Serhat’tan,
Aslı’nın uyandığındaki rahatlığı içime bir kurt düşürmüştü.
İki adımlık mutfakta ileri geri yürüyüp bir türlü sakinleşemedikçe beynimi kemiren şüphe nefes bile aldırmıyordu.
Yanlış olan bir şeyler vardı, çok yanlış.
Evde buluşmak fikri en büyük yanlıştı zaten. O kadar uzun sarılmamız, aç gibi kıza saldırmam, bana benden de büyük açlıkla cevap verişi...
Birbirimize bıraktığımız izleri karşılaştırsak eminim ki bendeki hasar çok daha büyük olurdu.
Boynumdaki çürükleri kapamak için son düğmesine kadar iliklemiştim.
Sırtımdaki tırnak izleri ise sabun değdikçe sızlamıştı.
İlkini yaşayan bir kız nasıl bu kadar istekli olur aklım almıyordu.
Beni istemesi kötü bir şey değildi ama işte adını koyamadığım, koymaktan çekindiğim şüpherler beynimi çürütüyordu.
Tek seferde kurtulmak için yatak odasına döndüm.
Bu yaptığım Aslı’ya da aşkımıza da saygısızlık gibi geliyordu.
Ucunu tuttuğum örtüyü bir türlü kaldırmayı başaramıyordum. Karşılaşacağım her neyse daha şimdiden kalbimi sıkıştırıyordu.
Beş on saniye kendimle mücadele ettikten sonra bir çırpıda yatağın üzerindeki örtüyü sıyırdım.
Aradığım yoktu..
Ufak bir pembelik bile geçmemişti yatağa.
Öfkeyle örtüyü bütünüyle kaldırıp yere attım.
Benim spermlerimin izleri her yerdeydi ama Aslı’nın bekaretine dair hiç bir şey yoktu.
O an beynimde Aslının en ufak bir acı çekme ifadesi göstermediği suratı canlandı.
Yavaş değildim. Yaptığım hayvanlıkla övünmüyordum ama beni o kadar cesaretlendirmişti ki kendimi tutamamıştım.
İçine sonuna kadar girdiğimde sadece zevk aldığına dair sesler çıkarmıştı.
Tamam herkesde kanama olmayacağını bilecek kadar biyoloji bilgim vardı ama önüme hiç bir engel çıkmaması ne olacaktı.
O an şehvetten gözüm döndüğü için üzerinde durmamıştım ama şimdi nasıl kolay girdiğim aklıma geldikçe çıldıracak gibi oluyordum.
Bu olamazdı!
Benim elini tutmaktan başka hiç bir şey yapmadığım sevgilimin masumiyetini çoktan kaybettiğini düşünmek bile istemiyordum ama beynim çoktan korkunç şüphelerimin esiri olmuştu.
Ufak bir umut vardı içimde hala. Banyodan çıktığında gözlerine bakacak ve ona hiç istemesem de içimi kasıp kavuran şüphemi soracaktım.
Belki başına bir şey gelmişti, belki bir rahatsızlığı vardı.
Masumsa sorum onun kalbini fazlasıyla kıracaktı, şüphelerim bir genç kız için çok ağır bir ithamdı sonuçta.
Gözlerinde ona haksızlık ettiğime dair kırgınlığı gördüğümde tek kelime daha söylemeden bağrıma basacak ve sonra da kolundan tuttuğum gibi ilk bulduğum imamın önüne oturtacaktım.
Altımda ne kadar rahat ve korkusuz olduğu gözümün önüne geldiğinde beynime tekrar mızraklar saplanmaya başladı. Ben masumum dediğinde ona tüm kalbimle inanabilmeyi diliyordum.
Düştüğüm b.tan duruma yumruğumu sıkarak sesli bir küfür savurdum.
“Böyle işin ta a.na koyayım.”
Yerdeki örtüye bir tekme savurduğumda Aslı’nın şaşkın sesini duydum.
“Sehat! Ne oluyor?”
Üzerinde avuç içi kadar havluyla karşımda zerre utanmadan duruyor ve bana hesap soruyordu.
Deminden beri masum olabileceğini düşünerek yatıştırmaya çalıştığım öfkem birden ona katlanırken sorusuna soryla cevap verdim.
“Sen söyle Aslı, neler oluyor!"