XV - VİRANE

1036 Words
Dolunay yemeği ağzıma resmen tıkıyordu, yutamadığım için de azarlıyordu! -"Ama küçük bir bebek gibisin! Ağzımda çiğneyip sana vermem mi gerekli?" Yüzümü buruşturmuştum, yemek boğazımda kalmıştı güçlükle, -"S-su." Dolunay endişeli bakışlarla suyu bana içirmişti, öksürmüştüm. -"Ölüyordum! Senden nasıl bir baba olur düşünemiyorum." Dolunay kaşlarını çatmıştı, -"Nasıl olurmuş! Gayet güzel olur bir kere, sen yutmuyorsan ben ne yapayım." Dolunay çatalı tekrar ağzıma sokacakken, -"Doydum! Gerçekten doydum." Gözlerime bakıp, çatalı kendi ağzına götürmüştü. Yemeğin kalanını yiyip, -"Çok güzel yapmışım bence!" Gülmüştüm, dağ gibi adam küçük bir çocuk gibi somurtmaya başlamıştı. -"Çok beğendim gerçekten, sadece ağzıma tıkmasaydın daha iyi olurdu." Sırıtmıştı, -"Biliyordum! Ama bence iyi ki tıktım yoksa yemezdin." Arkama yaslanmıştım, bacağımda bir sızı vardı. Yüzümü istemsizce ekşitmiştim. -"Bu ne zaman geçecek? Hala sızlıyor." Dolunay tabağını masaya koymuştu, -"Geçer güzelim yarına daha iyi olacak." Oflamıştım, canım acıyordu. Dolunay sessizce beni izliyordu, kaşlarımı kaldırıp ona bakmıştım. -"Söyle?" Dudağını dişlemişti, -"Kurşun yemedim demezsin bebeğim!" Gülmeye başlamıştı, kaşlarımı çatıp ona gözlerimi dikmiştim, -"Çok komik! Espiri mi yaptın sen?" Dolunay iç çekip, -"Ne yapayım güzelim, adam kafayı çekmiş depomu basmaya gelmiş. Onu tutmaya çalışırken içeri girdi işte kaçtı." Kollarımı birbirine bağlamıştım, -"Ben burada yaşamak istemiyorum, yeterince zor hayat yaşadım." Dolunay sessizleşmişti. Beni süzüyordu, -"Ortalığa çıkarsan seni para için bir ton adam kaçırmak için bekliyor hayatım. Seni bir kere koruyamadım, ikinciye o riski göze alamam." Gözlerimi kaçırmıştım, -"Hala ne olduğunu anlayamıyorum Dolunay, hayatım bölük pörçük. Annemleri kaybetmeme bile üzülemiyorum duygularımı yitirdim." Sessizleşmiştik. Sadece nefes alıp verme seslerimiz duyuluyordu, Dolunay boğazını temizleyip, -"Bir süre psikolog yardımı almanı istiyorum, korkuyorum Venüs." Göz göze gelmiştik, -"Anıların için kendini yıpratmandan korkuyorum, seni kendimden bile sakınırcasına korumaya çalıştım. Ama artık her şeyden korkuyorum bir şeyden tetikleneceksin diye ürküyorum." Yutkunmuştum, yanıma doğru yavaşça yürüyordu. -"Sen çok güçlüsün, benden bile daha güçlüsün Venüs." Yatağa oturup, ellerimi kavramıştı, -"Çok sakındım seni, sakındığım için bunlar geldi başımıza. Hep kendimi suçluyorum, kafama sıkmayı çok düşündüm ama ben de gidersem ne olacak? Ne yapacaksın o piçle dedim." Gözlerim dolduğu için bakışlarımı kaçırmıştım, -"Hayatın çok karanlık görünüyor biliyorum, annen baban yok, abin kendini vurdu. Ama ben varım güzelim, uzman desteği almak istemesen bile bana anlat beni kendinden mahrum bırakma ne olur." Sesi çatallamıştı, -"Ne istersen arkandayım, artık varım yoğum sensin bu hayatta tek amacım tek gayem de sensin güzelim." Saçlarımı okşuyordu, gözlerimden iki damla süzüldüğünde alnımdan öpmüştü. -"Ağlamana hiç gerek yok, söz veriyorum seni asla yarı yolda bırakmayacağım." Parmaklarını okşuyordum, sessizdim. Dolunay saçlarımı seviyordu. Dokunuşu o kadar merhametliydi ki sanki her şeyi halledebileceğimize inandırmak ister gibiydi. Omzuna başımı yasladığımda çenemi okşamaya başlamıştı, -"Aslına bakarsan kendimi öldürmeyi çoğu kez denedim, ama olmadı yapamadım." Dolunay çenemi okşamayı bırakmıştı, -"Sakın, sakın bir daha bu cümleleri duymayacağım senden." Kaşlarını çatarak beni izliyordu, hissiz bir şekilde ona bakıyordum. Başımı boynuna yasladığımda, -"İyileştireceğim, eskisinden bile daha güçlü olacaksın." Saçlarımdan öpüyordu, gözlerimi kapamıştım. Dolunay fısıldayarak, -"Seni gerçekten çok seviyorum bebeğim, bunu sakın unutma." Tebessüm etmiştim, bana sımsıkı sarılıyordu. Koluna sarılıp, kendimi uykuya teslim etmiştim. ____________________________________ Venüs'ün kayboluşunun 6.ayı /5 Mayıs 2020- (Dolunay telaşla Kongar'ı yani Venüs'ün abisini aramakla uğraşıyordu. Venüs'ün stresi yeterince onu bezdirmişken bir de abisinin sıkıntılarıyla uğraşmak onu epey yormuştu.) Dolunay'ın ağzından: Aylardır uyumuyordum, beynim o kadar uyuşmuştu ki. Kongar sürekli kardeşini arıyordu ama bu olay artık samanlıkta iğne aramaktan hallice olmuştu. Canım o kadar sıkkındı ki, ofisimde Venüs'ün en son kahvesini içtiği fincanı inceleyerek zamanımı geçirmeye başlamıştım. Kafayı yemek üzereydim! Altı koca ay! Altı koca ay Venüs'ün bir tel saç izini dahi bulamamıştım! Kendimi öldürmeyi planlıyordum, hatta Rus ruleti yapmak istiyorum! Başımı ellerimin arasına almıştım, sigaramı yakıp, camdan dışarıyı izliyordum. Kapı tekmeyle açıldığında, -"Kız kardeşimi öldürmüşler!" Hay Allahım! Kongar karşımda dikiliyordu, gözleri mosmor bir şekilde, -"Nasıl mafyasın sen! Nasıl bulamazsın onu!" Alnımı parmaklarımla ovalamıştım, -"Kongar kalbini kırmak istemiyorum kardeşim, aylardır uğraşıyorum biliyorsun." Kongar, -"Öldürmüşler diyorlar! Sen hala nasıl sakinsin lan!" Elleri titriyordu, Venüs öldürülseydi kendimi bir dakika yaşatmazdım. -"Kongar nerenden duyuyorsun anlamadım, Venüs öldürülmedi." Başını sağa sola sallamıştı, masamın üstündeki silahımı çevik bir hareketle alıp, -"Ben koruyamadım, bulamadım. Dayanamıyorum!" Silahı başına dayamıştı, sigaramın külünü yere atıp, -"Kongar salak salak yapma kendini! Kızın bize ihtiyacı var yoksa bırak ben vurayım asıl!" Kongar başını sağa sola sallamıştı, sabır çekip, -"Seni ayağımın altına almadan bırak o silahı!" Tetiğe parmağını yerleştirmişti. -"Dayanamıyorum! Annem babam da öldü Venüs ne halde bilmiyorum!" Yutkunmuştum, lan kendini vuracak! İç çekip, -"Anne babanız yok Venüs tek başına ne yapacak ulan?" Kongar başını sağa sola sallamıştı, -"Yaşarsa, ona iyi bak tamam mı." Hızlıca koltuktan kalkıp ona doğru koşmuştum. Silahı elinden almaya çalışırken, namluyu alnına doğrultarak göz kırpmadan tetiği çekmişti. Kongar benimle beraber yere yığılmıştı. Yüzüm, ellerim ve kollarım Kongar'ın kanıyla kaplanmıştı. Venüs'ün ailesi darmadağın olmuştu ve engelleyememiştim. Gözlerimden akan yaşı durduramıyordum. ____________________________________ Venüs'ten Gözlerimi aniden açmıştım, karanlık ve loş odanın kan kokumla birleştiği o kötü havası midemi bulandırmıştı. Öğürerek ayağa kalktığımda yerde zincir sürme sesi yankılanmaya başlamıştı. Yutkunmuştum, odanın karanlığı yüzünden kaçacak bir yer görememiştim. Sırtım hareket ettikçe kanıyordu! Nefesimi düzeltmeye çalışıyordum, sırtımı soğuk duvara yasladığımda ağzımdan inilti çıkmıştı. Kapı büyük bir gürültüyle açıldığında titremeye başlamıştım. Sarp kapı aralığından bana bakıp, -"Güzelim! Hemen bayılmak olmaz ama değil mi?" Başımı sağa sola sallamıştım, sırtım duvara sürttükçe gözlerimden yaş süzülüyordu. Sarp zinciri yere sürerek bana doğru yürümeye başlamıştı. Öyle keyifli görünüyordu ki! -"Bu kadar korkma benden sevgilim!" Sadist manyak! Yüzümü ellerimle kapatmaya başladığımda kahkaha atmıştı, -"O güzel yüzüne ellemem söz." Dizlerim o kadar titriyordu ki, ayakta zor duruyordum. Sarp zinciri bacağıma sürtüp, -"Ayaklarını birleştir!" Ağlamaya başlamıştım, -"Hayır!" Sarp eliyle ayaklarımı birleştirmeye çalışırken ona güçlükle tekme atmıştım, dişlerini sıkıp ayaklarımı zincirle bağladığında, -"Neden bana zorluk çıkarıyorsun?" Yüzümü ellerimle kapatmaya devam ediyordum, Sarp bileklerimi kavrayıp, -"Bir gün böyle ayakta duracaksın." Arkasını dönüp gitmişti, nefesim o kadar düzensizdi ki! Yanaklarıma vurulduğunu hissediyordum, -"Güzelim!" Nefes nefese kalmıştım, gözlerimi güçlükle açmaya çalıştığım sırada yanağıma biraz daha sertçe vurulmaya başlanmıştı. Derin bir nefes alıp gözlerimi açtığımda Dolunay korkulu gözlerle beni izliyordu, -"Nefesin kesildi, çok korktum!" Derin nefesler almaya çalışıyordum. Dolunay'ı üstümden hafifçe ittirip ayağa kalkmak için yerimde doğrulmuştum. Boğuluyor gibi hissediyordum, zorlukla camın önüne gitmeye çalışırken Dolunay koşup camı açmıştı. Temiz havayı ciğerlerime çektiğimde nefesim düzelmeye başlamıştı. Dizlerimin üstüne ellerimi koyup, biraz eğilerek sakinleşmeye çalışıyordum. Dolunay önümde diz çöküp, -"Geçti bebeğim, bak ben buradayım." Ellerimin üstüne ellerini koymuştu, alnımdan terler akıyordu. Kısık bir sesle, -"Hava almaya ihtiyacım var." Dolunay başını sallamıştı, kan kokusu aldıkça çok kötü oluyordum. Kolumu yavaşça kavrayıp, beni odadan çıkartmıştı. Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD