XIV - VAKUR

554 Words
Haldun ceketini yere atıp gömleğinin kollarını kıvırmıştı, belindeki silahı eline alıp, -"Şuradaki kapıyı açmamız gerekli, siz içeride duracaksınız." Cevap vermeden beni içeri sürüklemişti, üstüme demir kapıyı kapatmıştı. Silah sesleri yakınlaşmıştı, neler oluyordu! Çok dar bir bölmede olduğum için hareket bile edemiyordum, adım sesleri yakınlaşmıştı. Nefesimi elimle kapatırken, -"Nerde lan benim mallarım! Zararımı kapatmazsan burayı dar ederim sana!" Bu kimdi? Etrafta kimse yok muydu? -"Senin defterini kapatalı çok oldu Koray! Sana bir çakıl taşı bile satmam!" Bu Dolunay'ın sesiydi, -"En sevdiğin adamını vursam ne halt edersin! Bundan para kazanıyordum ben!" Ortalık bir anda sessizleşmişti, -"Haldun'un olayla ilgisi yok, sen kendinde değilsin kafayı çekip burada artistlik yapıyorsun!" Dolunay bağırmaya başlamıştı, kaşlarım çatılmıştı. Tam kapı aralığından bakacağım sırada tetik çekme sesi duymuştum. Hayır, hayır ben buradayken mi! Geriye doğru yürüyerek sırtımı duvara yaslamıştım, birinin kapıya yaslandığını hissetmiştim. -"Bunu sen istedin!" Her yere ateş ediyordu! Boş kovanların yere düşme sesini duyabiliyordum! Yutkunmuştum, kapıya birkaç kurşun isabet etmişti...Çığlık atmamak için ağzımı elimle kapatırken kalçamda bir sıcaklık hissetmiştim. Gözlerim sonuna kadar açılmıştı, canım o kadar yanıyordu ki kendimi daha fazla tutamayarak çığlık atmıştım. Ardı ardına birkaç el silah sesi duymuştum, kapı açılmıştı, -"Haldun! Venüs'ü neden buraya getirdin!" Dolunay korkuyla beni süzüyordu, bacağımdaki acı daha çok artmıştı, -"Demir kapının kurşun geçirmeyeceğini sanıyordum!" Dediğim an ağzımdan inilti çıkmıştı, Dolunay sinirle solumuştu, -"Bacağından vurulmuşsun!" Dudağımı ısırmıştım, -"Bakmak istemiyorum! Çok acıyor!" Beni kucaklamıştı, -"Tamam sakin ol bebeğim, halledeceğiz." Boynuna sarıldığımda çenesini sıkıyordu, -"Haldun bacağına sıkarsam dua et!" Beni masaya oturtmuştu, elimi alnıma götürmüştüm, -"Çok kötü yanıyor!" Taytımı bıçakla tek hamlede kesmişti, Dolunay bacağımı hareket ettirdiği an acıyla inliyordum. -"Yavaş! Acıtıyorsun.." Dolunay dişlerini sıkmıştı, -"Kanıyor! Nasıl yavaş olabilirim!" Dudağımı ısırmıştım, Dolunay bacağımı bir eliyle sıkıyordu, -"Alkol getir! Yarayı temizlememiz gerek!" Gözlerim yaşarmıştı, ellerimi sıktığım anda Dolunay boşta kalan eliyle ellerimi birleştirmişti, -"Derin nefes al güzelim, sakin ol." Başımı sağa sola sallamıştım, Dolunay tüm çırpınmalarıma rağmen cımbızı bacağıma sokmuştu. Çığlık atmıştım, ağlamaya başladığımda dudaklarıma yapışmıştı. Dudaklarını dudaklarıma iyice bastırırken bacağıma alkol dökmüştü, o yanma hissiyle dudağını ısırmıştım. En sonunda yanağımdan süzülen göz yaşını silip, -"Bitti, şimdi sadece yaranı saracağım." Burnumu çekerek onu izliyordum, sargı bezini bacağıma düzgünce sarıyordu. Sargı beziyle işini bitirdiğinde ellerini tişörtüne silmişti. Yanaklarımı okşayarak, -"Özür dilerim sevgilim, bilerek olmadı adam oraya daldı, Haldun kapı önünde kendini kalkan yaptı ama..." Boynuna yaslanmıştım, bir süre saçlarımı okşayıp beni sakinleştirmeye çalışmıştı. Çektiğim acıdan dolayı yorgun hissetmeye başlamıştım. Dolunay beni göğsüne bastırıp, -"Yukarı çıkalım, bir şeyler atıştır sonra sana ağrı kesici vereyim balım." Beline kollarımı dolayıp, -"Canım yemek yemek istemiyor, iştahım kaçtı." İç çekmişti, çenemden kavrayıp ona bakmamı sağlamıştı, -"İlaç içmezsen birkaç saate ağrıdan duramazsın bebeğim." Gözlerimi kaçırmıştım, Dolunay beni kucaklamıştı bacağıma dokunduğunda kaşlarım istemsiz çatılmıştı. Hızlıca yukarı doğru çıkıyordu, etrafta kimse görünmüyordu. Dolunay'ın yüzü iyice solgunlaşmıştı, yanağını okşamıştım, -"Senin suçun değildi, kendini suçlama sevgilim." İç çekmişti, kapıyı dirseğiyle açıp beni yatağa bırakmıştı. Taytımı yavaşça çıkartırken, -"Benim suçum, seni ikinci kez koruyamadım ve üstüne canını acıttım." Sessizleşmişti, taytımı çıkartıp yere atmıştı. Yüzümü inceliyordu, pişmanlığı gözlerinden okunuyordu. Elini tutmuştum, siyah saçları alnına düşmüştü. Keskin hatları olan yüzü gerginleşmişti, -"Beni affedebilecek misin?" Gözlerimi kapatıp derin bir nefes almıştım, -"Sana kızgın veya kırgın değilim, affetmek için bir neden yok." Dudağını ısırmıştı, yanağımı okşayıp dudağıma yumuşak bir öpücük kondurmuştu. -"Sana yiyecek bir şeyler hazırlayayım güzelim." Sırtımı yatak başına yaslayıp, bacağımı yavaşça hareket ettirmiştim. Her oynatışımda sanki vücuduma şimşekler çakıyordu, ama ses çıkartmamaya çalışıyordum. ________________________________________________________________________________ Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın <3
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD