Arhat ağadan, Viran köyden çıktığımda en az yirmi köylüden Ferzan ağanın köye giriş çıkış yaptığını kendi kulaklarımla duymuştum. Demin benimle konuşmaktan korkan köylüler, biri döküldükten sonra hepsi bir dökülme yarışına girmişti. Gözümde hiç birinin sivrisinek kadar kıymeti yoktu. Vefa duygusundan habersiz bünyelerini topluca ateşe vermemek için zor duruyordum. Selim, her konuşan köylüyle öfkemin katlanarak arttığını gördüğünde bu kadarının yettiğini söyleyip köylüleri dağıttı. Dönüş yolunda Ferzan abi(!)’ye gitmek ve gözlerine bakıp “neden yaptın” dememek için zor sabrettim. Öyle ki sunacağı elle tutulur ilk mazerette canını bağışlamanın çaresine bakmak için elimden geleni yapacak gibiydim. Konağın kapısından içeri girdiğimde hala avlunun ortasında yatan kardeşimin cansız bedeni il