Serhat’tan,
Başıma balyozla vuruluyor gibi bir sancıyla uyandığımda artık çok geçti.
Yanımda yüzükoyun yatan çıplak kadın felaketim olmuştu.
Bu yaşıma kadar harama elimi sürmüş değildim. Ailem kadının patlağı ile erkeğin uçkursuzu arasında fark görmez, beni de öyle yetiştirdiler.
Ne üniversite hayatımda ne iş hayatımda yatağıma girmeye çalışan hiç bir kadına izin vermemiştim.
Ailemin adı ve serveti çoğu kadını baştan çıkarmak için yetip de artıyordu.
Benim yatağıma nikahsız giren başkasının yatağına da girer diye düşünüyordum. Bu benim için kabul edilemezdi.
Dün gece ise korkunç bir hataydı.
Aileme zorla kabullendirdiğim sevgilime evlilik teklif etmek için bin beş yüz kilometreyi uça uça gelmiştim.
Arayıp sana bir sürprizim var dediğimde kendi evine davet etti, şimdiye kadar hep dışarıda görüşmüştük.
Zaten evleneceğimiz için kabul ettim. Çok yakında tamamen helalim olacaktı nasılsa.
Pişirdiği domatesli makarnayı yerken sürprizimi sordukça naza çekip eğleniyordum. Aramızda evlilik konusu henüz hiç geçmemişti. Şaşıracağına adım gibi emindim.
İki tabaklık mum ışıklı makarna soframızda içim içime sığmıyordu. Konakta olsak en az beş çeşit olurdu önümüzde ama sevdiğim yaptı diye yediğim makarna dünyanın en lezzetli yemeği gibi geldi.
Tadında bilmediğim bir aroma vardı.
Yedikçe hararet bastığı için tişörtümün üzerine aldığım ince gömleği çıkarıp attım. Hararetim geçmedi. Sorun makarna değil içimdeki heyecan olmalı diye düşündüm.
Sofrayı kaldırırken içimde kabaran yabancı kıpırdanmalar gittikçe arttı.
Daha fazla vakit kaybetmeden cebimden yüzüğü çıkarıp sevgilimin önünde tuttum.
Nefsime karşı daha önce hiç bu kadar zayıf hissetmediğim için işimi bitirip bir an önce bu evden çıkmak istiyordum.
Boynuma atılıp hemen kabul etti. Büyük sürprizler, havai fişekler bekleyen kızlardan olmadığı için doğru bir seçim yaptığımı düşündüm.
Sarılışı gittikçe daha samimi bir hal alırken kollarını hafifçe çözüp yüzlerimizi hizaladı.