyor muydu bilmiyordum ama nefes alamıyordum. Nedendi bu heyecan?
İlk olduğu için mi?
Bütün bedenimi ele geçirmiş bir karıncalanma vücudumda dolaşıyordu. Kuşağımda dolaşan elleri yutkunmama sebep olurken beni kendine çekmesi ile titreyen ellerim refleks ile onun kollarını buldu.
O titreyen ellerimin ve deli gibi atan kalbimin farkında olacak ki dudağının kenarı kıvrıldı ve ardından burnunu saçlarımın arasına gömdü. Ben burnuma gelen alkol kokusuyla sarhoş olmak istedim. Aslan içmişti. Keşke ben de iki kadeh içseydim. Belki daha kolay olurdu.
Onun elleri bel hizamda dolaşırken benim parmaklarım kollarına daha sıkı tutundu. Burnu saçlarımın arasından yüzüme doğru bir yol çizerken nefesi nefesime çarptı. Deli gibi atan kalbim o an atmayı bırakırken nefes bile alamadığımı hissettim.
“Tenin buz gibi,” diye homurdandığında ona dikkatle baktım.
“Ev biraz soğuk.” Heyecandan buz kestiğimi söyleyemedim. O gördüğüm rüyada acizdim. Ama gerçekte daha güçlü olmalıydım. Bu yolu ben seçmiştim, şimdi hayıflanmam yersizdi. Sözleşme ne gerektiriyorsa onu yapacaktım.
Ailem için…
Aslan yakıcı dokunuşlarını tenimde gezdirerek “Birazdan birlikte cehennem çukuruna düşeceğiz. İkimiz birlikte yanarken küllerimizden benim bebeğim doğacak. O yüzden şimdi üşümenin keyfini çıkar Cemre,” dedi aristokrat bir tavırla.
Aslan’ı anlamak çok zordu. Mafya mıydı yoksa derin duyguları olan bir adam mıydı? Bu çocuk aşkının sebebi neydi?
Eli kalçamı bulduğunda panik dalgası zihnimi sarmış, az önceki kabulleniş yok olup gitmişti.
“Başka şekilde baba olabilirsin.” Telaşla söylemiştim. Kalçamdaki eli sıklaşırken bedenimi hafifçe bedenine yasladı.
İçkili nefesi yüzümü yalarken “Nasıl?” diye sordu.
“Yanmadan… Yakmadan…”
“Açık konuş benimle!”
“Yani tüp bebek yöntemiyle sana istediğini verebilirim… Benimle sevişmen gerekmiyor.”
Yüzünde belli belirsiz bir şaşkınlık belirdi. O an umutlanmıştım. Ancak Aslan beni kendine doğru iyice bastırıp “Sence bunu istiyor muyum?” diye sordu.
“Eğer evliysen karını aldatmamış olursun.”
Kaşları çatıldı. Yüz hatları gergindi. “Sen beni dert etme. Sadece şunu söyle, benimle sevişmeyi istiyor musun istemiyor musun? İstemiyorsan sana zorla sahip olacak değilim.”
“Yani tüp bebek mi olacak?”
“Düşmanlarımın eline koz veremem. Aslan tüp bebekle fahişenin biri sayesinde baba oldu dedirtmem. Bunu aklından çıkar!”
Bu noktadan sonra diyecek sözüm yoktu. Silah zoruyla birlikte oluyormuşum gibi davranmayı bırakıp elimi kirli sakallarında gezdirdim. Adam vazgeçerse, sözleşmeyi iptal ederse… Düşüncesi bile mideme kramp girmesine sebep oluyordu. Tüm hayallerim, umutlarım yerle bir olurdu.
“Haklısın, böyle düşünemedim.” Gözlerinin içine bakarken “Ben senin olmaya hazırım. Sözümün arkasındayım, ailem için kölen olmaya razıyım,” dedim içtenlikle.