20/Takip

2147 Words
Yukarıya çıktığımızda yan yana odaların olduğunu gördük. Nehir hanım kapılardan birini açarken bana '' Siz, burada yatarsınız, ben de, diğerlerine odalarını göstereyim. İyi geceler. '' diyerek kapıyı kapattı.  Odaya girdiğimde; burası kocaman, çok güzel, şipşirin bir odaydı. Beyaz ağırlıklı bir odaydı. Kapıdan girişte; hemen bembeyaz kocaman çift kişilik bir yatak çıkıyordu. Onun yanında ise; kocaman beyaz renkte bir gardırop vardı. Sol tarafta ise; küçük şipşirin bir banyo bulunuyordu. Evin ikinci katında biz gençler kalıyorduk, en alt katta da, annemler kalıyordu. Onların odaları da, kimi siyah ağırlıklıydı, kimi de, gri... Odanın yanında ise; Yiğit 'in odası vardı. Belki de özellikle; bu odayı bana ayırtmıştı. Bunu düşününce bile kalbim yerinden çıkacak gibi oldu. Valizimden rahat bir şort ve üstüne askılı siyah bluzumu giydim. Saçımı da, açtıktan sonra yatağa yattım. Uykuya dalmak istedim ama bir türlü dalamadım. Yatağın içinde bir öte, bir beri, dönüp durdum. En sonunda uyuyamayacağımı anlayınca yatakta doğruldum. Oflayarak odadan çıktım. Ev gece olduğu için sessizdi. Muhtemelen bizimkiler uyuyor olmalıydı. Yiğit 'in odasının önünde durup bir süre ses geliyor mu, diye dinledim. Işığı yanmıyordu, o da, büyük ihtimalle uyumuş olmalıydı. Bir an kapı kulpunu kavrayarak odasına girmeyi düşündüm, ama son anda vazgeçtim. Odadan her an çıkabilirdi, benim ne yaptığımı sorsa, ne cevap verecektim. Başımı iki yana sallayarak '' Kendine gel, kızım. '' diye merdivenlerden parmak uçlarımda inerek aşağı kata geldim. Uyuyamadığım için dilim damağım birbirine yapışmıştı. Su almak için aşağı katta bulunan mutfağa girdim. Ses çıkarmamaya özen gösteriyordum. Mutfak kocaman, güzel, beyaz renk ağırlıklıydı.  Kapıdan girişte; ortada hemen kocaman bir masa bulunuyordu. Etrafında yüksek beyaz renkli sandalyeler vardı. Bembeyaz mutfak dolaplarından birini açarak su içmek için bardak aldım. Koca bir bardağa su doldurduktan sonra da bahçeye açılan kapıdan dışarıya çıktım. Biraz hava almak iyi gelecekti. Sandalyeye oturduğumda derin bir nefes aldım. Hava hala soğuktu, birkaç dakika durup, gidecektim zaten. Bugün, olanları düşünürken yanı başımda '' Uyku mu, tutmadı? '' Diyen bir ses duyunca yerimde sıçradım. Kim olduğuna bakmak için kafamı kaldırdığımda gelen kişinin Yiğit olduğunu gördüm. Tepemde dikilmiş, yüzünde gülümsemeyle bana bakıyordu. Beni o halde görünce '' Korkuttum mu? '' Diye sordu. Başımı iki yana sallarken '' Yok, sadece; dalmıştım. '' diye cevap verdim. Hâlâ ayakta dikildiğini görünce de gülümsemeyle, yanımdaki koltuğu göstererek '' Otursana. '' dedim. O da, başını sallarken yanıma oturdu. Derin bir nefes aldığımda bana baktı. Bana '' Ne düşünüyorsun? '' diye sordu. Ben de omuz silkerken '' Hiç. '' dedim. Göz ucuyla ona baktığımda '' Sadece; Seray'ları düşünüyordum. Haber vermeden gittik. Ne yaptılar, o adamlar oraya geldi mi? Hiçbir fikrim yok. Keşke; onlar da burada olsalardı '' ' dedim. Yiğit de, bana bakarken '' İstersen, İstanbul 'a gittiğimde onları da, getiririm?'' diye sordu. O an bütün mutsuzluğum gitmiş, yerini büyük bir sevinç kaplamıştı. Ona mutlulukla bakarken ' ' Yapar mısın, gerçekten? '' diye sordum. O da, ellerimi tutarken '' Senin için her şeyi yaparım. '' dedi. Ona aşkla bakmaya devam ederken aklıma gelen soruyla ona döndüm. Ona '' Sahi, defile ne zaman? '' diye sordum. O da, bana '' 2 gün sonra. '' ' dedi. Sonra da anlamış olacak ki, bana yapma, dercesine bakarken '' Ve sen, gelmiyorsun tabii ki. '' diye devam etti. Ben de ona muzır bir gülüşle bakarken, birden böyle demesiyle, surat astım. Kollarımı göğsümde birleştirirken '' Ya, ama neden? Sen, davet etmiştin, diye hatırlıyorum. '' dedim. O da, bana '' Evet, ben davet etmiştim ama peşinizde birileri olmadan önceydi o. Şimdi, davetimi geri alıyorum. '' dedi. Surat asarak ona bakmaya devam ederken o da, gülerek '' Ya, gel buraya. '' diye bana sarıldı. Kedi yavrusu gibi ona sokuldum. Saçlarımı okşarken '' Senin, iyiliğin için. Daha; çok davet olacak merak etme. Elbet; bu olaylar bir bitsin, ben, seni götüreceğim söz. '' ' dedi. Kafasını bana bakmak için eğerek, '' Hadi gül, bakayım. '' diye konuştu. Ben de gülmeye başladım. Gülerken, ona '' Söz mü? '' dedim. Yiğit de, başını sallarken '' Söz. '' dedi. İnsanı anında neşelendiren bir insandı. Onun omzundan kafamı kaldırdıktan sonra ona '' Ailenden, hiç bahsetmedin? '' diye sordum. O da, şöyle bir düşünür gibi yaptıktan sonra '' Peki, o zaman babamdan başlayayım. Babam aslında; çok iyi bir insandır. Misafir ağırlamaya bayılır. Öyle; gelinsin, gidilsin, yemekler yensin, tam onluk bir eğlence. Gördüğün gibi bu çiftlikte onun bir nevi sosyal aktivite yeri. Kendisi sosyal aktiviteleri çok sever. Ondan çiftlikte adım başı her yerde bir faaliyet alanı karşınıza çıkıyor. Buraya; kocaman bir golf sahası yaptırdı. Tatilde baba oğul karşılıklı oynardık. Sonra okçuluğa bayılır. Bahçenin içinde; okçuluk için ayrı bir bölme var. Onları da kaldığımız sürece, size göstereceğim. Ama öte taraftan da, iş konusunda çok katıdır. Sürekli bir disiplin içerisinde. Arada verir veriştirir. Daima; çalışanları en iyi çalışan olsun, başarılı olsun ister. Onların, iyiliği içinmiş yani, öyle diyor. '' dedi. Ben de güldüm. O da, bana katıldı. Sonra Yiğit '' Çocuklarına, ailesine, çok değer verir, Didemle ikimizi daima el üstünde tuttu. Ne istersek onu yaptı. Hiç bir şeyden mahrum bırakmadı. Daima iyi bir insan olmamızı öğütledi. '' Dedi. O anlatırken ben de, onu hayranlıkla dinliyordum. Böyle; bir babaya sahip olduğu için çok şanslıydı. Sonra ona '' Peki ya, annen? '' diye sordum. O da bana '' O da, babamın yanı sıra sanatsal aktivitelerden hoşlanır. Kendisinin çatı katında özel bir resim atölyesi var Bazı günler oraya kapanır, oradan çıkmazdı. Resim yapmaya bayılır. Ayrıca; tiyatro eğitmenliği yapıyor. Yani oyuncu koçu. '' dedi. Bende, ona bakarken '' Ne güzel! Sanatçı bir ailede doğmuşsun. Senin, adına sevindim. '' dedim. O da, bana '' E, peki sen anlat? Senin, ailen nasıl biri? '' diye sordu. Şimdi, sıra bana gelmişti. Bende derin bir nefes alarak '' Sıradan. '' dediğimde ikimiz de güldük. '' Annemler öyle; çok sosyal aktiviteleri yoktu. Babam arada; bir balık tutmaya gider. Hatta; küçükken bizi de götürdüğü çok oldu. Annem de; yemek işleriyle ilgileniyor. '' diye cevap verdim. Melisa ve Arda da kendi aleminde. Melisa mimar olmak istiyor. Onun için; gecesini gündüzüne katıyor. Ayrıca; çok bakımlı, bir giydiğini bir daha giymiyor. Arda desen; o eğlence senin, bu eğlence benim, bütün gün akşama kadar arkadaşlarıyla. '' dedim. Yiğit de, '' Ne güzel. Çok sakin, mutlu bir aile. '' diye gülümseyerek cevap verdi. Ben de, başımı salladım. Yiğit bana bakarken '' Yatalım mı artık? '' diye sordu. Bende '' Olur. '' dedikten sonra birlikte içeriye girdik.  Odanın önüne geldiğimizde yanağımdan öperek '' İyi geceler. '' dedi. Onun öpmesiyle afallamıştım. Geri çekilerek bana baktığında bende ona gülümseyerek '' Sana da. '' dedikten sonra odama girdim. Yatağa yattığımda hala yanağımı tutuyordum. Yüzümde büyük bir gülümsemeyle uykuya daldım. Ertesi gün... Güne mutlulukla başladım. Yiğitle iyi bir ilişkimiz vardı. Ama ailemiz bunu bilmiyordu. Bu olaylar bitince Yiğitle, onları karşımıza alarak konuşacaktık. Ne tepki vereceklerini çok merak ediyordum. Hazırlanıp aşağıya indiğimde Nehir hanım bahçedeki gölün kenarına masayı hazırlıyordu. Beni görünce '' Günaydın, Rüya hanım. '' dedi. Bende, ona '' Günaydın. '' dedikten sonra bahçedeki masaya oturdum. Bu sefer; kahvaltımızı yemyeşil ördekler eşliğinde yapacaktık. Aile bireyleri de geldikten sonra kahvaltıya başladık. Neşe içinde kahvaltımızı ettikten sonra Yiğit ayağa kalktı. Bende, şaşkınlıkla ona bakarken '' Size, afiyet olsun, benim şirkette biraz işim var. '' dedi. Annemler de, '' Sağ ol, evladım. '' dedikten sonra Yiğit şoförünün hazır olduğu araca bindi. Araç gözden kaybolunca biz de kahvaltıya devam ettik. Günün geri kalanı sıradan geçmişti. Yiğit gideli neredeyse birkaç saat oluyordu. Akşam oldu olacaktı. Hatta; bir ara onu aramayı bile düşünmüştüm. Merak ediyordum ne yapayım! Ama son anda kendimi engelledim. Annemlerin yanında rahat konuşamazdım. Tam telefonu elime alarak, onu arayacaktım ki, Yiğit 'in arabası bahçeye girdi. Merakla hepimiz oraya baktık. Arabanın kapısı açıldı ve içeriden önden Berk çıktı. Arkadan da, '' Koşma oğlum, düşeceksin Berk! '' diye bağırarak Seray indi. Yüzümde gülümsemeyle onları izledim. Berk, beni görünce koşarak '' Rüya abla. '' diye bana sarıldı. Ben de onun saçlarından öptüm. Annemler de, en az benim kadar şaşırmıştı. Onlar da en az benim kadar Seray 'ın gelişine sevinmişlerdi. Ben de, Berk 'e bakarken ' 'Nasılsın?' ' diye sordum. O da, bana '' İyiyim, Rüya abla. Yiğit ağabey, bizi, buraya getirdi. Size, sürpriz yaptık. Nasıl, sürprizimizi beğendin mi? '' Diye sordu. Bende, ellerini öperken '' Çok. '' dedim. Seray da, yanıma gelerek bana sarıldı. Bende ona '' Hoş geldin. '' dedikten sonra o da '' Hoş bulduk. Vallaha nasıl oldu anlamadım, Yiğit bey kapıya geldi. Bana '' Hadi, kalkın gidiyoruz. '' dedi. İşte buradayız. '' ' derken gülümsedi. Gözlerim dolmuştu, canım arkadaşım, ailem yanımdaydı. Daha; ne olsun, başka ne isterdim ki! Yiğit 'e bakarken '' Teşekkür ederim.' ' dedim. O da, gülümsedi. Yiğit 'e minnettardım. Aklım, Seray'da kalmıştı, onu o halde öylece; bir başına bırakmış olmak, bana vicdan azabı yaşatmıştı. Neyse ki, Yiğit onları buraya getirmişti. Hepimiz bir arada, güvendeydik. Biz el ele verdikçe, bize bir şey olmazdı. Annemler de, Seray'a '' Hoş geldin, yavrum! '' diye sımsıkı sarıldılar. Seray da, annemlere '' Hoş bulduk. '' dedi. Cansu da annesinin yanından Berk 'e '' Hadi, gel sana, atları göstereyim. '' diye koşarak geldi. Birlikte atlara bakmaya gittiler. Akşam yemeğine doğru koltuklarda oturmuş , sohbet ettik .Yiğit, bize bakarken ''Golf oynamaya ne dersiniz?'' diye sordu. Cansu'yla Berk de, merakla ''O, ne?'' diye karşılık verdi. Yiğit de gülümseyerek '' Ben, size anlatacağım, hadi, gelin '' ' diyerek ellerinden tuttu. Birlikte önden ilerlediler. Biz de peşlerinden gittik. Bahçenin arka tarafında bulunan kocaman bir açıklığın önünde durduk. Tam ortasında ise; küçük, yuvarlak çukurlar vardı. Yiğit bu çukurların önünde dururken bize '' Bakın, şimdi. '' diye cevap verdi. Eline de kalın siyah renkli, bir sopa almıştı. Sopaları gösterirken 'Sopalarla. '' dedi. Yandaki küçük yuvarlak sarı renkli topları gösterirken '' Bu toplara, vuracağız. Eğer; gördüğünüz bu çukurların içine düşerse kazanıyorsunuz. Anlaştık mı? İlk, ben başlıyorum. '' diyerek elindeki topu yere koydu. Herkes pürdikkat onu izledi. Cansu'yla Berk de heyecanla onu takip etti. Yiğit bedenini elindeki sopayla uyumlu bir hale getirdiğinde nefesim kesilmişti Onun böyle; aktivitelerle ilgilendiğini bilmiyordum. Siyah tişörtünün altından belli olan kaslarına bakmamaya çalıştım. Yiğit, topa konsantre olmuş bir haldeydi. Biraz bekledikten sonra derin bir nefes alarak topa bir anda vurdu. Top yuvarlanarak siyah çukurlardan birine düştü. Yiğit gururla bize bakarken ben de alkışladım. O da bana baktı. Onunla gurur duyuyordu. Bu anı bozan Cansu'yla Berk 'in ' ' Yiğit ağabey nasıl yaptın? Hadi, bir daha! Bir daha! '' diyen sesi oldu. Yiğit, onlara bakarken '' Tamam, bu sefer birlikte yapalım, verin elinizi. '' diyerek, ilk önce Cansu'ya, sonra da, Berk 'e öğretti. Birkaç denemeden sonra ikisi de; gayet başarılıydı. Arda da, arkamızdan gelerek Yiğit 'in yanında durdu. Ona bakarken '' Yarış, yapalım mı? '' diye sordu. O da, '' Olur, hadi bakalım. Kaybeden, dondurma ısmarlar. '' diye şart koştu. Arda da, başını tamam anlamında salladı. İkisi de, ellerine sopa almış, yarışa hazırlandılar. Yiğit, Arda'ya bakarken '' Üç, deyince. '' diye cevap verdi. Sonra da, '' Bir, iki, üç. '' dedikten sonra ikisi de topu yuvarladılar. Cansu'yla Berk de kenarda '' Yiğit, Yiğit! '' diye ellerini çırparak yüksek sesle çırparak bağırdılar. Hepimiz nefesimizi tutup, bu anı izledik. Arda ilk başta zorlansa da, topu göndermeyi başardı. En sonunda kazanan Arda olmuştu. Kollarını iki yana açarak bizi, kazandım, dercesine selamladı. Hepimiz onu, alkışladık. Yiğit '' O zaman, dondurmalar benden. Neyli olsun? '' diye sordu. Cansu '' Çilekli. '' diye cevap verdi. Cansu; çileği çok seviyordu. Berk de; limonlu istedi.Yiğit, hepimizin isteğini aldıktan sonra dolapta bulunan dondurmaları almaya gittik. Sonunda birlikte oturmuş dondurmalarımızı yiyorduk. Cansu da, iştahla dondurmasını yerken teyzem de '' Kızım, yavaş ye! Hasta olursun, sonra. '' diye onu uyardı. Bugün de böyle eğlenceli bir halde bitmişti. Hepimiz yorgunluktan ölüyorduk. Odalarımıza çekildik. Sabahleyin... Bugün, Yiğit İstanbul'a gidiyordu. Aslında; ben de, gitmek istiyordum ama Yiğit izin vermezdi. Yiğit kahvaltıdan sonra '' Ben, 2 günlüğüne, İstanbul ' a gidiyorum. Merak etmeyin burada sizi, asla bulamazlar. Kapıda, her yerde, adamlar var. Bir şey olursa; mutlaka ararlar. '' dedikten sonra hazırlanmak için odasına gitti. Ben de odama gitmiştim. Ne yapacağımı düşünüyordum. İlk önce; dolabımdan üstüme uygun bir kıyafet aramaya koyuldum.  Bir yandan da, Yiğit 'in aşağıya inip inmediğini dinledim. Neyse ki odasından çıkmamıştı. Birkaç dakika uğraştan sonra nihayet beyaz düz kolları tüllü elbisemde karar kıldım. Onu üstüme geçirdim. Saçlarımı yukarıdan toplayarak örgü modeli yaptım. Hafif bir de; makyaj yapınca işte hazırdım. Hazırdım, hazır olmasına ama; korumaları nasıl atlatacaktım. Ben, böyle düşünürken Yiğit 'in aşağıya inen adım sesleri duyuldu. Bir şeyler düşünmeliydim. Aklıma gelen fikirle, aşağıya indim. Yiğit o sırada arabasına biniyordu. Ben de, Yiğit 'in yanına gitmek istedim ama o sırada korumalar önüme kesti. Korumalardan biri, '' Çıkamazsınız Rüya hanım, Yiğit bey 'in kesin talimatı var. '' dedi. Oflayarak eve yürüdüm. O sırada aklıma arka bahçe geldi. Gelirken orman yolunun ana yola çıktığını fark etmiştim. Şimdi gidersem, Yiğit 'i fazla uzaklaşmadan yakalayabilirdim. Adamlara '' Ben, biraz yürüyeceğim '' diyerek evden ayrıldım. Onlar '' İsterseniz, biz de gelelim Rüya hanım. '' deseler de elimle durdurdum. Yüzüme sahte bir gülümseme takınarak '' Gerek yok! '' Dedim. Acele adımlarla ana yola çıktığımda Yiğit önümden geçti. Neyse ki, beni fark etmemişti. Yoksa; canıma okurdu. Yolda bulduğum taksiye binerek öndeki aracı takip etmesini söyledim. Yiğit önde, ben arkada, uzun bir takip süreci başlamıştı. Yolculuğumuz bir saat sürecekti.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD