Yara?

1464 Words
Esma çocuğunu okula bırakıp evine dönerken iki kardeşinin tartışmalarını duyunca dükkana daldı birden. "Utanın biraz ya hu hiç mi edep kalmadı sizde? Sesiniz yedi sokak öteden duyuluyor" "Hanımefendiye dükkanı kapat diyoruz çemkirmeye başlıyor hemen" dedi Kemal burun kanatlarından solurken. Nefretle elini havaya kaldırıp tezgahın üstünde içi rengarenk boncukla dolu büyük cam kavanoza vurdu. Cam yere çarpıp tuzla buz oldu. Yüzlerce boncuk saliseler içinde dağıldı. Midem öfkeden kasılıp bulandı. Yutkunamıyordum bir türlü. Gırtlağım şişip boğazımı yaktı. Gözlerime sanki ateş tutulmuş gibiydi şimdi. O an abimle göz göze geldik. Yüzünü hınçla tokatlamak geldi içimden. Hangi hakla bana böyle davranabiliyordu? Dişetlerimi gösterecek kadar tiksinen bir bakış fırlattım ona "Hemen burayı terk et yoksa ben şimdi polisi arayacağım abi" "Efide adamı çıldırtma" diye kuru bir tehditle konuştu Kemal. Abimin üstüne gidince Esma ablam ikimizin arasına girdi birden "Saçmalamayın. Kemal hemen terk et burayı. Karşında düşmanın değil kardeşin var kendine gelsene" dedi azarlar gibi. "Efide sende git elini yüzünü yıka" Ablamı dinlemedim bile. Abimi kışkırtıp "Bana söylediklerini Kadir'e de söylesene abi. Gücün yetmez değil mi? O kabadayının belindeki silahı görünce dilin tutulur senin. Hadi git konuş onunla kahvehaneni kapat de bize ters gelir de. Hadi git konuşsana. Ailemizdeki hiçbir erkekte Kadir'le tartışmaya girecek bir yürek yok" diye öfkemi kustum. Kemal abimin küçük kahverengi gözleri yuvalarından fırlayacak gibiydi şimdi. Beyaz yüzü kıpkırmızı olmuştu. Korkmuyordum artık kimseden. Bana vurmuş küfür etmiş hiçbir şeyi umursamıyordum artık. Ama Kemal abim ne küfür etti ne de el kaldırdı bana. Hınçla yere tükürüp çekip gitti. Esma kardeşini omuzlarından tutup hırsla sarsarken "Erkek adam böyle kışkırtılır mı Efide? Abini küçük düşürdün gururuyla oynadın" "Bir tek onun gururu var zaten. Şu hale bir bak dükkanımın içine etti." Diye bağırıp öfkeden kendimi tutamayıp ağlamaya başladım. "Ne istiyorsunuz benden ne? canımı mı istiyorsunuz? Karşımda kahvehane var diye bu tuhafiyeyi kapatmamı istiyorsunuz. Nedeni de erkekler var diye. Sizler geri kafalıysanız sorun bende mi yani? Okulda da erkekler var e yarın öbürgün kızın büyüdüğünde kızım erkekler var gitme okula mı diyeceksin kızına? Ne oldu sustun bakıyorum. İki yüzlüsünüz hemde hepiniz. Şimdi terk et dükkanımı abla." Esma diyecek hiçbir kelime bulamadı. Efide'yi okulundan almaları için diğer kardeşleriyle birlik olmuştu. Onu bekâret kontrolüne götürmüş Efide'ye o utancı hiç acımadan yaşatmışlardı. Elbirliğiyle hayatının içine etmişlerdi. Ailede okumayı seven okul birinciliği olan tek kişi oydu. Onu okulundan aldıkları zaman aslında Efide'yi öldürdüklerini göremediler. Esma ve ailesindeki bütün kadınlar, Efide'nin de onlar gibi makul bir eş adayını fırsat bilip evlenip yuva kuracağını çoluk çocuğa karışacağını sanmışlardı. Ama yıllar geçti hiçbir zaman bir eş istemedi Efide. Bununla birlikte adı sülalede asiye çıktı. Esma Efide'yi enkaz altında bıraktıklarını yeni yeni anlıyordu. Hiçbir zaman affedilmeyeceklerini biliyordu. Onu yatıştırmayı umarak "Hadi gel bize gidelim biraz dinlen sonra birlikte toparlarız burayı" Göğsüm sinirden titrerken "Abla git Allah aşkına ya." dedim. Ablam ağzında bir şeyler geveleyerek çekip gitti. Eğilip boncukları tek tek toplamaya başladım. İçimde yükselen öfke kapalı dudaklarımı titretti. Raşit caddeden geçerken Kadir'i kahvehanenin önündeki masada oturmuş arkadaşlarıyla sohbet ederken gördü. Yediği yumruğu hatırlayınca sağ yanağı sızladı yine. Eli istemsizce Kadir'in vurduğu yanağına gitti. Patlayan kaşı acıdı yine. İçinde Kadir'i öldürmek arzusu kaynayıp duruyordu. Bir korkak olarak bu isteğini hiçbir zaman eyleme geçiremeceyek bir karektere sahipti. Merak ediyordu Efide değilde başka bir kız olsa aynı tepkiyi verir miydi Kadir? Belleği yine hamama gitti. O gün tesadüfen aynı hamama gitmişlerdi. Raşit hamama gittiğinde Kadir çoktan göbek taşına kurulmuş yanındaki arkadaşlarıyla sohbet ediyordu. Raşit yanında arkadaşlarıyla beraber kurnaya doğru yürümüş kurnayı ağzına kadar su doldurup yıkanmaya başlarken gittiği genelevdeki kadınlardan bahsetmeye başlamıştı. Arkadaşlarıyla birlikte gülüp coşmuştu. En son Efide'den söz açılmıştı. Raşit dudaklarını tiksinerek kıvırıp "Bakmayın o kızın öyle giyindiğine. Nefis bir teni var hele göğsünün altındaki beni ve boynundaki açık kahverengi ben" arkadaşları merakla 'Sahiden sana gösterdi mi benlerini?' dedikleri zaman Raşit arsızca keyiflenip "Tek benlerini değil o vücudu apaçık üryan gördüm.Tenini ellerimde hisse..." Lafını tamamlayamadan Kadir karşısında dikilmişti. Adamın gözleri ölüm gibiydi şimdi. Raşit dilini yutmuş gibi olmuştu. Soğuk soğuk terler dökmüştü. Arkadaşlarıda öyleydi. Kadir birdenbire küfür savurmuş Raşit'in çelimsiz omuzlarından tutup onu ayağa kaldırıp yanağına demir yumruğunu indirmişti. Yumruğun darbesiyle alnı yere çarpmış kaşı patlamıştı. Ağzından kan boşanmıştı. Kadir üzerine eğilip saçını arkaya doğru çekip derinden gelen bir nefretle 'Diline dikkat et yoksa ben ecelin olacağım senin' diye fısıldayıp doğrulup art arta tekmelemişti onu. Raşit hatırlayınca bile korkuyordu. O yüzden yönünü çevirdi. Efide'nin dükkanına arka kapıdan girecekti. O kıza sataşmayı onu ehlileştirmeyi istiyordu. O kendisini ne zannediyordu da onu istemediğini haykırıyordu yüzüne. Efide'yi istiyordu o. Onu tatmayı sonra da çöp gibi atmayı. ~~~~~ Hayatımda hiç bu kadar Kenal abimden nefret ettiğimi hatırlamıyorum. Neredeyse yarım saattir onun dağıttığı boncukları topluyordum. Bu arada da parmaklarım görmediğim cam kıymıklarına denk geliyordu. Kan görmeye hiç dayanamıyordum. Elim ayağım boşandı birden. Bayılacak gibiydim. Midem bulanıyor gözlerim kararıyordu. Yavaşça kalkıp tezgahın üstündeki peçeteyi alıp kanayan parmağıma bakmadan peçeteyle sardım parmağımı. "Kolay gelsin amca kızı" Raşit'ti bu hangi hakla geliyordu buraya. Dükkanıma gelmemesi konusunda defalarca ikaz etmiştim onu. Beni kandırmaya çalışıyordu. Akşam dükkanı kapattığımda 'etraf tekin değil amca kızı' deyip birkaç kez ben istemesemde benimle eve kadar yürümüştü. Ben onun tuzağının iç yüzünü sezmiştim. Zaten oldum olası nefret etmiştim Raşit'ten. Bizimkiler ailecek amcamlara gittikleri zaman ben hiçbir zaman katılmazdım onlara. Tabii yengem beni gördümü onlara neden gittmediğimi kızgınca sorardı. Altta kalır mıyım hiç çekinmeden 'Gelmek istemediğim için' derdim. Yengem gittikten sonra annem beni bir güzel haşlardı. Tahammül edemeyerek "Hemen git buradan Raşit. Zaten canım burnumda" dedim tıslayarak. Raşit bir adım daha attı. "Neden istemiyorsun beni Efide?" "Ulan defol git başımdan. Seni kim istesin be!" diye parladım. "Seni benden başkası almaz amca kızı." O böyle alayla konuştuğunda benim damarlarım öfkeyle kabarıyordu. "Neden kimse istemezmiş beni?" dedim. "Gözünü yere dikmekten önünü gördüğün mü var senin?" dedi Raşit alaylı bir sırıtışla. Kaşlarımı havalandırıp "Birinin olmadığını nereden biliyorsun Raşit?" dedim. Raşit'in yüzü bembeyaz kesildi. "Biri mi var?" Titreyen sesine karşılık "Eğer biraz daha burada durursan senin için hiç iyi olmaz" "Kim o söyle hemen. Söyle Allah'ın cezası" O böyle delirdikçe ben keyfim yerine geliyordu. Hangi hakla bana çirkin olduğumu söylerdi. Durmadım "Sesini biraz daha yükseltirsen seni duyabilir olacaklardan ben sorumlu olmam" dedim. "Yoksa Kadir mi?" Kalbim kurşun gibi ağırlaştı birden. Hayali bir sevgiliden bahsederken onun Kadir olacağını hiç aklıma getirmemiştim. Tam yerimden sıçrayıp Raşit'i doğduğuna pişman edecektim ki, Kadir'in sesini duydum. "Bir şey mi var?" Kadir'in tehdit dolu sesini duydu. Korkakça "Yok, yok bir şey. Vallahi yok" dedi Raşit koşarak ayrıldı oradan. Hiçbir şey anlamamıştım. Raşit'in Kadir'den nefret ettiğini biliyordum ama delirmiş gibi korktuğunu bilmiyordum. Onu görünce sanki eceli gelmiş gibiydi çünkü. Bu korkunun sebebi neydi anlamadım. "Sen iyi misin?" İlk defa dükkanımın kapısına kadar gelmişti. Kolları kapının pervazına dayanmıştı. Yüzüne bakmakla gözlerimi yere eğmem bir oldu. Çekiniyordum ondan. Ama korkudan değil. Efide'nin kanayan parmağını görünce hiç düşünmeden dükkana girdi Kadir. Kızın kan görünce kötü olduğunu biliyordu. Panikle "Çık gelme dükkanıma. Biri görürse yanlış anlayacak sonra. Zaten senin yüzünden huzurum yok" dedim hızlı hızlı. "Ne var ki yanlış anlayacaklar? diye sordu Kadir Efide'nin yanıbaşına gelip. "Farzetki müşterinim" "Burada alacağın bir şey yok ki. Ben kurşun falan satmıyorum" diye çemkirdim. "Dilde papuç kadar maşallah. İzin verde parmağına bakayım çok kanıyor ne oldu burada boncuklar dağılmış her taraf kırık cam parçalarıyla dolu?" Senin yüzünden diyecektim ki kendimi tuttum. Kadir kendisi yüzünden huzursuz olduğumuzu öğrense kendini güçlü ve dokunulmaz görebilirdi. "Cam kıymığı battı ama ben hallediyorum sen çık artık" dedim sabırsızca. "Nasıl halletiğin belli." dedi Kadir gözüne kestirdiği ecza dolabına doğru seyirtip. "Hey ne yapıyorsun orada. Çık dedim duymadın mı?" dedim. Oysa beni duymamış gibi davranıp tentürdiyotu sargı bezini ve bandını alıp bana doğru yaklaştı. Tam dibime gelmişti. Babamdan ve abilerimden sonra bana bu kadar yakın olan tek adamdı Kadir. Ama onun yakınlığını duyunca kalbim ağzımdan fırlayacak gibi oldu. Tenim karıncalandı. Onu tersleyecektim ki belindeki silahı görünce susmak zorunda kaldım. Acaba o silahla birine zarar vermiş miydi? Peçeteyi parmağından yavaşça kaldırınca cam kıymığını ete battığını gördü Kadir. Kıymığı yavaşça çıkarınca Efide'nin sızlayıp dişlerini sıktığını gördü. İlk defa incitmekten korktu. Kafasını dağıtmayı umarak "Nasıl işler iyi mi bari?" dedi. "İdare eder işte." diye mırıldandım. Kadir yaramı temizledi. "Peki senin işlerin nasıl?" "Hangi işler?" "Dalgamı geçiyorsun? Kahvehaneden bahsediyorum tabi ki" Ses etmeden parmağımı sardı. En son bantladı parmağımı. Tam teşekkür edecektim ki, "Raşit'e dikkat et." dedi Kadir. "Ne demek istiyorsun?" "Sadece uzak dur ondan." Sıkıntıyla "onu bende sevmiyorum" dedim. Yüzünde tebbessüm oluşurken "Sevmediğin belli zaten. Ama dikkat et kendine" "Teşekkür ederim" diye mırıldandım. Bir an kız kardeşlerimle gittiğimiz kuaförde mahallenin kızlarının Kadir'in yanında hiç kız görmediklerini konuşurlarken duyduğum an geldi. Mahallenin kızları Kadir'i benim yanımdayken görselerdi ne olurdu acaba. Bu düşünceyle gülümsedim. "Efide!" Babamdı. Sesi beni parçalayacakmış gibi çıkmıştı. Kadir'e baktığımda zerre ilgilendiğini görmedim. Hiçbir şey olmamış gibi beni bırakıp gitti. Babamdan çekinmiyordu. Aksine babam ondan çekiniyordu. Çekinmeseydi eğer Kadir yanından geçtiğinde ona engel olurdu değil mi? "Yürü çabuk eve" Babamın sesiyle titredim. Bu daha bir şey değildi. Ev halkıyla birlikte hesaba çekilecektim. Ama umurumda değildi. Bana karşı daha ne kadar kötü olabilirlerdi ki? Bölüm sonu.

Great novels start here

Download by scanning the QR code to get countless free stories and daily updated books

Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD