Kasvetli hava yağmurun habercisiydi. Kara bulutlar gökyüzünde ayı kapatmış etraf daha da karanlık hal almıştı. Gök gürültüsünün şiddeti penceleri titretirken yıldırımlar bulutların arasından yeryüzüne doğru delicesine uzanıyordu.
Hafiften atıştırmaya başlayan yağmur toprak kokusunu havaya karıştırırken ağaçların şiddetli rüzgara karşı direnişini viskisini yudumlayarak izledi Vuslat.
Kız bayıldığında evine alıp gelmişti. Peki ceset?
Ceset bahçelerinin en ücra köşesinde odunlukta duruyordu. Vuslat bir kaç adamına ceset ve arabanın halledilmesi için emir vermiş , kadının cansız bedeni odunluğa taşınırken araba daha sonra inceleyecekleri için evin arkasında ki garajın yanına çekilmişti bile.
Kanepe de uzanan kadına göz ucuyla baktı, içine serpilen huzursuzluk ile gözlerini tekrar pencereden dışarıya yönlendirdi.
Peki neden polisi aramamıştı, neden kadını alıp evine getirmişti. Tabik i her şeyin bir cavabı vardı fakat önce kardeşine sevgilisinin öldüğünü nasıl söyleyecekti.
Telefon çekmediği için kardeşinin evine gelmesini beklemek zorunda kaldı. Kısa zamanda gelirdi çünkü Yareni bulamayınca mecbur eve gelecekti.
Saatler saatleri kovaladı ve saat gecenin ikisine geldi.
Evin kapısı hızla açılınca içeri yağmurdan sırılsıklam olmuş kardeşi girdi. Vuslat sanki hazır hissetmiyordu olanları anlatmaya gücü yokmuş gibiydi. Hayatında değer verdiği tek insan erkek kardeşiydi. Annesi ve babası onlar çok küçükken yangından vefat etmişlerdi. Dedeleri büyütmüş buralara kadar getirmişti iki genci.
Bir ay önce dedeside kalp krizinden göçüp gitmiş Dizar mirasının varisi olmuşlardı. Vuslat Dizar ve Arkun Dizar..
İki yetişkin adam dedesinin onlara bıraktığı daha doğrusu Vuslat'a bıraktığı bu malikanenin sahibiydiler.
"Abi bir yağmur yağıyor anlatamam. filizleneceğim yemin ederim " bir yandan abisine adımlarken bir yandan da üstündeki kıyafetkeri çıkarmaya başladı . Altında sadece siyah kot pantolonu kaldığında gözü bir an Elis'e ilişti.
" E kızın işini halletmedin mi yoksa ?" Sorunun ardından Vuslat gözlerini Arkun'dan kaçırdı ve viskisinden bir yudum daha aldı.
" Sen ne yaptın bu saate kadar ?" sorusunu duymazlıktan gelen adama baktı ve ellerini kısa saçlarından geçirdi. Islanan saçları boynundan göğsüne doğru yol aldığında elindeki ıslak tişörtle vücudunda ki ıslaklığı almaya çalıştı.
" Valla ne yapayım Yaren'e gittim ama evde yoktu. Biraz bekledim ama gelen giden yok. Aradım açmıyorda geç kaldım diye sinirlendi herhalde bende üstümü değiştirip arkadaşı Ela'ya bi gideceğim ordadır büyük ihtimal "
Vuslat acaba nerden başlasam anlatmaya diye düşünürken Arkun'un ısrar eden sorusu için kardeşine döndü.
" Kız niye burda bulamadınız mı arabayı ?"
" Kız sıkıntı Arkun "
Abisinin buz gibi tınısına sağ kaşı havaya kalkarken;
" Ne demek sıkıntı?" Vuslat artık lafı dolandırmak istemedi ve elindeki bardağı sehpaya bırakıp kardeşinin üstüne askıdaki kapşonu verdi.
"Giy şunu " ona yönelen nazik emire karşı gelmeyip giydi ve abisi bir şey demeden askıda ki siyah şemsiyeyle dışarı çıktı.
Yağmur artık çok gütültülü yağıyordu arkasından seslenen kardeşinin ikinci kez ismini söylemesini anca duyabildi.
" Abi bir şey mi oldu anlatsana "
" Gel koçum sen bir " Vuslat kardeşini şemsiyenin altına alarak bir kolunu yanındakinin omzuna attı hafif kendine çekti.
Hızlı adımlarla odunluğun önüne gelince kardeşine döndü ve şemsiyeyi ona tuttu. Kendisinin sırtı ıslanıyordu.
" Nasıl anlatırım bilemiyorum ama görmen gereken bir şey var Arkun " Genç oğlan abisinin çok nadir karşılaştığı bu tedirgin haline iyice heyecanlanmıştı. Ne olabilirdi ki .
Abisini beklemeden odunluğa giren Arkun karanlık yerde burnuna gelen talaş odun kokusuna karşın tuhaf kokuya gözlerini kıstı ve eli direk lambaya uzandı. Işığın gözlerine nüfus etmesiyle bir iki kere kirpiklerini kırpıştıran Arkun karşısında sırt üstü uzanmış sevgilisinin bedenini kanlar içinde görünce şoka girdi.
Boğazından çıkan hırıltı ile " Laaan!" kısık söylemişti ama sesinde ki acı Vuslat'ı sağır edecek gibiydi. Kardeşinin arkasından içeri giren Vuslat
" Elis'in arabası ormanda alçak bi uçuruma atılmış, kızda bagajında cansız yatıyordu "
Arkun'un beyin fonksiyonları durmuş gibiydi adeta hala karşısındaki cansız bedene gözünü kırpmadan bakıyordu. Ayakları yere çivilenmiş gibi yerinde sabit dururken güç bela sevgilisinin yanına yanaştı.
Kızın boğazında morarmaya başlayan ip izi boğularak öldürüldüğünün ispatıydı. Ama karnında ve bacağında bıçak izleri , vücunda ki morluklar boğulmadan önce direnişin göstergesiydi.
" Na-nasıl olur..Evden çıkmadan bir saat önce konuştum abi be-ben. Nasıl ?"
kendi kendine sayılırken Vuslat kardeşine güç vermek için omuzlarını tutup sıktı arkasından.
" Bende anlamadım oğlum emin ol ama bulacağım. İşin aslını bulacağım söz veriyorum sana "
Gözlerinden akan bir kaç damlayı silmeye mecali kalmayan genç adam abisene dönerek
" Neyi bulacaksın...kızın arabasından çıkmış işte. O sürtük öldürmüş olmalı. Ulan!" şok ve sinirle koca bir kahkahayı salıverirken eline gelmeyecek kadar kısa olan saçlarını çekiştirmeye çalıştı. Elini ensesine atarak tavandaki lambaya sonra cesede baktı.
" Ulan..ulan ben ...lan ben! o sürtüğü evime aldım. Acıdım amına koyayım ...yardım ettim " abisine delirmişçesine bakarak acıyla gülüyordu.
" Abi ben ona kendi elimle çay ikram ettim , beeenn!" derin nefes aldı ve tekrar sevgilisine döndü.
" Ben o şerefsize , sevgilimin katiline çay ikram ettim . Şaka gibi !!"diyerek dizleri üstüne çöktü. Bir süre bağırırcasına gülerken artık dudaklarından acı acı haykırışlar koptu.
Vuslat kardeşini perişan halde görmeye dayanamadı ve sırtını döndü. Kapının ardından yağan yoğun yağmura bakarak " Kız öldürmemiş olabilir Arkun " ağlaması anında kesilen Arkun dizleri üstünde abisine döndü ve
" Nasıl ?" abisinin sezgilerine güvenirdi Arkun her zaman. Hiç bir işte yanıldığını görmemişti.
Vuslat saçlarını çekiştirip geriye taradı parmaklarıyla.
Sonra kardeşinin gözlerine bakarak aynı hizaya gelebilmek için diz çöktü.
" Kız öldürmüş olsa benimle arabasını aramaya benimle gitmezdi. Hem Yaren'in sevgilin olduğunu sen gitmeden söyledin ,öğrenmişti.Hadi diyelim bagaja atmış görmezdik araba devrilince bagaj açıldı cesedi bu şekilde göreceğimi tahmin etmedi ..ama az bir şey biliyorsam o kızın gözlerinde ki şaşkınlık yalan değildi. " derin bir nefes alarak kardeşinin omzuna eline koyup sıktı ve devam etti
" Polise demedim arabayı garaja kaldırttım yarın bizimkiler gelip bakacak Yaren ise ..." duraksadı
" Yaren için birazdan Kutay gelecek otopsi yapacak ama dediğim gibi sen ben Kutay ve bizim bir kaç koruma biliyor mevzuyu . Daha fazla kimsenin bilmesine gerek yok şuan."
Abinin söyledikleri Arkun'a çok mantıksız geldi. Neden polise gitmemekte ısrarcıydı. Nedenini bir an düşünürken buraya taşınmalarında ki sebep geldi aklına ve;
" Yoksa..!"
" Aynen aslanım bende onu düşündüm . Ama dediğim gibi acele karar veremeyiz bu yüzden polise söyleyemeyiz abim. Elis'e ondan şüpheleniyoruz gibi yapalım, hoş zaten şüpheli belki bir bağlantısı vardır olayla ama kendi ile alakası olmadığını öğrenirse polise gider biz bir bok öğrenemeyiz !" Arhun burnunu çekti ve sevgilisinin bedeninin yanında durmak istemedi hızla odunluktan çıkarken abisi acele ile yerde duran şemsiyeyi akıp kardeşinin başına tuttu.
" Peki abi nasıl ocak . Yani nasıl halledeceğiz hem.." boğazında ki yumru onu zor konuştursada yağmurlu toprak kokusunu içine çekip ;
" Hem otopsi işi abi sıkıntı çıkarmaz mı? " Vuslat bunları da düşünmüştü.
Arkadaşı Kutay doktordu. Eskiden başına gelen bir olay yüzünden mesleğini bırakmış organ mafyalığına başlamıştı. İllegal işlerde bir numaralı adamıydı Vuslat'ın. Adam sadece tecavüzcülerin özellikle çocuk tecavüzcülerin organlarını alırdı. Bundan 7 yıl önce kızına bir grup oğlanın tecavüzüne uğramış ve intihar etmişti. Tecavüzcüler reşit olmadıkları için içeride yatmadan çıkmış lanet ettiği adalete bir daha sığınmayacağına yemin etmişti. İşte o sıra almıştı kararı Kutay.
Mesleği bıraktı o zamanlar 29 yaşındaydı ve çocukların 18 yaşına gelmesini bekledi. O sırada organ mafyası olmak için bir takım alan hazırladı kendine. İşini karısından habersiz tek başına yapıyordu.
Kızına tecavüz edenler reşit olunca onları kaçırdı ve organlarını Avusturyada bir mafyaya sattı. Aldığı 5 oğlanın organ paraları onu zengin etmişti.
İşte bu olayla yolları Vuslat ile kesişmişti. Çocukları kaçırdığında polisi savcıyı hakimi parayla susturan ve kaybolan 5 gencin bir kulübede madde içerken yakılıp küle döndüğünü uyuşturucu maddesi etkisi ile yangını kendileri çıkarmış gibi olayı süsleyip püsleyip davayı kapatmışlardı. Zaten çocukların ailesi onları başı boş bırakmış pek üstlerinde durmamışlardı.
Kutay'ın bu yüzden Vuslat'a ölene kadar ödeyemeceği borcu vardı. Vuslat'ın da artık ödeşeceği an gelmişti. Kutay'a kızın nasıl öldürüldüğünü öğrenmek için işi düşmüştü.
" Bak Arkun sakin ol ve beni dinle . İçeri geç birazdan Kutay gelir Yaren'i almaya. Sen odana kapat kendini ama ondan önce Elis'i üst kattaki misafir odasına kitle çıkamasın. Ben buraları temziletip düzene sokunca gerisini yarın konuşuruz yolumuza bakarız . Ama dediğim gibi sakin olman lazım ,bana yardım etmen lazım . Sen olmadan başaramam aslanım " abisinin sözleri ile biraz kendini toparlayan Arkun hayalet gibi evine doğru yürüdü.
yaşadıkarı ona hala rüya gibi gelirken Yaren'i düşündü. Onu bu şekilde diğer tarafa göndermek ...affetmeyeceğini biliyordu . 2 aylık ilişkileri olmasına rağmen dedesinin ölümünde ona çok destek olmuştu. Aşkından ölmüyordu ama ne kadar sevsin sevmesin Yaren'in katilini yada katillerini bulmadan ve cezasını kesmeden bu dünyadan gitmeyecekti.