V - KURTULMA

935 Words
Barın içi bomboş kalmıştı, çekimser gözle locaya bakmıştım. Sarp yoktu! Korkarak durmuştum, -"O nerde? Dışarda değil mi?" Ellerim titriyordu, kolumu kavramıştı, -"Hayır değil, seni güvenli bir yere götürüyorum." Kafamı sallamıştım, -"O- o da bunu söylemişti, gelmek istemiyorum." İç çekmişti, -"Onu geldiği yere tıkmam için harika sebeplerim var! Onu asitli bir varilde eriteceğim!" Nefesim sıklaşmıştı, panikle yanıma gelip, -"Ne oldu? İyi misin Venüs!" Kafamı sağa sola sallamıştım, başım dönmeye başlamıştı. Sendeleyerek yere düşmeme ramak kalmışken beni kucaklamıştı. -"Tamam sorun yok, hemen evde olacağız söz veriyorum." Sesler boğuklaşıyordu, -"S-sen kimsin? Bana neden yardım ediyorsun?" Kısık sesle sorduğum soruya yutkunmuştu, -"Ben erkek arkadaşındım Venüs, ismim Dolunay." Gözlerimi kapatmıştım, beni boynuna bastırdığında kokusu içime işlemişti. Odunsu bir kokuydu bu, bu...çok güzeldi. -"Kok-kokun çok tanıdık." Derin bir nefes almıştı, -"Koku hafızadan asla silinemez." Sarılmaya çalışmıştım ama kollarım çok güçsüzdü, beni yumuşak hareketlerle arka koltuğa yatırdıktan sonra, -"Biraz dinlen, birkaç doktorla işimiz var." Gözlerim direnemezdi...uyumaya çalışıyordum ama başım o kadar dönüyordu ki. -"Midem bulanıyor..." Boğazını temizlemişti, -"İstersen çıkarabilirsin, orada senin için bir kova hazır." cümlesini tamamlayamadan başımı kovaya sokmuştum. Tanrım, çok iğrençti. Bir süre sonra başımın dönmesi geçmişti, -"Daha iyi misin? Geldik sayılır az kaldı." Başımı sallayıp tekrar uzanmıştım, -"Dolunay...Çok yabancı değil gibi ama sanki öyleymiş gibi?" Yutkunmuştu, -"Zamanımız bol...Seni iyileştirmek için ne gerekiyorsa yapacağım." Dizlerimi karnıma çekmiştim, Dolunay en sonunda arabayı durdurmuştu. Kapıyı açıp beni tekrar kucağına alırken mideme yaptığı baskıyla omzuna çıkartmıştım. -"Oh, çok üzgünüm.." Beni belimden kavrayıp, -"Özüre gerek yok, midene baskı uygulayan bendim. Hadi içeri girelim üşüyeceksin." Beni koşar adımlarla içeri taşıyordu, evde bir koşuşturma hakimdi. Her yerde takım elbiseli adamlar vardı. -"İş adamısın sanırım?" Dolunay beni koltuğa bırakıp, -"Evet, öyleyim." Diyerek saçımı okşamıştı, -"Şimdi birkaç doktor gelecek. Burada bekle sadece." Başımı sallamıştım. Dolunay ceketini hızlıca çıkartıp köşeye atmıştı. Etrafta duranlara, -"Ümit, sen doktorları çağır. Haldun, banyoyu ve pansuman eşyalarını ayarla. Samet, sen de hafif ve Venüs'ün sevdiği yemekleri hazırla." Hepsi dağılmıştı, dizlerimin önüne çöküp, -"Bileklerine bakabilir miyim?" Yutkunmuştu, gözlerimi kaçırıp -"Çok iç açıcı görünmüyorlar." Dişlerini sıkmıştı, -"Bakmama izin ver, lütfen." Ellerimi ona vermiştim, derin bir nefes alıp avuçlarımı yüzüne doğru çevirmişti. Sinirle soluyordu, -"Onun her uzvunu kesmeyen şerefsizin önde gideni olsun!" İrkilmiştim, -"Bunu ben yapmışım...O söyledi." Yüzü solmuştu, siyah renkli saçları dağılmış alnına değiyordu. Kirli sakalını kaşıyıp, -"Hayır, sen yapmadın." Sessizleşmiştim, -"Kendimi iyi hissetmiyorum." Dolunay yüzümü inceledikten sonra, -"Ümit! Nerede kaldın!" Diye bağırdığında, içeri üç tane doktor gelmişti. İlk önce Dolunay'la konuşuyorlardı, kaçamak bakışlarla beni inceliyorlardı. Dolunay iç çekip yanıma oturmuştu. -"Venüs Hanım, hangi ilaçları aldığınızı biliyor musunuz?" Başımı sağa sola sallamıştım, İki doktor kağıda not alırken, biri yanımda durup, -"Pekala, bize yaşadığınız etkilerden bahseder misiniz?" Yutkunmuştum, -"Neredeyse hiçbir şey hatırlamıyorum." Herkes bana bakıyordu, doktor yakasını düzelterek, -"Başka? Neler yaşıyorsunuz?" Ellerime bakmıştım, -"Çoğu gün halsizdim, ayağa kalkacak gücü kendimde bulamıyordum. Ani duygu değişimlerim oluyor ve titriyorum." Not almaya devam ediyorlardı, Dolunay dişlerini sıkıp beni dinliyordu. -"Bazen bana iğne yapıp, enerjik olmamı sağladığı oluyor." İç çekip başını sallamıştı. -"Anladım, izninizle Venüs Hanım. Dolunay Bey konuşabilir miyiz?" Dolunay ayağa kalkıp, doktoru takip ediyordu. Diğer iki doktor koltuktan kalkıp, -"İzninizle, muayene etmemiz gerekli." Başımı sallayıp, yan dönmüştüm. Gerekli muayeneyi yaptıktan sonra, Dolunay sinirli bir şekilde koltuğa oturmuştu. Doktor boğazını temizleyip, -"Şunu bilmenizi isterim ki...Çok ağır şeyler yaşadınız Venüs Hanım. Bir anda sağlıklı hale gelmeniz zor ama sizin için bu süreci hızlandırmak için elimizden geleni yapacağız." Yerimde doğrulmuştum, -"Neyim var? Bunu bilmeye hakkım var değil mi?" Boğazını temizlemişti, -"Travmaya bağlı olarak hafıza kaybı oluşmuş, size ağır antidepresan kullandırıldığını ve enjekte edildiğini düşünüyoruz. Çok tehlikeli çünkü bağımlı olmuş olabilirsiniz, bunu atlatmanız uzun sürebilir a-" Dolunay ayağa kalkıp doktoru omzundan kavramıştı, -"Ne gerekiyorsa yap, sabrım kalmadı." Doktor yutkunup, -"Yarın başlayacağız Dolunay Bey, hatta geçici bu-" Dolunay sürüklemeye başlamıştı, -"Yarın ne gerekiyorsa kurun, başlayın. Şimdi gidin buradan!" Doktorlar apar topar dışarı çıkmıştı, Dolunay yüzünü bir süre bana dönmemişti. İç çekip, -"Hadi seni temizleyelim." Bana doğru yaklaşırken, koltuk dirseğinden destek alıp ayağa kalkmaya çalışmıştım. Dolunay koşarak, -"Ben varım, destek istediğinde benden al." Gülümsemiştim, -"Güvende hissediyorum, uzun zamandır tatmadığım bir duygu." Dolunay acı çekermiş gibi gülümsemişti, elimden tutup ayağa kaldırdığında belime destek vermeye başlamıştı. Ağır adımlarla beni yukarı çıkarıyordu, nefes nefese kalmıştım, -"Sanırım yoruldum..." Dolunay beni kavrayıp, -"Tamam sorun yok, seni kucağımda taşımak daha mantıklı." Yavaşça kaldırdığında gülmüştüm, -"Çok ağırım değil mi?" Dolunay zorlanıyormuş gibi yapıp, -"Köpeğim bile senden daha ağır!" Gülüyordu, birkaç adım sonra banyoya gelmiştik. Üstümü çıkarmama yardım etmek için duraksadığında, -"Korkmana gerek yok, seni temizleyeceğim." Başımı sallamıştım, yavaş hareketlerle üstümü çıkarıyordu. İç çamaşırlarımı da çıkartıp beni küvete yerleştirmişti. -"Daha iyi misin? Eğer su sı-" Parmağını kavradığımda duraksamıştı, gülümseyip, -"Şimdi seni temizleyelim...Bak en sevdiğin şampuandı bu hatırlıyor musun?" Pembe bir şişe gösteriyordu, başımı sallayıp, -"Hayır, onu mu seviyordum?" Dolunay, eline şampuandan sıkıp saçıma masaj yaparak köpürtmeye başlamıştı, başımın ağrısına iyi geliyordu, -"Çok iyi geliyor...Sanki uzun zamandır banyo etmemiş gibiyim." Dolunay burnumdan öpüp, -"Şimdi ediyorsun...biraz da vücudunu köpükleyelim." Kollarımı yumuşak şekilde hareket ettirerek keseliyordu, neredeyse tüm vücudumu keseleyip beni durulamıştı. Küvetin içinden beni kaldırarak havluyla sarmıştı, beni klozete oturtarak, -"Şimdi sana pansuman yapalım, canın acırsa söylemelisin." Başımı sallayıp, Dolunay'ı izlemeye koyulmuştum. İç çekip yüzümdeki çiziklere bakıyordu, çenesi kasılıyordu. Alkollü antiseptikle yüzümü temizlediğinde biraz kaşlarımı çatmıştım, Dolunay üfleyip, -"Geçti mi?" Sadece yüzünü incelemeye koyulmuştum. Çok karizmatik bir yüzü vardı, keskin hatları sert bir görünüm sağlıyordu. Dolunay küfür edip, yaralarımı temizliyordu. Tepkisiz bir şekilde onu izliyordum, bakışlarıyla arada beni süzüyordu. Dolabın üstündeki eşofman takımı ve iç çamaşırı eline alıp teker teker bana giydirmişti. Saçlarımı tarakla yavaşça tarayıp, -"Seni o kadar çok özledim ki...Ruhum bile eridi sen yokken." Saçlarımı öpüp koklamıştı, -"Zamanla iyi olacaksın, söz veriyorum." Başımı omzuna yaslamıştım, sonsuza kadar burada kalabileceğimi hissetmiştim...Uzun zamandır böyle hissetmemiştim. Huzur dedikleri şey bu muydu? Sanki uzun bir yolculuktan sonra, kendini rahat bir yatağa atmış gibi hissetmek gibi bir şeydi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD