___________________________________________
"Venüs'ün kaybolmasından 1 hafta önce"
-Bunu öğreneceğimi nasıl bilemezsin Venüs!"
Kolumu sıkıyordu, sertçe elini itmiştim.
-"Bana dokunma!"
Dolunay iç çekmişti,
-"Sen o adamla nasıl arkadaşça bir şeyler içersin? O- en büyük rakibimken!"
Gözlerimi kaçırmıştım,
-"Ben yetişkin bir bireyim Dolunay! Kiminle ne yapıp ne yapmayacağıma karar verebilirim."
Sinirle soluyordu, yumruğunu duvara geçirmişti,
-"Hayır karar veremezsin! Benden habersiz bir şey yapamazsın Venüs!"
Gözlerimi kısmıştım,
-"Bana karışamazsın, alt tarafı bir kahve Dolunay!"
Ceketini çıkartıp yere atmıştı,
-"O şerefsiz senin bir santim bile yanında olmamalıydı! Bana yalan söyledin!"
Sinirlerim bozulmaya başladığı için benim de ona sesim yükselmeye başlamıştı,
-"Sana yalan söylemedim! Bir arkadaşımla kahve içiyorum dedim! Bana güvenmiyorsan bu (yüzüğü gösteriyordum) bunun ne anlamı var!"
Gözü seğiriyordu, parmaklarını saçlarından geçirip soluklanmaya çalışırken,
-"Ben sana güveniyorum Venüs...Sen çevrende olup bitenin zerre farkında değilsin."
Gözlerimi kaçırıp iç çekmiştim,
-"Neyin farkında değilim? Ne biliyorsun ha söylesene?"
Duraksamıştı, gözlerini üstümden ayırmayarak bana doğru yürümeye başladı. Çenemi sertçe tutup,
-"Bak, uzun zamandır ailenin kirli bağlantılarını temizlemekle uğraşıyorum güzelim. Demek ki bir böcek var çevrende? O çocuk iyi biri değil!"
Karnından ittirmiştim,
-"Hepiniz sürekli benden bir şey saklarken, bana dikkatli olmam konusunda nasihat veriyorsunuz! Ne biliyorsanız söyleyin de ben de bileyim!"
Ayağa kalkmıştım, parmağımdaki yüzüğü çıkarırken Dolunay, çenesini sıkarak konuşuyordu,
-"Sakın aklından bile geçirme!"
Bana bağırışına aldırmayarak yüzüğü masaya bırakıp, odasından kapıyı çarpıp çıkmıştım.
______________________________________________________________________
Bahçede salıncak keyfi yaparken kahvemi içiyordum, bugün hava epey güzeldi. Dolunay bir haftadır evde pek duramıyordu...Canım epey sıkılmıştı.
Gözlerimi kapatıp arkama yaslanmıştım, yavaşça sallanmaya devam ederken bir koku anımsadığımda kalbim hızla çarpmaya başlamıştı.
-"Bak Venüs, bunlar senin ilaçların."
Sarp elindeki minik kutuları kucağıma bırakmıştı, yüzüme doğru sırıtırken çığlık atmaya başlamıştım.
-"Sevgilim! Beni duyuyor musun!?"
Sarsılıyordum, gözlerimi yavaşça aralarken karşımda Dolunay'ın olduğunu görünce derin nefes almıştım.
Dolunay su bardağını dudaklarıma yapıştırmıştı, elini sıkıp,
-"İyiyim...Gerçekten."
İç çekmişti, endişeli gözlerle yanıma oturup,
-"Kabus mu gördün?"
Dediğinde kafa sallamıştım. Yutkunmuştum,
-"Ben eskiden yaptığım hiçbir işi geri istemiyorum...İlaç görmek, kokusunu duymak...istemiyorum."
Bana sımsıkı sarılmıştı,
-"Sen nasıl istersen güzelim, mutlu olduğun şeyleri yapalım ne dersin?"
Bacaklarımı kendime çekerek salıncağa yerleşmiştim,
-"Sanırım...Şu ara en çok mutlu olacağım şey ailemi görmek."
Sessizleşmişti, yutkunarak,
-"İçeri geçelim, sana anlatmam gereken bazı şeyler var."
Donuk bakışlarla beni inceliyordu, elini tutup ayağa kalkmıştım. Salona geçtiğimizde beni koltuğa oturtup, kendisi ayakta dikiliyordu. Kenarda dikilen adamlarına seslenip,
-"Haldun kalsın, hepiniz dışarıda ve bahçede bekleyin."
Hepsi dağılmıştı, Haldun ceketini ilikleyip Dolunay'a bakıyordu. Dolunay bir süre salonda ileri geri yürümeye başlamıştı.
-"Anlatacak mısın? Kötü bir durum mu var?"
Dolunay boğazını temizlemişti, deri ceketini koltuğa bırakıp yanıma oturmuştu.
-"Bunu sana söylemeyi düşünmüyordum şu anlık, ama-"
Kaşlarım çatılmıştı, Dolunay'ı inceliyordum. Tişörtünün yakasını düzeltiyordu, ellerimi kavrayıp,
-"Venüs...Sen kaybolduğunda annen ve baban her yönden kendilerini suçlu gördü. Bunun suçlusunun onlar olmadığını her fırsatta söyledim kendilerine ama maalesef inandıramadım."
Yutkunmuştum, derin bir nefes almıştı,
-"Benim seni bulmamın tam bir ay öncesinde, Sarp ailene suikast düzenletti. Bunu öğrenip engellemeye çalıştım, ama ben-"
Titremeye başlamıştım, gözlerimden yaşlar süzülüyordu,
-"N-ne? Onlar...onları öl-"
İç çekmişti,
-"B-beni de yaraladılar, arabalarına patlayıcı yerleştirmişler. Ben lastiklerini kurşunla patlatmalarını söylemiştim, yolda beni çemberlerine aldıkları için müdahale edemedim."
Gözlerim sonuna kadar açılmıştı, tepkisiz bir şekilde Dolunay'a bakıyordum.
-"Erkek kardeşin yara almadan kurtuldu, ama o da seni bulamadığı için kendisini vurdu."
Nefesim kesilmişti,
-Ş-şaka değil mi?"
Dolunay gözyaşını silmişti, başını kaldırmıyordu,
-"Çok üzgünüm...Onları koruyamadığım için hep kendimi suçladım, aynı seni koruyamadığım gibi."
Nefes alışım hızlanmaya başlamıştı, Dolunay'ın tüm söyledikleri beynimde yankılanırken hıçkırıklarla ağlamaya başlamıştım,
-"Elimden her şeyi aldı! Ailem bile kalmamış!"
Dolunay iç çekmişti,
-"Hepsini öldürdüm! Bu olaya karışan herkesi yok ettim, ama-"
Kafamı sallamıştım, ellerim titriyordu,
-"B-ben..."
-Venü-"
Her şey kararmaya başlamıştı, Dolunay'ın sesi boğuklaşıyordu.